ÇUKUROVA’YA PORTAKAL KOKULU KONFETİLER YAĞDIRAN ADAM

Nisan ayı gelip, portakallar çiçek açtığı zaman, Çukurova’ya portakal kokulu konfetiler yağdıran, Türkiye’de eşi benzeri olmayan, Ali Haydar Bozkurt’un fikir babalığında, organizatörlüğünde gerçekleşen bu karnaval bir doktorun reçetesi gibi geldi Adana’ya. Esnafın yüzü güldü. Bu topraklar, toprak olalı böyle bir rengârenk cümbüş görmedi. Bu yıl 6’ncısı 5-8 Nisan tarihleri arasında düzenlenecek Nisan’da Adana’da – Uluslararası Portakal Çiçeği Karnavalında Adanalılar sokak şovlarına, müziğe, sanatçıya, sanat etkinliklerine ve sanata doyacak.

ADANA (GÜNEY HABER /ÖZLEM KURTTEPELİ HÜRCAN)-Adanalıya sormuşlar Baharın geldiğini nasıl anlarsınız? ‘Nerden anlayacağım’ demiş, portakal çiçeğinin kokusundan tabi ki’ Çok da doğru demiş. Yılın bu zamanlarında, Adana’da sokağa çıktığınız zaman mis gibi bir portakal kokusu dolar ciğerlerinize, ardından o bahar kelebekleri uçmaya başlar midenizde. Artık yıldızlar bile başka parlıyordur gözünüzde. Bu topraklarda yaşıyorsanız, baharın müjdesini portakal çiçekleri verir size. Lakin Adanalıya biri çıkıp da, bir karnaval yapacak, ilhamını da o portakal çiçeğinden alacak ve o kokuyu uluslararası bir şölene çevirecek deseler, eminim hiç kimse inanamazdı. Bu dâhiyane projenin fikir babasının kim olduğunu hepimiz biliyoruz. Ben bir de kendi kalemimden anlatayım istedim.Hayatta her şeyin bir bedeli vardır. Başarının da. İnsanların büyük bir çoğunluğu zirveye doğru çıkarken ağırlık yaptığı için, kalplerini ilk basamaklarda bırakıverir. Malum zirve soğuktur. Duygusal olmayı değil mantıklı olmayı, gerekirse acımasız olmayı emreder. Bir ara döner alırım diye düşünür. Oysa kalp darılmıştır bir kere, zaten o kişiler de bir daha asla geri dönmeyeceklerdir. Onlar artık zirvededir, asla aşağıya bakmazlar. Mütevazılık, insanlık, sevgi o kalbin içinde kalmıştır.

