Malum gündemde patates ve soğan fiyatları var… Fiyatlar ucuzladı, daha da arttı. Türkiye yine patates ve soğan fiyatlarını konuşuyor.
Bu tartışmalar devam ederken Adana’da patates ve soğan hasadı başladı. Türkiye’de yılın ilk turfanda soğan ve patatesi ilk olarak Çukurova’da birkaç gün sonra ise Amik Ovası’nda yapılıyor.
İki ovada belki Türkiye’nin patates ve soğan ihtiyacının dörtte birine yetecek ürün elde ediliyor ama hem taze olması hem de piyasaya yeni ürün girmesinden dolayı fiyatların düşmesine neden oluyor. Ki, buna bu yıl Türkiye’nin daha fazla ihtiyacı var.
Çukurova Bölgesi’nde patates hasadı başladı dedik, geçtiğimiz günlerde patates hasadının yapıldığı bir tarlaya gördüm. İlk önce tarlada bir olay oldu sandım. Çünkü küçücük tarlada yüzden fazla tarım işçisi çalışıyor. Patates tarlasında adeta yangından mal kaçırırcasına işçiler nefes almadan çalışıyordu.
Aslında durumu anladım ama yine emin olmak için tarla sahibine sordum; ‘Neden bu kadar çok tarım işçisi çalıştırıyorsunuz?’ dedim, cevap olarak laf kalabalığı yaptı. Sonra yine aynı soruyu başka bir şekilde yönelttim ama yine tam cevabı alamadım.
Bir süre sonra tarla sahibinin ortağı geldi, biraz sohbetten sonra aynı soruyu ona da sordum, ‘Bu kadar işçi çalıştırırsanız sanıyorum zarar edersiniz’ dedim. “Yok” dedi, “Şuanda fiyatlar çok iyi. O yüzden elimizdeki ürünü bu fiyattan satmaya çalışıyoruz. Belki de 1 saat sonra bu fiyatı bulamayacağız, çünkü patates fiyatları ucuzlamaya başladı. Birkaç gün önce 4 TL’den sökülen patates şimdi 2,5 TL’ye kadar düştü. Bunun da altını görmemiz lazım. O yüzden bulduğumuz kaç işçi varsa tarlaya sürdük. Hemen toplayıp piyasaya sürmemiz gerekiyor. Yoksa zarar göreceğiz” dedi.
Peki bu fırsatçılık olmuyor mu?
Biliyorum kimse fırsatçılığı üzerine almıyor… Anlamaya çalışıyorum ama bir türlü anlayamıyorum. Üretici ne ekerse eksin zararda, tüccar tarladan hangi mahsulü alırsa alsın aynı fiyata tekrar toptancılara satıyor. Toptancılar ise 3-4 kuruş kâr ekleyip sattıklarını söylüyor. Marketçiler pazarcılar ise nakliye, vergi, işçilik, kira, elektrik, su ve diğer maliyetleri eklemek zorunda olduklarını ve 3 – 5 kuruş kâr ile satış yaptıklarını söylüyorlar.
Yüzlerce üreticiye, tüccara, market ve pazarcıya fiyatların nasıl oluştuğunu sordum. Hatta ‘ekmeyip, satın almayın ve satmayın’ dedim. Ama samimi bir cevap alamadım. Çünkü herkes birbirine suç atmayı… Mazot, gübre ve ilaç fiyatlarının yüzde 100 zam geldiğini söylüyor. Mazota yüzde 100 zam gelmedi ama hadi geldi diyelim. Sende yüzde 100 zam ile ürettiğini sat. Aslında üretici fazlasını yapıyor. Geçen yıl tarlada ‘ıskarta’ veya ‘kavurmalık’ olarak tabir edilen en küçük boy soğan tarlada ortalama 20 kuruştan satılıyordu. Bu yıl ise tarlada 1 lira, fakat bu soğan pazara geldiğinde İstanbul’da 6 lira, Adana’da 3 lira oluyor. İşte mesele bu, bu nasıl olabiliyor?
Bu durumun çok iyi bir şekilde ve resmi kaynaklar tarafından açıklanması, ortaya bir tarife listesi konulması gerekiyor?
Gazeteciler olarak bizler bunu sorduğumuzda ve araştırdığımız çok farklı cevaplar alıyoruz. Örneğin yukarıda bahsettiğim patates üreticisine, ‘neden bu kadar çok işçi ile hasat yapıyorsunuz’ dediğimde aldığım cevaplardan bir tanesi şu oldu;
“Adana’da hava çok sıcak oluyor. Bu söylediğinde hissedilen hava sıcaklığı 32-33 dereceydi. Yani 40 – 45 derecede tarlada patates kalırsa ömrü 1 saat olur, sonra çürümeye başlar.”
Buna kim inanır? Maalesef herkes böyle enteresan bilgi ve tecrübeleri ile göz boyamaya ve sonrasında da elindeki ürünü katı katına piyasaya sürmeye çalışıyor…