Türkiye genelinde etkili olan sıcak hava Adana’da nefes aldırmıyor. Sıcak hava nedeniyle Adanalılar bir bir şehri terk etmeye başlarken, hafta sonu Adana hayalet şehre döndü. Tabi bu ilk kez olan bir şey değil. Her yıl olduğu gibi Adanalılar hafta sonlarında ya denize yada yaylaya kaçacak.
Bundan böyle gazetelerin Pazartesi günü manşeti şimdiden hazır; ‘Hayalet şehir Adana’… Atılan manşeti ise Atatürk Caddesi’nin boş olduğu anda çekilen fotoğrafları süsleyecek. Adana’nın klasik yaz haberleri anlayacağınız.
Peki Adanalılar yazın nerelere neden gidiyor. Adanalılar yazın hafta sonları Mersin Kız Kalesi’ne gidiyor. Çünkü istediği yer şeye burada ulaşabiliyor. İki günlük yada günü birlik yapılan tatilde insanların bir arayış içerisine girmiyor. İstedikleri gibi yiyor, içiyor, yüzüyor yada konaklama imkanı buluyor. Ve bu hizmetlerin hiçbirinin fiyatı gelen talebe göre değişmiyor.
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü, sosyal medya hesabından yazmış “Adana’da deniz var”… Evet, Adana’da deniz var, bunun dışında hiçbir şey yok. Adana’da Karataş ve Yumurtalık olmak üzere iki büyük ilçede deniz var ve sahil olarak Mersin’in Kız Kalesi’nden daha kaliteli olduğu söyleniyor. Ancak deniz ve sahilin güzel ve kalite olması ile iş bitmiyor.
Bir kere deniz ve sahilin temiz olması gerekiyor. Deniz ve sahilin şık ve modern olması gerekiyor. Ayrıca insanlar tatilini yaparken hızlı, sınırsız ve ucuz hizmet almak istiyor. Ama bunların hiç biri, ne Karataş’ta ne de Yumurtalık’ta yok. “Adana’da deniz var” mı? Var… Peki Adana’ya katkısı var mı? Yok.
Peki neden yok, çünkü parası olan Karataş’ ya da Yumurtalık’a gitmiyor. Daha çok Ceyhan’dan yada Güneydoğu’da parası olmayan kişiler geliyor. Onlarda para harcamadan yanlarında getirdikleri yiyecekleri yiyip geri dönüyor.
Önceden insanlar denize giriyormuş, denizden çıkıp karpuz yiyormuş sonra da akşam olunca evine gidiyormuş. Ama şimdi öyle bir şey yok. İnsanlar hizmet istiyor. İnsanlar aileleri ile birlikte denize girmek, denizden çıktıktan sonra duşunu alıp, istediği yemekten yemek istiyor. Tüm bunları yaşamak isterken deniz ve sahilin temiz, hijyenik ve güvenli olmasını, yemek seçeneklerinin ise zengin ve ucuz, hizmetin ise sınırsız olmasını istiyor.
Tabi buradaki en önemli husus ise kişiye göre fiyat tarifelerinin değişmemesi… Geçtiğimiz günlerde Yumurtalık’ta arkadaşım için birkaç yer arayıp yer ve fiyat araştırması yaptım. Aldığım cevap; “Abi normal zamanlarda fiyatlarımız böyle ama şimdi sezon açıldığı için fiyatlar yükseldi. Normal günlerde kurtaran fiyatlar, sezon açılınca kurtarmıyor mu? Bundan bunu mu anlamamız gerekiyor? İnsan böyle bir cevaba ne diyebilir ki? Güler misin, ağlar mısın? Yoksa saç-baş mı yolarsın? Ne yaparsan yap aslında, çünkü kimsenin umurunda değil. Böyle bir şey olabilir mi? Bunu kim kabul eder? Elbette böyle bir cevap alan insanlar Adana’nın denizlerini tercih etmez. Bunun yerine Mersin’e gider. Gidiyor da ve bunda da son derece haklılar.
Tamam otel, pansiyon yada kiralık evlerde ki talep ve sezonu anlayabiliriz. Ancak market yada bakkallara ne oluyor? Onlarda ilçenin yerlisine ayrı, dışarıdan gelen insanlara ayrı fiyattan satış yapıyor. Gerçekten böyle bir şey olamaz. Bunun adı, sezon, talep yada ticaret olamaz. Bunun adı düpe düz ‘fırsatçılık’tır.
Sonra Adanalılar yaylaya gidiyor. Yayla olarak Adanalılar Tekir’i tercih ediyor. Tabi ki; memleketi Kozan, İmamoğlu, Feke, Saimbeyli, Tufanbeyli, Karaisalı ve Aladağ olanlar kendi köylerine yada ilçelerinin yaylalarına gidiyor. Ama bunun dışında daha modern ve lüks bir yayla tercih edenler ise Tekir’i tercih ediyor. Tekir’de kış nüfusu 100-200’e düşerken, yaz mevsiminde birden bire 800-900 binlere çıkıyor. Hal böyle olunca orada da zaman zaman sıkıntılar yaşanabiliyor. Örneğin trafik sıkışabiliyor yada su sorunu yaşanabiliyor. Yani anlayacağınız Adanalılar ne denizde ne de yaylada rahat edemiyor.