Kimi de her ne olursa olsun o merdivenin basamaklarından çıkarken sımsıkı tutarlar kalplerini. Ne kadar ağırlık yaparsa yapsın, düşeceksek beraber düşelim derler. Çok az da olsa, vardır böyle insanlar. Çünkü o insanlar için önemli olan şey haysiyet, mütevazılık, sevgi, adil olmak, durum ne olursa olsun insanlıklarını kaybetmemektir. Ali Haydar Bozkurt’ta bu azınlığın içinde öyle bir yerini almış ki çizgisinden, kişiliğinden ödün vermeden hep zirveye, hep en önde ama kibir denen şeyin bir zerresine bile eyvallah etmeden. Bütün bunlar yetmezmiş gibi, onca işi güç arasında, bir de üstüne, öyle güzel bir işe imzasını attı ki. Nisan ayı gelip, portakallar açtığı zaman, Çukurova’ya portakal kokulu konfetiler yağdıran, Türkiye’de eşi benzeri olmayan bu karnavalı yaptı. Bu karnaval bir doktorun reçetesi gibi geldi Adana’ya. Esnafın yüzü güldü. Bu topraklar, toprak olalı böyle bir rengârenk cümbüş görmedi. Gökkuşağının bütün renkleri yere taşındı sanki. 7’den 70’e bütün insanları sokaklara döktü. Misafirperverliğin ne demek olduğunu diğer şehirlerden gelenlere öğretmeye vesile oldu. Dudaklarımıza tebessüm, kalplerimize şifa getirdi. Gerçek Adana’nın, Adanalının nasıl insanlar olduklarını geniş kitlelere anlattı. Adliye görüntüleriyle kaybolan itibarını alıp gerçek kimliğinin tanınmasına sebep oldu. Tam da bu noktada Ali Haydar’a ne kadar teşekkür etsek azdır, hakkını asla ödeyemeyeceğimizi düşünüyorum. Çünkü bu topraklar Yaşar Kemallerin suyunu içip, Orhan Kemallerin havasını soluduğu, her bir karışından sanat fışkıran topraklardır. En nihayet hak ettiği yeri buldu.
Evet, yine bir portakal çiçeği karnavalı yaklaşırken Ali Haydar’la röportaj yapmak için Toyota’daki odasındayım. Yine kapıdan girdiğim an, portakal çiçeklerinin kokusunun sindiği bir bahçede, o mütevazı, sevgi dolu, sıcacık adam bekliyor beni. Onu görünce ah nasıl gururlanıyorum, böyle koca yürekli bir adamla, aynı okulda okuyup, aynı havayı teneffüs ettiğim için, elini sıkıp yanaklarından öperken, içimden hafifçe fısıldıyorum, ne olur değişme, hep böyle kal, adam gibi adam.  Karnavaldan bahsederken lunaparka ilk defa giden bir çocuğun sevinci var gözlerinde. Ali Haydar’ın öyle bir enerjisi var ki, en olmayacak hayallerin bile gerçekleşebileceğine dair ümitler yeşertiyor insanda. Yıkılmaz dağlar mı, ben yıkarım, aşılmaz köprüler mi, ben geçerim azmine kapılıveriyorsun yanında. Sanki elinde bir iğne var, umut iğnesi, şırınga ediveriyor damarlarına. Benim gibi pek de pozitif olmayan bir insana bile. Evet, artık kesinlikle şundan eminim, insan başarıyı değil başarı insanı seçiyor. Hani şu bir görüşte tanımak gibi, gözüne baktığı an o ışığı görüyor ve gel bakalım diyor, sen beni hak ediyorsun. İşte Ali Haydar Bozkurt’un bütün Adanalılara mesajı:

“Karnavalın 6. Senesine girerken, yola çıkarken hedeflediğimiz yere de ulaştı diyebiliriz. Şöyle ki, bu işin en başında şöyle demiştik; Bu karnaval hiçbir kişinin, kurumun firmanın değil, sadece ve sadece Adana halkının olacaktır. Bu karnaval, Adana’nın tüm dünyaya bir sevgi daveti olacaktır, Bu karnaval herkesi her Nisan ayında Adana’da toplayacaktır, Bu karnavalın en temelinde kimsenin kimseyi ötekileştirmediği, net bir hoşgörü anlayışı olacaktır, Bu karnaval zamanla, sadece Adana’yı değil, bölgeyi ve hatta ülkemizi dünyaya tanıtacak bir turizm projesine dönüşecektir, Bu karnaval siyasetten ayrı, herkesin siyasi ve etnik kimliklerini bir kenara bıraktığı, her kesimden herkesin birlikte hoşça vakit geçirdiği, dışarıdan gelen misafirlerin bir sonraki yıl yeniden gelmek isteyeceği bir etkinlik olacaktır, Bu karnaval, bir nevi sanat platformu da olacaktır, Bu karnaval, sadece sosyal ve kültürel değil aynı zamanda kente ekonomik katkı da sağlamalı, İşte yola çıkarken kendimize koyduğumuz hedefler bunlardı. Bugün geldiğimiz noktada, bu hedeflere ulaşıldığını görmekteyiz. Elbette, daha yapılacak çok iş bulunmaktadır. Her sene daha da iyisini yapmaya gayret etmeliyiz. Bir sonraki hedefimiz ise; yola çıkarken ki asıl amacımızın “Nisan’da Adana’da olmak” fikrini yaymak olduğunu bir kez daha hatırlatmak isterim. Sadece anons edilen karnaval tarihlerinde değil, Nisan ayı boyunca Adana’da olmanın güzelliklerini anlatarak, her sene 3-5 günle sınırlı bir yoğunluktan ziyade, tüm Nisan ayı boyunca kentimize ziyaretçilerin gelmesini sağlamalıyız. Şu anda Nisan’da Adana’da – Portakal Çiçeği Karnavalı, tüm diğer şehirlere de örnek teşkil etmekte, bizlere farklı şehirlerden ulaşan “ lütfen bizim şehrimizde de benzer bir karnaval organize edin” şeklinde davetler almaktayız.

