Cumhurbaşkanlığı Tasarruf Genelgesi’nin iptalini isteyen ÇGC ve TGS Adana Şubesi başkan, yönetici ve gazeteciler, Basın Anıtı önünde bir araya gelerek tepkilerini dile getirerek, “Yerel basını öldürmeyin” dediler.
(HABER MERKEZİ)- Çukurova Gazeteciler Cemiyeti ve TGS Adana Şubesi’nin ortaklaşa düzenlediği basın açıklaması, Basın Anıtı önünde gerçekleştirildi.
Cumhurbaşkanlığı Tasarruf Genelgesi’nin iptal edilmesi istemiyle, başta Adana olmak üzere İstanbul, Ankara, İzmir, Mersin ve Eskişehir’de aynı gün ve saatte gerçekleştirilen eylemde; “Haberden tasarruf olamayacağı” dile getirildi.
Genelgenin en başta yerel basını bitirmeye yönelik olduğunun dile getirildiği ve TGS Adana Şube Başkanı Salim Büyükkaya’nın okuduğu, Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın ortak basın açıklamasında şu görüşlere yer verildi:
“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzası ile yayınlanan “tasarruf genelgesi” ile kamu kurum ve kuruluşlarına gazete alınmaması, zorunlu ilânlar dışında ilân yayımlatılmaması yönünde talimat verildi.
Tasarruf tedbiri adı altında alınan bu karar işçisiyle işvereniyle tüm basın camiasını derinden üzmüştür. Tasarruf edilecek alan burası mıdır? Haberden, bilgiden tasarruf olur mu? Gerçeğe, doğru bilgiye daha fazla ihtiyaç duyulan bu günlerde alınan bu karar tüm toplumun zararınadır. Öte yandan bu karar, pandemi, ekonomik kriz ve dijitalleşme ile zaten büyük zorluklar yaşayan yazılı medyaya ölümcül bir darbe vuracaktır.
Kamu kuruluşlarının abonelikleri ve ilânlardan başka bir geliri olmayan yerel gazetelere uygulanacak bu ambargo onların tek tek kapanmasına, yerel basında çalışan binlerce meslektaşımızın işsiz kalmasına neden olacaktır. Yerel gazeteler devletten destek beklerken bu genelge ile nefes alamaz hâle gelecektir.
Gazeteler bir kamu faaliyeti yürütmektedir. Haber hepimize ekmek ve su gibi lazımdır. Halkın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkının tesis edilmesi demokrasilerin gereğidir. Gazetecilerin işlevini yerine getirebilecekleri koşulların yaratılması hükümet edenlerin görevidir. Toplumun kültürel gelişimi ve doğru bilgiye ulaşması için çalışan gazetelerin bir tasarruf aracı olarak görülmesi doğru değildir. Kamu kuruluşlarına gazete aldırmayarak yapılacak tasarruf devede kulak bile olmayacaktır. Eğer tasarruf ile ekonomik sorunların çözüleceği düşünülüyorsa tasarruf yapılacak kalemlerin yeniden belirlenmesine ihtiyaç vardır.
Türkiye Gazeteciler Sendikası olarak bu genelgenin iptalini istiyoruz.
Başta yerel gazeteler olmak üzere medya kuruluşlarına daha fazla destek verilmesinin ülke demokrasisine katkı sunacağına inanıyoruz.”
“ANADOLU BASININA VURULAN YENİ BİR DARBE”
Çukurova Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu adına yapılan basın açıklamasında, genelgenin Anadolu Basınına vurulan yeni bir darbe olduğu ifade edildi.
ÇGC Genel Sekreteri Sefa Saygıdeğer tarafından okunan basın açıklamasında şu ifadeler kullanıldı:
“Türkiye, Covit-19 Pandemisi sürecinde ekonomik ve sosyal yönden zor günler yaşadı. Bu pandemi bizi işimizden ederken, sevdiklerimizden de ayırdı. İşte tam bu noktada Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile yayımlanan ‘tasarruf tedbirleri’ genelgesi, pandemi sürecinde çok zor bir dönemden geçen yerel medya kuruluşlarını sarstı. Türkiye’de devlete bağlı o kadar kurum, kuruluş varken tasarruf çağrısının büyük yoksulluk içinde yaşama mücadelesi veren yerel basına yapılması çok manidardır.
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Kamu kurum ve kuruluşlarınca mevzuattan kaynaklanan zorunluluklar gereği yapılan veya kurum faaliyetleri ile doğrudan ilgili olan tanıtım giderleri hariç olmak üzere basın ve yayın organlarına ilan veya reklam verilmeyecek. Öyleyse yerel basında çalışanları nasıl ayakta duracak?. Siz yerel basını yok ederseniz buradan ekmek yiyen muhabirinden matbaacısına kadar milyonlarca insan ve aileleri nasıl yaşayacak?
Alınan karar zaten zor durumda olan ve bitme noktasına gelen Anadolu Basınına vurulan yeni bir darbedir.
Gece gündüz demeden büyük fedakârlıklarla ve çok düşük maaşlarla halkın haber alma özgürlüğü adına görev yapan yerel basın çalışanları işsiz kalırsa bunların vebalini kim ödeyecek? Ekonomik ve sosyal dengeler bozulursa o toplumda huzur kalır mı?
Bu yönüyle alınan karardan dönülmesini ya da o kararın gözden geçirilerek yeniden düzenlenmesini istiyoruz.”
