Şuanda üretici, tüketici, aracı, satıcı, depocu yani anlayacağınız herkes tutturmuş ‘Denetim Şart’ diyor… Doğru denetim şartta, neden sadece bir kesim denetlensin ki?
Malum son günlerde her şeyin fiyatı arttı, gıda, giyim, elektronik eşya demeden her şeye zam geliyor. Hatta birçok ürüne zam üstüne zam yapıldı. Bu durumdan vatandaş rahatsız, insanlar bu zamların nereye kadar devam edeceğini soruyor?
Pazara gidiyorsunuz pazarcı “Piyasada mal yok” diyor… Üreticiye soruyorsunuz, “Biz son 2-3 yıldan bu yana ürünümüzü aynı fiyata satıyoruz” diyor. Marketçiye soruyorsun, “Toptancı zam yaptı” diyor. Toptancıya soruyorsunuz, “Tüccarlar, tedarikçiler piyasaya ürün sokmuyor, elinde bekletiyor” diyor.
Yani anlayacağınız burada herkes haklı, haklı da çözüm aslında çok kolay… Madem ortada bir stokçu var, madem bu kişi veya kişiler piyasaya mal sokmuyor, devletin o bekletilen malın yerini tespit edip hem o ürünlere hem de ülkeyi kaosa sürükleyen kişileri cezaya çarptırması gerekmiyor mu? Neden şuanda bu kişiler tespit edilmiyor? Neden uzun bir süredir stokçular muamması devam ediyor?
Her sektörde çok detaylı bir yapılanma var… Tavuk sektöründe işin yükünü çeken ‘kümesçiler’ fakat işin kaymağını yiyen başkaları… Sektörün işleyişi hakkında kısaca bilgi vermek istiyorum…
Örneğin A firması, sahip olduğu kapasiteye göre B firmasına yumurtadan yeni çıkmış civciv veriyor. B firması bu civcivleri kapalı ortamda 40 gün boyunca besliyor. Sektörde civcivleri bu yöntem ile besleyen kişilere ‘Kümesçi’ deniyor. A firması o kişiye civcivlerle birlikte yem ve hastalıklardan korunması için ilaçlarını da veriyor. Kümesçi mevsimin durumuna göre, civcivlerin bulunduğu yazı soğutuyor, kışın ise ısıtıyor. Kümesçi civcivleri beslediği yerin, kullandığı elektriğin ve suyun bedelini kendisi karşılamak zorunda. Firmanın vermiş olduğu civcivler 40 günün sonunda kesilecek piliç haline gelirken, firma kesime giden piliçleri tartıyor ve kilo başına kümesçiye 35 kuruş ücret ödüyor. Eğer kümesçi 20 bin civciv beslemişse ortalama 8 bin TL para kazanıyor.
Fakat bu işin emekçisi yani en fazla yorulan kişi olan kümesçi soruyor; “Ben 8 bin TL ile elektrik parasını mı, deponun kirasını mı, yoksa suyun parasını mı ödeyeyim?”
Şimdi bu kişiyi dinleyince kümesçiye hak veriyoruz, fakat aynı olayı bu kez tavuk eti satan bir firmaya sorduğumuzda aldığımız cevap tamamen farklı oluyor. Bu kez kümesçiyi bırakıp, tavuk eti satan firmaya üzülmeye başlıyorsunuz… Daha da ötesinde, markete gidiyorsunuz marketçiye kulak veriyorsunuz, o da sattığı tavuk etinde kilo başına ya 1 kuruş ya da 2 kuruş para kazanıyor… Bu kez de marketçiye üzülüyorsunuz…
İyi de biz tüketiciler için üzülen var mı? Birileri blöf yapıyor ama yaptığı blöfle de insanları inandırıyor. Elbette tüketiciler nerde ne yapıldığını bilemiyor, fakat devletin bu işe ortada gezen blöfçüleri tespit etmesi gerekiyor. Çünkü 1 kuruş, 2 kuruş kârdan bahsediliyor fakat ortada liralarca yapılan zamlar var. İşte devletin yapılan bu zamların hesabını sorması gerekiyor.
Fiyat şişirmesi nerede ve nasıl yapılıyor bilmiyorum. Fakat herkesin ağzında ‘dolar’ türküsü var. Ve bu türkü her şeyin fiyatını etkiliyor. Kuaförlerde saç kesimi fiyatına zam yapmış. Sordum hayırdır ne oldu? “Dolar yükseldi her şeye zam yapıldı. Biz de kendimizi kurtarabilmemiz için vermiş olduğumuz hizmetlere zam yapmak zorunda kaldık” diyor.
Maalesef acı da olsa gerçekler bunlar…