TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, beyaz altın pamukta üretimin ihtiyaca yetmediğini bildirerek, “dünyanın en kaliteli pamuklarının üretildiği, çok daha fazla pamuk üretme potansiyeli olan Türkiye, ithalatta da dördüncü sıradan kurtulamıyor. Bu ülkenin 1 milyar 240 milyon doları pamuk olmak üzere 2,3 milyar dolar pamuk, pamuk ipliği ve pamuklu mensucat ithalatı yapmasını normal karşılayamayız. Bu sorunu çözmeli, pamuk üretimini desteklemeli, ithalata son vermeliyiz” dedi.
ADANA (GÜNEY HABER)- Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, beyaz altın pamukta üretimin ihtiyaca yetmediğini bildirerek, “dünyanın en kaliteli pamuklarının üretildiği, çok daha fazla pamuk üretme potansiyeli olan Türkiye, ithalatta da dördüncü sıradan kurtulamıyor. Bu ülkenin 1 milyar 240 milyon doları pamuk olmak üzere 2,3 milyar dolar pamuk, pamuk ipliği ve pamuklu mensucat ithalatı yapmasını normal karşılayamayız. Bu sorunu çözmeli, pamuk üretimini desteklemeli, ithalata son vermeliyiz” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, Anadolu’ya 1900 yıl önce Hindistan’dan gelen pamuğun lifinin tekstil ve konfeksiyon sanayinin ana hammaddesi olduğunu, çiğidi ile yağ sanayine, biyodizel üretimine, linteri ile de kağıt sanayine, küspesi ile hayvancılığa katkıda bulunduğunu belirtti.
ÜRETİMDE HİNDİSTAN, TÜKETİMDE ÇİN, VERİMDE AVUSTRALYA BİRİNCİ
Uluslararası Pamuk İstişare Komitesi’nin (ICAC) verilerine göre 2016/2017 sezonu tahminlerine göre, pamuk üretiminde Hindistan’ın birinci, Çin’in ikinci, ABD’nin üçüncü, Pakistan’ın dördüncü, Brezilya’nın beşinci, Özbekistan’ın altıncı, Avustralya’nın yedinci, Türkiye’nin ise sekizinci sırada yer aldığını vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:
“Pamukta sorun verim değil, üretim alanlarının daralmasıdır. Verimde dünyada Avustralya, İsrail, Çin, Meksika’nın ardından beşinci sırada olan Türkiye, üretim alanlarının yüzde 55 oranında azalmasına karşın yine de 756 bin tonluk lif pamuk üretimiyle dünyada sekizinci sırayı alıyor. Türkiye, pamuk ekim alanlarında dokuzuncu sırada bulunuyor. En fazla pamuk tüketen ülkeler içinde Çin birinci, Hindistan ve Pakistan’ın ardından Türkiye dördüncü sırada. Sıkıntı buradan kaynaklanıyor. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın raporuna göre, son 30 yıllık dönemde Türkiye’de lif pamuk üretimi yüzde 46 artarken, tüketimdeki artış yüzde 189’a ulaştı. Üretimde sekizinci, tüketimde dördüncüyüz. Güçlü tekstil ve konfeksiyon sanayimiz çok miktarda pamuk kullanıyor. Bundan dolayı en çok pamuk ithalatı yapan Bangladeş, Vietnam ve Çin’in ardından dördüncü sıradayız. ABD, Hindistan, Avustralya, Brezilya ve Özbekistan ise ihracatta ilk beş sırayı paylaşıyor.
756 bin ton pamuk üretiyoruz ama tüketimimiz 1,45 milyon tonu buluyor. Üretimimiz ihtiyacımızın yarısından biraz fazla… Pamuk stratejik bir üründür. 80 milyonluk kalabalık bir nüfusa sahip ve en önemli ihraç ürünleri içinde tekstil ve konfeksiyon olan Türkiye’nin pamukta ithalata bağımlı kalmaması gerekiyor.”
