Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana İl Başkanı Ayhan Barut, Türkiye’de kadını ikincilleştirip, kadını toplumsal yaşamdan dışlayan politika ve uygulamaların sistematik hale geldiğini söyledi. Barut, Atatürk heykeline yönelik saldırıyı alçaklık olarak değerlendirdi. İl Kadın Kolları Başkanı Yasemin Yılmaz iktidarın müftülüklere, resmi nikâh kıyma yetkisi veren kanun tasarısını tekrar tekrar gündeme getirerek, yaşamakta olduğu çöküşü, sistematik tehditlerle bertaraf etmeye çalıştığını kaydetti.
ADANA (GÜNEY HABER) – Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana İl Başkanı Ayhan Barut, Türkiye’de kadını ikincilleştirip, kadını toplumsal yaşamdan dışlayan politika ve uygulamaların sistematik hale geldiğini söyledi. Barut, Atatürk heykeline yönelik saldırıyı alçaklık olarak değerlendirdi. İl Kadın Kolları Başkanı Yasemin Yılmaz iktidarın müftülüklere, resmi nikâh kıyma yetkisi veren kanun tasarısını tekrar tekrar gündeme getirerek, yaşamakta olduğu çöküşü, sistematik tehditlerle bertaraf etmeye çalıştığını kaydetti. Yılmaz, “Bu, din ve devlet işlerinin birbirine karıştırılması, Türkiye’deki aile yapısına dini bir dayatmadır. 12 yaşında imam nikâhına, 6 yıl sonra imamın kıydığı resmi nikâha, çocuk gelinlere izin vermeyeceğiz ” dedi.
CHP İl Kadın Kolları Başkanı Yasemin Yılmaz, İl Başkanı Ayhan Barut, Adana Milletvekilleri Elif Doğan Türkmen, İbrahim Özdiş, EVKAD Başkanı Sema Turan Yapıcı, ilçe kadın kolları başkanları ve yöneticileriyle birlikte Çukurova Gazeteciler Cemiyetini ziyaret etti. ÇGC Başkanı Cafer Esendemir ve Genel Sekreter M.Ömer Üney’le görüştükten sonra en yapılan basın açıklamasında İl Başkanı Barut, “Şanlıurfa’da Atatürk heykeline yönelik saldırıyı “alçaklık” olarak değerlendirdi. Barut, “Gerici uygulamalardan ve söylemlerden ilham alıp gerçekleştiren bu ve bunun gibi alçakları, şeref yoksunlarını lanetliyoruz” dedi.
KADINLARI DIŞLAYAN POLİTİKA VE UYGULAMALAR SİSTEMATİK HALE GELDİ
Kadınları toplumdan dışlayan, ikinci sınıf yurttaş olarak kategorize eden politika ve uygulamaların sistematik hale geldiğini belirten Barut, “Kadınlar Medeni Kanun’la birlikte erkeklerle eşit haklara kavuşmuş, toplumun birinci sınıf yurttaşlarıdır. Ne yaparlarsa yapsınlar bu gerçekliği değiştiremeyecekler” diye konuştu.
“TÜRKİYE’NİN ÇOK ACİL ÇÖZÜLMESİ GEREKEN SORUNLARI VAR”
Türkiye’nin gündeminde çok acil çözümlenmesi gereken sorunlar olduğunu anımsatan Yılmaz, “İç ve dış borçların trilyon dolarlara yaklaştığı, işsizliğin- aşsızlığın had safhaya ulaştığı, her dört gençten 1’inin işsiz olduğu, terörün her gün yüreklerimizi kasıp kavurduğu, basının ve bilimin dört duvar arasına hapsedildiği bir süreçte; yapılacak hiçbir iş kalmamış gibi, iktidar yine nikâhı kimin kıyacağı ile uğraşmaya başladı” diye konuştu.
“ÜLKENİN TEK SORUNU EVLENME AKDİNİN MÜFTÜ ARACILIĞIYLA ÇÖZÜME KAVUŞTURULMASI MI?”
