İçinde bulunduğumuz bilgi iletişim teknolojileri (BİT) çağının en hareketli alanını bilgiye ve üretime erişim ve de bilginin paylaşımı oluşturmaktadır. Bilim ve teknoloji yapan toplumların önemli bir özeliği bilgiye kolay erişmeleridir. BİT çağında bilgi hızla üretildiği gibi hızla da tüketilmektedir. Bu bağlamda bilgi ve iletişim teknolojileri ulusal ve uluslararası alanda ciddi bir rekabet alanı konumunda olup ülkeler bu konuda bilgi ve iletişim politikaları birim, merkezleri oluşturmuş ve bu alanda çağdan kopmamak ve elindeki bilginin üretime dönüşümü konularını sistematik olarak korumaya ve kullanmaya çalışmaktadırlar.
Bilgiye hızla erişmek isteyen ülkeler aynı hızla bilişim teknolojilerini kullanımında ciddi önem verilmektedir. Bilgi teknoljileri kullanımı ve bilgiye hızlı erişim için fen okuryazarlığı ve bilgisayara okuryazarlığının mutlaka eğitimin her alanında uygulamaya geçirilmesi gerekir. Günlük milyonlarca terabaytlık bilginin web üzerinden depolandığı günümüzde günlük üretilen bilgi konusunda istatistik oluşturmakta artık kolay olmamaktadır.
Şöyle ki;
Yıllık dünyada 24.000 hakemli dergi mevcut. WOS üzerinden ISI’da yaklaşık 17.000 adet bilimsel dergi bulunuyor.
Yılda 2.2-2.5 milyon arasında bilimsel makale üretiliyor.
Ortalama olarak her yıl makale sayısı %3 oranında artıyor.
Toplam 2000 yayıncı Yayıncılık pazarının büyük bir bölümü 200 yayıncının denetiminde. Çoğunlukla Elsevier, Springer-Kluwer, Wiley-Blackwell, Taylor-Francis etkin yayıncılardır.
Bugün ULAKBİM veri tabanı üzerinden 2013 yılı itibariyle 57 veri tabanı üzerinden yaklaşık 17. 000 tam metin erişimli e-dergi, 4.000.000’dan fazla tam metin makaleye, 1270 e-kitap 900.000’den fazla uluslararası konferans bildirisi, 10.000 tam metin TÜBİTAK Proje Raporu, 120.000’den fazla uluslararası standarttan oluşmaktadır.
Bu kaynaklar için yurt dışına bilimsel, teknik ve tıp yayıncılık pazarının yıllık hacmi yaklaşık 16-20 milyar dolar civarından olduğu belirtiliyor.
TÜRKİYE’DEKİ 186 ÜNİVERSİTEDEKİ KİTAP SAYISI HARVARD ÜNİVERSİTESİNDEKİ KİTAP SAYISINDAN 1 MİLYON DAHA AZ
Türkiye’deki kaynak kitap sayısı yönünden de dünya ile kıyaslanmayacak düzeyde yetersizdir. Dünyanın en büyük kütüphanesi olan Amerikan Kongre Kütüphanesi’nde yaklaşık 30 milyon cilt kitap bulunmaktayken Harvard Üniversitesi’nde yaklaşık 16.3 milyon civarında kitap bulunuyor. Türkiye’deki 186 üniversitede yaklaşık son rakamlara göre 15.3 milyon kitap bulunuyor. Benzer şekilde İngiltere’nin Cambridge Üniversitesi’nde 12 milyon ve Oxford Üniversitesi kütüphanesinde de yaklaşık 9 milyon kitap bulunmaktadır. Bu rakamlar Türkiye’nin bilgiye erişmede ne denli yetersiz olduğunun göstergesi olarak kabul edilebilir.