KAYITLI ÇİFTÇİ SAYISINDA AZALMA
Pamuk ve pamuğa dayalı sanayinin çok büyük bir istihdam alanı olduğunu, işsizlik sorunu olan Türkiye açısından bunun çok önem taşıdığını belirten Bayraktar, “üretim alanları azalınca, üretici alternatif ürünlere yönelince, pamuk üreten kayıtlı çiftçi sayısı da 2004-2015 döneminde 120 binden 45 bine düştü. Tekstil sanayinde kayıtlı 409 bin, hazır giyim sanayinde 467 bin kişi çalışıyor. Kayıtsız çalışanlarla birlikte bu sayının çok daha fazla olduğu öne sürülüyor” dedi.
BU YIL ÜRETİMDE YÜZDE 11,9’LUK ARTIŞ BEKLENİYOR
1995 ve 1998 yıllarında pamuk ekim alanlarının 757 bin hektarken, bu rakamın 2016 yılında 416 bin hektara kadar gerilediğini vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti:
“Verimde büyük bir artış var. 1990’lı yılların başında dekar başına lif pamuk verimi 90 kilogram civarındaydı. Bu rakam, 2013 yılında 195 kilograma kadar çıktı. En son 2016 yılında dekar başına 182 kilogram lif pamuk verimi alındı. Verim iki katına çıksa da üretim alanları yüzde 55 daralınca, üretimde düşüş kaçınılmaz oldu. 2002 yılında 988 bin tona kadar çıkan lif pamuk üretimi, dünya pamuk fiyatlarında ciddi düşüş ve dalgalanmaların yaşandığı 2009 yılında 638 bin tona kadar geriledi. 2011 yılında 954,6 bin tona yükselen lif pamuk üretimi, 2015’de 738 bin tona kadar indikten sonra 2016 yılında yeniden 756 bin tona yükseldi. 2017 yılında birinci tahminlere göre, kütlü pamuk üretimi, yüzde 11,9 artışla, 2 milyon 100 bin tondan 2 milyon 350 bin tona çıkacak ve 846 bin ton lif pamuk elde edilecek.
GAP’ın faaliyete geçmesiyle pamuk üretiminde Güneydoğu öne çıktı. 2016 yılında pamuk ekim alanlarının yüzde 57’si Güneydoğu Anadolu, yüzde 22’si Ege bölgelerinde, yüzde 17’si Çukurova, yüzde 1,4’ü ise Antalya yöresinde yer aldı. Bunda Ege ve Çukurova bölgelerinde üreticinin pamuk yerine mısıra yönelmesi de etkili oldu.”
PAMUĞUN YÜZDE 42’Sİ ABD’DEN ALINIYOR
Türkiye’nin pamuk ithalatında ABD’nin yüzde 42 payla ilk sırada olduğunu, Brezilya ve Türkmenistan ile birlikte ilk üç ülkenin ithalattaki payının yüzde 70’e çıktığını, bu ülkeleri Yunanistan, Burkina Faso’nun takip ettiğini belirten Bayraktar, şu bilgileri verdi:
“Dünya Ticaret Örgütü Tarım Anlaşması’nda pamuk ithalatında koruma önlemi bulunmamaktadır. Ayrıca pamuk, Avrupa Birliği ile Türkiye’nin imzaladığı Gümrük Birliği Anlaşması’nda sanayi ürünü olarak işlem görmekte, AB ile Türkiye arasında serbest dolaşıma tabi olmakta ve herhangi bir gümrük vergisi ile korunmamaktadır.
Tekstil ve konfeksiyon, ülkemizin en önemli ihracat ürünlerinin başında gelmektedir. Bunun hammaddesini çiftçimiz üretiyor. İthalata son verecek kadar pamuk üretmek istiyoruz. Pamuk üretmek için gerekli destekler verilmelidir. Destek verildiğinde üretmeye hazırız. 75 kuruş olan prim desteğinin 1 liraya çıkarılmasını talep ediyoruz. Pamuk üreticimiz korunmalı, pamuk gümrük birliğinde tarım ürünleri kapsamına alınmalı, gümrük vergileri tekrar konulmalıdır.
Primlerin ekim döneminin başladığı Mart-Nisan aylarında verilmesi çiftçimizin talebidir. Bu yıl Nisan ayında ödenen primler üreticimizi memnun etmiştir.
Uydu sistemine göre belirlenmesi nedeniyle verim miktarlarının özellikle Ege bölgesinde ortalamanın altında kaldığı belirtiliyor. Tohumların çimlenme yüzdesinin ve çıkış gücünün istenilen seviyede olmaması da sorunlar arasında yer alıyor.”