15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümüne yaklaştığımız şu günlerde Adanalı Demokrasi Şehitleri mezarlarının başında anılmaya başlandı. Elbette bir taraftan Demokrasi Şehitlerimizin kahramanlığı konuşulurken bir taraftan da şehit ailelerinin gözlerinden yaş akmaya devam ediyor.
Adana, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında tam 7 şehit verdi. Şehitlerimizi hatırlayacak olursak; pilot olmak isteyen şehit ikiz polisler Mehmet ve Ahmet Oruç kardeşler, arkadaşları polis memuru Yunus Uğur, Özel Harekat Polisi Sevda Güngör, Komiser Zeynep Sağır, polis memuru Aytekin Kuru ve P. Uzm. Çvş. Halit Yaşar Mine… 6 ayrı ocakta 7 acı…
Şehitlerimiz için Adana’da düzenlenen anma programı kapsamında ilk olarak Demokrasi Şehitlerimiz kabirleri başında devlet arkanı tarafından anıldı. Anma programına Avrupa Birliği Bakanı ve AK Parti Adana Milletvekili Ömer Çelik de katıldı. Ömer Çelik, şehit ailelerinin gözündeki yaşları silmeye çalışırken, evlatlarının bu topraklar için yapmış olduğu kahramanlıkları anlatacak kelimenin olmadığını söyledi. 15 Temmuz darbe girişimi sırasında canlarını veren şehitler sayesinde vatan topraklarının korunduğunu bir kez daha hatırlattı.
Demokrasi Şehitleri gün boyunca mezarları başında anılırken, şehit aileleri de evlerinde ziyaret edildi. Ayrıca Demokrasi Şehitlerimiz için Ramazanoğlu Camii’nde mevlit okutuldu. Kısacası Demokrasi Şehitlerimiz en anlamlı bir şekilde anıldı diyebiliriz.
Şimdi sırada 15 Temmuz gecesi var. Tabi 15 Temmuz gecesi öncesinde anma programları kapsamında değişik etkinlikler düzenlenmeye devam edecek. Aslında burada programlarından çok, insanların katılımı ve o geceyi hatırlamalarının daha da önemli olduğunu düşünüyorum.
Bugün Demokrasi Şehitlerimiz’in altın da ya da yakuttan birer heykelleri yapılabilir. Önemli olan etkinlik ve etkinlik için harcanan para değil, yapılan faaliyetin anlamı. Aslında bugün 15 Temmuz Demokrasi Şehitlerimi ve Gazilerimizi hatırlarken, bir taraftan da herhangi bir sivil toplum kuruluşunun, her hangi bir grubun ya da cemaatin artık gücünün üstünde imkanlara sahip olmasının engellenmesi için yapılması gerekenlerin konuşulması gerekiyor.
Çünkü 15 Temmuz gecesinde devlet içinde örgütlenen bir terör örgütünün neler yapabileceğini gördük. O yüzden insanların çevresine karşı aşırı duyarlı ve hassas olması gerektiğini düşünüyorum. Öyle ki insanlar artık ‘cemaat’ kelimesinde karşı inanılmaz hassaslar. Aslında bu kelime sadece FETÖ’cüleri kapsamıyor. Bu kelime Arapça’dan geliyor ve kökü ‘toplanmaktır’. Artık, Türkiye’de FETÖ’cülere rahat yok, yer hiç yok. Ancak bu kişiler ya da bu zihniyete sahip farklı gruptaki kişiler, başka bir isimle yeniden güçlenip devlet içine sızabilirler. İşte dikkat edilmesi gereken durum bu aslında…
Şehitlerimizin bizlere emanet ettiği bu topraklara gözümüz gibi bakmalıyız. Devletimize zarar verebilecek her kişiye, her örgüte ya da her gruba dikkat etmeliyiz, göz açtırmamalıyız. Bugün şunu anladım ki; bizler insanları tanıyamıyoruz. Bakıyorsunuz, aynı oda içinde birlikte çalışan 3-5 kişi arasından 2 kişi FETÖ’ye üye olmak, yardım etmekten tutuklanmış. Ama birlikte çalıştığı kişiler buna inanamıyor. O yüzden diyorum, biz insanları tanıyamıyoruz diye. Ama onlar bizleri çok iyi tanıyor. Çünkü bizim attığımız her adımı takip ediyorlar. Açık bulup rüşvet istiyor veya kendilerinden olmayanları görevden alıyor hatta tutuklayıp cezaevine gönderiyor.
İşte tam da burası önemli olan aslında… Yani bundan böyle insanların asla ve asla unutmaması gereken şey, devletin dışında başka bir gücün olmadığını bilmesi ve buna rağmen insanlar üzerinde baskı kurmaya çalışan kişi ve grupları ifşa edip, büyümelerine ve güçlenmelerine fırsat vermemesi gerekiyor. Ve bunu yaparken de sadece devlet dairelerinde çalışanların değil, toplumun tüm kesimlerine büyük görevler düşüyor.