31Türkiye’de engelli birey sayısı hiçte azımsanmayacak kadar çok. Ancak çok büyük bir bölümü evinden dışarı bile çıkmaz. Çünkü yardım almadan çıkmaları mümkün değil. Mutlaka ve mutlaka yardım almaları gerekiyor. İşte bu yardımın sınırı yok.
Örneğin tekerlekli sandalyeye mahkûm yaşayan bir insan düşünün… Bir tanesi var ki, apartman dairesinden dışarı çıkamıyor, bir tanesi var ki tekerlekli sandalyesi ile basketbol oynuyor. Yine aynı kea koltuklu değneği ile birileri futbol oynarken, birileri de evlerinden dışarıya çıkamıyor.
Bir tarafta hayatın acımazsızlığı karşında yılmadan yorulmadan mücadele eden engelliler, bir taraftan ise sabahtan akşama kadar evde televizyon ya da pc başındaki engelliler…
Elbette engelin çeşidi ve oranı her şeyi etkiliyor. Ama önemli olan zoru başarmak… İşte bu zoru başaran ve insana parmak ısırtan o kadar çok engelli var ki, bu insanları tanımak ve ibret almak gerekiyor. İşte onlardan bir tanesi de Down Sendromlu Ayşegül Kara. Ayşegül Down Sendromlu olmasına rağmen 2 yıllık meslek yüksekokulu bitirdi. Mezun oldu boş durmadı çeşitli kurslara katıldı. Ve geldiği noktada ise Adana Ekrem Tok Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne kadrolu memur olarak atandı. Belki pek çok insana Down Sendromlu bir insanın memur olmayı bırakın, bir işte çalışması bile mucize geliyor. Ama Ayşegül gerçekten azmetti, azmetti ve sonunda memur oldu.
Tabi bu kadar kolay olmadı. Ayşegül’ü annesi Serpil Kara bir an olsun boş bırakmadı. Sürekli ilgilendi ve ders çalıştırdı. Anlattıklarını gerekirse 10 kez tekrar etti ve anlattıkları için Ayşegül’ün kafasında yer açtı. Pek çok aile Down Sendromlu çocuğuna adını soyadını öğretemezken, Serpil Kara kızına üniversite bile okuttu..
Elbette bunlar hiç kolay olan bir şey değil. Öte yandan çocukluk yıllarında geçirdiği kazada kolunu kaybeden Deniz Çetin dünyaya küsmedi. Okudu ve İngilizce öğretmeni oldu. Çok sevdiği futbolu ise bırakmadı. Zaman zaman profesyonel ligde dahi oynadı. Şimdi ise amatör ligde gol kralı…
Engeli aşmak öyle kolay olmuyor. Engelini aşanlar ise insanı hayrete sokuyor, insanların büyük beğenisini topluyor.
Özellikle Ayşegül’ün durumu beni oldukça fazla etkiledi. Elbette Ayşegül, her şeyini annesi Serpil Kara’ya borçlu. Çünkü Serpil Kara, gece gündüz demedi, hastalık yorgunluk demedi, bıkmadı, yorulmadı ve kızını eğitmeye çalıştı. Ayşegül’ün memur olmasında büyük emeği ve payı olan Serpil Kara, Down Sendromlu aileler için bir idol… Pek çok aile, Serpil Kara’dan bir şeyler kapmak istiyor. Serpil Kara ise o ailelere yardım eli uzatıyor, diğer Down Sendromlu çocuklarında bir şey öğrenebilmesi için ailelerini yönlendirmeye çalışıyor.
Hani bunu metine dökmek, bunu kelimelerle anlatmak çok zor… Bunu anlamak için bir kere Down Sendromlu bir kişi ile konuşmak, bir kez olsun aynı ortamda bulunmak gerekiyor. İşte o zaman Down Sendromlu bir insanın memur olmasının de kadar zor olduğunu anlayabilir insan..
Ama engelli insanların bugüne kadar başarmış oldukları her şeyin altında çok çalışmak ve azimli olmak gerekiyor. Çünkü başarmak için öncelikle inanmak, azmetmek ve çok çalışmak gerekiyor. Belki de Ayşegül bunları bilmiyordu ama onun bu durumu bilen bir annesi vardı. O yüzden de Ayşegül bugün bu seviyelere kadar gelebildi. Keşke her engellenin Serpil Kara gibi annesi olsa..
Çok güzel olurdu. Ama maalesef Serpil Kara gibi azimli ve kararlı anne sayısı o kadar az ki, o yüzden pek çok engelli evinden dışarı çıkamıyor.
Aradaki farkı bilmiyorum ne kadar anlatabildim ama Serpil Kara’ya tüm Türkiye’ye böyle bir ilki yaşattığı için gerçekten çok teşekkür ediyorum.