Günlük olarak üretilen bilginin oluşturması, paylaşımı, organize edilmesi ve bilgiye kolay yoldan ulaşılması başlı başına bir bilimsel faaliyet. Bilim ve teknolojinin yaratığı WEB ortamı üzerinden bir biri ile bütünleşmiş programlar üzerinden bilgiye erişim sağlanmaktadır. Günümüz çağında bilgiye erişiminde bir teknik ve yetişmiş insan alt yapısı gereksinimi bulunmaktadır. Bu bağlamda bilgiye erişim maliyetli ve ülkelerin GSMH üzerinden önemli bir yüzdelik dilimini ayırması gerekmektedir.
Bugün üniversitenin gücü ve etkinliği yayınlara erişmesi ile doğrudan ilişkilendirilmektedir. Harved üniversitesinin bilimsel başarısı ile on küsur milyonluk kütüphane kitaplığı arasında ciddi bir ilişki bulunduğunu rahatlıkla söyleye biliriz. Tersinden bilimsel bilgi ve öncelikle de bilimsel makalelere erişilemediği ölçüde bilim kuruluşları potansiyel etkilerini kaybediyorlar.
Bu bilgi ve bilinçle bilim yapmak kadar bilgiye erişimi de ciddiyetle izlemek ve önem vermek gerekiyor. Bilim kuruluşlarının kaynak kitap temini, alanın bütün dergilerini temin etmek, hızlı internet erişim ağı yapısal alt yapı gerektiriyor. Bilginin erden olduğu ve ona nasıl ve hangi araçlar ile erişilebileceğini bilmek bilgi ve organizasyon gerektiren alt yapılardır. Günümüzde WEB, WOS, EndNote, redearchgate gibi programları kullanamayan, bunların mantığını bilmeyen, kendi elektronik kütüphanesini kuramayan bilim insanı da bilimden kopar.
Bilgi iletişim teknolojileri çağında yaşam biçimi olarak da artık “Bilgi toplumu” kavramı kullanılmaktadır. Bilgi toplumunda, üretilen bilginin geniş kitlelere ulaştırılması ve paylaşımı çağın gereği durumuna gelmiştir. Dün olduğu gibi küçük elit bir grup bilgi üretirken, geniş bir kesimin de üretilen bilgiyi tüketmesi beklenmektedir. Günümüzün bilgi kaynakları farklılaşarak artmıştır. Bir zamanlar sözlü ve görsel malzeme ile bilgi paylaşılırken sonraları el yazmaları, matbaa ile yanlınızca basılı kaynaklardan erişim sağlanıyordu. Geçmişte bilgiye erişim ile günümüzde bilgiye erişim şekli ve anlayışı değişmiş bulunmaktadır. Günümüzde çok çeşitli kaynaklardan bilgiye ulaşma şansı bulunmaktadır. Kitap, dergi, Internet, cep telefonu, facebook, watsapp, Twitter, ResearchGate, LinkedIn vs. Bilgi geçmişte üniversite kürsülerinde ve sınırlı kaynağa erişen yetenekli kişilere tarafından öğretilirdi. Günümüz iletişim çağında biliye her yerde ulaşılabilmektedir. En basiti ile yer yüzeyinin veya uzay derinliklerinde herhangi bir yerde mobil telefon ve internet sağlayıcılarının uydu vericileri üzerinden bilgiye ulaşılmakta ve bilgi yayılabilmektedir.
İnsanlığın sözlü kültürden yazılı kültüre geçilmesi olarak tanımlanan mağaraların dış yüzeylerine çizdikleri semboller, deri ve kil üzerine yazılan yazılardan günümüz bilgisayarlı ve lazerli yazıma kadar geçen yaklaşık 15 bin yıllık kısa insanlık tarihinde hızla ilerlediğimiz görülmektedir. Çin, Pers, Arap, Helen, Roma, kültürlerinin en parlak dönemlerinde hep bilgi ve bilim bulunmaktadır. Bilginin insanlık yaşamında artan hızla ilerleyişinin ilk işaretleri Rönesans ile başlamakta, sanayi devrimi ile hızlanmakta ve günümüzde de iletişim çağında doruğa ulaşmış durumdadır. Dün sanayi devrimini fizik, matematik bilimleri ile yakalayan toplumlar bugün bilgi işleme ile sürdürerek gelişmiş toplum olma özelliğini kazanmış bulunmaktadır.