İktidarın müftülüklere, resmi nikah kıyma yetkisi veren kanun tasarısını tekrar tekrar gündeme getirmesinin, yaşadığı çöküşü, sistematik tehditlerle bertaraf etme çabası olarak değerlendiren Yılmaz, “Biz kadınlar sormak istiyoruz; Kadınlar her gün öldürülüyor, her gün tacize, tecavüze, şiddete uğruyor, yoksulluk içinde, çalışma hakları ellerinden alınıyor, özgürlükleri gasp ediliyorken tek sorunumuz, evlenme akdinin müftü aracılığıyla çözüme kavuşturulması mıdır” diye sordu.
“ÇOCUK GELİNLERE İZİN VERMEYECEĞİZ”
Türkiye’de evlendirme memuru sayısında bir sorun olmadığının altını çizen Yılmaz, bu gerçekliğe rağmen müftülüklere de nikâh kıyma yetkisi verilmesinin sosyal hayata dini tahakkümün dayatılması amacını taşıdığını kaydetti. Yılmaz, “Türkiye’de çocuk istismarlarının ve tecavüzlerin büyük çoğunluğunun dini nikâh kisvesi altında yapıldığı düşünüldüğünde bu tasarının nasıl bir gaflet olduğu daha rahat görülecektir. 12 yaşında imam nikâhına, 6 yıl sonra imamın kıydığı resmi nikâha, çocuk gelinlere izin vermeyeceğiz” şeklinde konuştu.
“AİLE YAPISINA DİNİ BİR DAYATMA”
Müftülük kurumu İslam diniyle özdeş bir kurum olduğuna dikkati çeken CHP Adana İl Kadın Kolları Başkanı Yasemin Yılmaz, resmi nikâhın müftülerce kıyılabilmesinin önünün açılmasının Türkiye’deki aile yapısına dini bir dayatma olduğunu ifade etti.
“DİN VE DEVLET İŞLERİ BİRBİRİNE KARIŞTIRILIYOR”
Yılmaz, “Bu topraklar dinine sahip çıkan, geleneklerine ve göreneklerine bağlı olan insanların evidir. Bu insanların yüzde 90’dan fazlası zaten Müslümandır. Ancak Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Hukuk devleti olmakla, kadınlar evlenirken Medeni Kanunla hakları güvence altına alınmıştır. Evlilik akdinin müftülerce yapılmasının önünün açılması din ve devlet işlerinin birbirine karıştırılmasıdır. Bu da ‘laiklik’ ilkesine aykırıdır. Ancak endişe ile görüyoruz ki; iktidar bu ve bunun gibi uygulamalarla laik düzeni yavaş yavaş ve sinsice yok etmeye çalışmaktadır. Bir arada yaşamamızı sağlayan laikliğe açılan her gedik, toplumsal kutuplaşmayı derinleştirecektir. Bugün daha net görüyoruz ki siyasi iktidarın son yıllarda ‘dava’ dediği şey laik düzenin yıkılması davasından başka bir şey değildir” ifadelerini kullandı.
“BİZE DÜŞEN MEDENİ KANUNU DAHA İLERİYE TAŞIMAKTIR”
Türkiye’de kadınların sosyal statüsünün 1926 yılında kabul edilen Medeni Kanun ile resmen tanımlandığını hatırlatan Yılmaz, “Bizlere düşen, bu medeni kanunu daha ileriye taşımaktır. Biz Atatürk devrimlerinin uygulayıcısı kadınlar olarak, kadını toplumdan dışlayan her tür uygulamanın karşısında olduğumuzu ve mücadelemize devam edeceğimizi bir kez daha duyuruyoruz. Bu düzenlemeyi derhal geri çekin! Yaşasın tam bağımsız, laik, sosyal hukuk devleti. Yaşasın kadınlar. Yaşasın hak, hukuk, adalet” dedi.