Bu sene karnaval boyunca şehrimize gelecek olan yerli ve yabancı ziyaretçilerimizi en iyi şekilde misafir etmek, onlara sıcak ve samimi Adana misafirperverliğini göstermek, Adana sokaklarında yüzlerinde gülümsemeyle dolaşan yüz binlerce insan görmek, kentimizin marka imajına önemli katkılar sağlayacaktır. Yine bu sene kardeş kent Beyrut’tan da ciddi katılımcılar beklemekteyiz. Beyrut-Adana arasında başlayan karşılıklı uçuşlar, hafta sonları Adana’ya gelen, gelmişken alışveriş yapıp dönecek Beyrutlu misafirler sayesinde devamlılık arz edecek bir ekonomik katkıya da dönüşecektir. Karnaval boyunca birçok sanat ve spor aktivitesi gerçekleştirilecektir. Tüm bunların dünyaya duyurulması için yaklaşık 80 kişilik bir ulusal basın katılımı da söz konusu olacak, kentimizin en iyi şekilde tanıtımına katkı yapılacaktır. Karnaval boyunca birbirimize hoşgörülü olmaya, mümkün olduğunca sokakları kirletmemeye de özen göstermeliyiz. Unutmayalım ki bu karnaval, karnaval sonrasında sokakları temizlemekle görevli arkadaşlarımızın da karnavalıdır.”

Felekten neşeli günler mi çalmak istiyorsunuz. Baharın büyüleyici tınıları eşliğinde dans etmek, birbirinden renkli yarışmaları seyretmek, resim sergilerini gezmek, şiir dinlemek, lezzetli yemeklerden tatmak, gök kubbe altında toplanıp, sen siyahsın ben beyazım demeyi bırakmak ve Birolmak, kardeşliğin, dostluğun kokusunu ciğerlerinize doldurmak, kavgayı gürültüyü bırakıp Atatürk’ün bize bahşettiği bu topraklarda, yine O’nun istediği gibi tek vücut olmak. O zaman ,5-8 Nisan arası herkesi Adana’ya bekliyoruz. Rio de janeiro’ya gitmenize gerek yok. İşte size karnavalların en güzeli. Kalbiniz çöle mi döndü? Bir yudum su olsa da şenlense mi diyorsunuz. İşte size gökten yağan rengârenk yağmurlar. Hadi atın bavulunuza biraz dostluk, biraz sevgi, beraber ıslanalım o coşku yağmurunun altında.3 günlüğüne bile olsa bütün dertlerimizden arınıp, ruhumuzu çok özlediğimiz o bahar rüzgârlarına teslim edelim. Harika bir sohbetin ardından veda edip, eve doğru giderken bir şiirin mısraları düşüyor aklıma.

Evet Arkadaş Biliriz. Her yiğidin harcı değildir.. Çukurova’nın tam ortasına bir meşale yakıp. Bu toprakların her köşesini rengârenk kandillerle aydınlatmak. Mertliğin kitabını yazan bu şehrin namını denizaşırı memleketlere taşımak. Hele hele, Seyhan Nehrini Boğaz yapıp İçinde yakamoz yüklü gemiler yüzdürmek. O zaman Nesilden nesile geçecek bir minnet borcu olsun bizden sana Her yıl portakallar açıp da, Kokusu yayılmaya başladığı zaman bu topraklara Bir pankart açıp Üstüne şöyle yazma Adana seninle gurur duyuyor koca yürekli adam

Yazımı bitirirken, gönlümden geçen bir isteği de dile getireyim dedim. Belki duyan olur. Ne dersiniz, Adana’da portakal karnavalının kutlanacağı kocaman bir meydan yapıp, adını da Ali Haydar Bozkurt koymanın zamanı gelmedi mi artık? Şu güneyde bir harita var. Üstünde Adana yazıyor. İnsanlar birbirine gardaş, bacı diyor. İçinde yiğitler geziyor. Acaba nasıl bir yer ki diye merak mı ediyorsunuz. Hadi o zaman atlayın gelin. Biz bütün misafirperverliğimiz ve iklimimiz kadar sıcak, sizi karşılamayı bekliyoruz. Hep beraber bir ıslık çalalım, dünyanın her yerinden duyulsun sesi. Sanat, neşeli günler, hoşgörü, insanlık, sevgi ve tabi ki Atatürk sevdası, Nisan’da Adana’da