TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye’de en çok buğday ve domates tüketildiğini bildirerek, “kişi başına yıllık tüketimimiz buğdayda 182,9, domateste 118,6 kilogramı buluyor. Türkiye’de yıllık kişi başına Avrupa ülkelerinin 3 katına yakın 140 kilogram ekmek tüketiliyor. Bu iki ürünü 52,3 kilogramla patates, 43,3 kilogramla karpuz, 36,2 kilogramla et, 30 kilogramla yoğurt, 26,3 kilogramla üzüm, 26,2’şer kilogramla şeker, 25 kilogramla içme sütü izliyor” dedi.
ADANA (GÜNEY HABER) – Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye’de en çok buğday ve domates tüketildiğini bildirerek, “kişi başına yıllık tüketimimiz buğdayda 182,9, domateste 118,6 kilogramı buluyor. Türkiye’de yıllık kişi başına Avrupa ülkelerinin 3 katına yakın 140 kilogram ekmek tüketiliyor. Bu iki ürünü 52,3 kilogramla patates, 43,3 kilogramla karpuz, 36,2 kilogramla et, 30 kilogramla yoğurt, 26,3 kilogramla üzüm, 26,2’şer kilogramla şeker, 25 kilogramla içme sütü izliyor” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada, nüfusu 80 milyonu bulan, 5 milyon sığınmacı ve yabancıyı ülke topraklarında barındıran, 40 milyona yakın turisti ağırlayan bir ülke olarak özellikle tahıl, meyve, sebze tüketiminin önemli boyutlara ulaştığını belirtti. 2015-2016 döneminde sebze tüketiminin 280 kilograma, meyve tüketimin ise 140 kilograma yakın olduğunu bildiren Bayraktar, bunun dışında 200 kilograma yakın tahıl, 14,2 kilogram kuru baklagil, 9,5 kilogram pirinç, 52,3 kilogram patates tüketildiğini vurguladı.
Şemsi Bayraktar, şunları kaydetti: “Tüketim, kişi başına yıllık, biberde 23,7, elmada 23, kuru soğanda 21, salatalıkta ve kavunda 19, peynirde 16,5, portakalda 15,8, mısırda 13,1, yumurtada 11, pirinçte 9,5, ayranda 9, patlıcanda 8,8, lahanada 8,4, su ürünlerinde 7,8, taze fasulyede 7,1, mandalinada 6,9, şeftalide 6,6, muzda 5,6, havuçta 5,2, nohutta 5,2, zeytinde 4,2, çayda 3,5, dondurmada 3, zeytinyağında 1,9, tereyağında 1,5, balda 1,1 kilogramı buluyor.
Kişi başına yıllık tüketim, kiraz ve marulda 4,9, kırmızı mercimek ve armutta 4,8, çilekte 3,9, limonda 3,5, kuru fasulyede 3,4, sakız kabakta 3,2, narda 3,1, cevizde 3, pırasada 2,5, erik, ıspanak ve turpta 2,3, vişnede 2, kayısıda 1,6, Antep fıstığı, çavdar ve taze soğanda 1,5, fındık ve yulafta 1,3, taze bezelyede 1,2, ayva ve bademde 1,1, arpada 1, kuru sarımsakta 0,9, dut ve kestanede 0,7, incir ve greyfurtta 0,6, yeşil mercimekte 0,5, taze baklada 0,4, bamyada 0,3, semiz otunda 0,1 kilogram düzeyinde yer alıyor.”
Şemsi Bayraktar, bunların dışında işlenip yağ gibi yiyecek maddesi haline getirilmemiş ürünlerde toplam tüketimin nüfusa bölünmesiyle bulunan kişi başına tüketimin, ayçiçeğinde 26,2, soyada 14,6, pamuk çiğidinde 13,9, kolzada 5,5 olduğunu bildirdi.
