Daha önceki yazılarımda da bahsettiğim gibi otuzlu yaşların başlarından itibaren yüzümüzde yağ, bağ ve kas dokularından her yıl yaklaşık 1-2 ml hacim kaybedilir. Bu hacim kaybını telafi etmek için sıklıkla bağ dokusunun hacmini veren hyaluronik asit dolgular tercih edilmektedir. Hyaluronik asite ek olarak, kullanılan dolgu maddesi vücut tarafından eritilse dahi bağ dokusunun temel yapıtaşlarından olan kollajen üretimini arttıran ‘akıllı’ dolgular da kullanım kolaylığı ve nispeten daha uzun ömürlü olmaları sebebiyle tercih edilebilmektedir. Hyaluronik asit dolgular, çapraz bağ yapısına göre 4-18 ay kalıcılık gösterirken ‘akıllı’ dolgular 1-4 yıl sürebilen etkileri nedeniyle yarı kalıcı olarak adlandırılmaktadır. Dolgu maddeleri derinin hacmini arttırmanın yanı sıra derin kırışıkları doldurmak, dudak dolgunlaştırmak ve ameliyatsız burun şekillendirmek için de kullanılır.
Gebe ve emziren kişilere, bağ dokusu hastalığı veya otoimmün hastalığı olan kişilere dolgu uygulaması yapılmaz. En az üç gün öncesinden ginko biloba, kan sulandırıcı ilaçlar, E vitamini, yeşil çay, aspirin ve ağrı kesici/romatizmal ilaçlar kesilmelidir. Uygulama öncesinde doktorunuz gerekli görürse, takip ve uygulamaya yanıtı değerlendirmek amacıyla fotoğrafınız çekilecektir. İşlem öncesinde krem veya enjeksiyon yöntemiyle anestezik madde uygulaması yapılabilir (piyasada bulunan birçok marka ürünün içerisinde de lokal anestezik bulunmaktadır). Belirli bir süre beklenildikten sonra antiseptik bir maddeyle cilt temizlenir ve uygulama enjeksiyon yöntemiyle yapılır. Uygulama sonrasında hafif masaj ve buz tatbiki yapılabilir. Uygulama sonrası en az 6 saat süreyle aşırı fiziksel aktiviteden, yüz üstü uzanmaktan ve uygulama bölgelerine basınç uygulamaktan kaçınılmalıdır. Dudak dolgusu uygulamasında anestezi yapıldığı için his geri gelene kadar (2-3 saat) herhangi bir şey yiyip içilmemelidir.
Dolgu uygulaması sonrası uygulama bölgesinde kızarıklık, şişlik, morarma, bakteriyel ve viral enfeksiyon (uçuk), ele gelen kitleler, asimetri ve nadiren, alerjik reaksiyonlar ile akıntılı şişlikler (kist/apse) gelişebilir. Dolgu enjeksiyonu ile ilgili en önemli istenmeyen etki kan akımının bozulmasıdır. Enjeksiyon bölgesinde ani gelişen solukluk ve şiddetli ağrı ile ortaya çıkan bu durum gerek dolgu maddesinin doğrudan damar içerisine enjeksiyonu gerekse damar yapıları üzerine basınç oluşturacak şekilde dolgu birikimi ile oluşabilir. Neticede doku nekrozu, inatçı yaralar, deriden çökük veya kabarık yara izi (skar) ve çok nadiren görme kaybı gelişebilmektedir. Doğru uygulama tekniği, uygun dolgu maddesi seçimi, künt uçlu kanül kullanımı ve enjeksiyon öncesi aspirasyon gibi önleyici yöntemlere rağmen görülebilen bu durumları erken teşhis edebilecek ve tedavi sürecini doğru yönetebilecek olan Dermatoloji veya Plastik Cerrahi uzmanınıza ulaşmanız önem taşır. Sağlıklı günler dilerim.