TOPLAM TÜKETİM RAKAMLARI
Bayraktar, “tabii bu rakamlar kişi başına yıllık tüketimler. Toplam tüketim rakamları sebzede 22 milyon tonu, meyvede 11 milyon tonu aşıyor. Yıllık tüketim tahılda 15,7, patateste 4,1, ayçiçeğinde 2,06, şekerde 2,06, soyada 1,15, kuru baklagillerde 1,12, pamuk çiğidinde 1,1 milyon ton, pirinçte 750, kolzada 430 bin ton. Bunların dışında ülkemizde yıllık 2,85 milyon ton et, 870 bin ton yumurta, 700 bin tonu aşkın ayran, 90 bin ton dolaylarında bal tüketiliyor. Tahminlere göre, sanayi dışı üretim dahil yaklaşık 2,35 milyon ton yoğurt, 2 milyon tona yakın süt, 1,3 milyon ton peynir, 120 bin ton tereyağı tüketimi var. Yoğurt, süt, peynir, tereyağı gibi ürünlerde kayıt dışı üretim de hayli fazla. Kayıtlı sanayi üretim rakamları bu ürünlerde gerçek tüketimin yarısını ancak buluyor” dedi.
ÜRETİM AÇIĞI OLAN ÜRÜNLER
Palm yağı, soya, muz, pamuk, ayçiçeği gibi birkaç istisna hariç hemen bütün ürünlerde önemli bir üretim açığı olmadığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti:
“Üretim açığını esas itibarıyla yağlı tohumlar ve pamukta veriyoruz. Buğday, ayçiçeği ithal ediyoruz ama bu ürünlerde işlenmiş ürün ihracatımız da fazla. Son yıllarda üretim artışı sağlansa da hala ayçiçeği ve pamukta üretim açığımız var. Soyanın yaklaşık yüzde 93’ünü, palm yağının tamamını ithal ediyoruz. Muzda tüketimin yarıya yakınını yurtdışından karşılıyoruz. İstisnalar hariç birçok üründe üretimimiz yeterli.
Bu kadar ürünü üretmek o kadar kolay mı? Sofralarda bir eksiklik hiç oluyor mu? Çiftçimiz, gecesini gündüzüne katarak, yağmur, çamur, kar, kış, sıcak demeden doğal afetlerle mücadele ederek üretiyor, halkımız da tüketiyor. Zor şartlarda, girdi maliyetlerine rağmen üretim yapan, tarlasında kalan çiftçimizin kıymeti bilinmeli. Girdi maliyetleri makul seviyelere çekilmeli, yapısal sorunlar çözülmeli ki çiftçimiz üretimini sürdürebilsin.”
ET, İÇME SÜTÜ, SU ÜRÜNLERİNDE TÜKETİM YETERSİZ
Türkiye’de tahıl, meyve ve sebze tüketim miktarların yüksek olduğunu, buna karşın içme sütü, et ve et ürünlerinde tüketim rakamlarının gelişmiş ülkelere göre düşük kaldığını vurgulayan Bayraktar, şu bilgileri verdi:
“Tahıl, meyve ve sebzede tüketimimiz hayli fazla. Buğday tüketimimiz Avrupa ortalamasının iki katına yaklaşıyor. Türkiye’de ekmek tüketimi kişi başına 140 kilogramı buluyor. Çoğu Avrupa ülkesinde bu rakam 50 kilogram civarında. Sebze tüketimimiz Avrupa’nın iki katı. Meyve tüketiminde de Avrupa’nın önündeyiz. 36,2 kilogram olan yıllık kişi başına et tüketimimiz yetersiz. Et tüketimi Bangladeş, Hindistan gibi ülkelerde yıllık kişi başına 4 kilogramlara kadar düşerken, Avustralya, Kuveyt, ABD gibi ülkelerde 110-120 kilogramı buluyor. İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya gibi Avrupa ülkelerinde 80-90 kilogramlar civarında seyrediyor.
Su ürünleri tüketimi dünyada 16-17, Avrupa Birliği’nde 23, Güney Kore’de 60, Japonya’da 70, İzlanda’da 90, Maldivler’de 139 kilogramı bulurken, Türkiye’de 7,7 kilogramda kalıyor.
Süt ürünleri tüketimimiz gayet iyi durumda. Yalnız içme sütünde gerideyiz. İçme sütü tüketimi İtalya, Fransa gibi ülkelerde 60-70, İngiltere’de 100, Finlandiya’da 139 kilograma ulaşırken, ülkemizde 25 kilogramı ancak buluyor.
Öncelikle içme sütü, et, su ürünleri tüketimimizi artırmamız gerekiyor. Üç tarafı denizlerle çevrili iki yarımadadan oluşan ve 4 denize kıyısı olan ülkemizin balık tüketimin dünya ortalamasının yarısında kalması bize yakışmıyor.”