Maalesef ülkemizde hakkını aramak çok zor. Bu nedenle de birçok kişi karşısındaki bürokrasi engellerini görünce hak aramaktan vazgeçiyor.
Ne yazık ki uygulamaların birçoğu hakkını arayan insanların aleyhinde oluyor. Günümüz teknolojisinde birçok başvuru telefondan ve internetten yapılabiliyor. Tabi telefon ve internetten yapılan işlemlerin büyük bir bölüm personel ve kâğıt tasarrufu sağladığı için kurum ve kuruluşların işine de geliyor.
Çok fazla uzatmadan aktarmak gerekirse, geçtiğimiz günlerde hastane otoparkında, park halindeki aracımıza başka bir araba çarpmış. Kim çarpmış tabi ki bilmiyoruz. Fakat orada iki tane güvenlik kamerası var. Ve olay tam da iki güvenlik kamerasının altında meydana geliyor.
Tabi etrafta kime soracaksınız, gören – bilen de söylemek istemiyor. Çünkü bunu söylerse görgü tanığı olacak, karakola ifade verecek, olmadı mahkemede şahitlik edecek. Kimse böyle bir olayın içerisine girmek istemiyor. Çünkü bir ifade bile saatlerce sürebiliyor veya ifade için uzun bir süre bekleyebiliyor. İnsanlara da hak vermek lazım. Ki, mahkemelerde duruşmalara saat verilse de bu saatlerde sarkabiliyor.
Kendi olayımıza dönecek olursak;
Hemen hastanenin güvenliğine başvurduk. Güvenlik görevlisi hastaneye dilekçe yazmamızı istedi. Yani olay bir saat içinde olmuş, olay yeri belli, güvenlik kamerasından hızlı bir tarama ile dakikalar içinde ortaya çıkacak olay için yazılı müracaatımızı istendi. Ayrıca bunun daha da resmi olabilmesi için polise başvurmamızı istediler.
Neyse her iki başvurumu yaklaşık 2 saat içinde yaparak tamamladık. Peki, sonuç, henüz ortada sonuç yok. Eğer güvenlik kameraları olay yerini tam görüyorsa ve çarpan aracın plakası okunuyorsa mahkemeye başvuru yapacağız. Eğer plaka görünmüyorsa kendi derdimize yanacağız.
Ama bunun böyle olmaması gerekiyor değil mi? Sonuçta adım attığımız hemen hemen her yerde bir güvenlik kamerası var. Ama bunların büyük bir bölümü ya çalışmıyor, ya kayıt almıyor, ya da kayıt alabilmek için savcılık kararı isteniyor. Bir kamera kaydı için bu kadar uğraşmak ne kadar doğru?
Mağdur olmuş insanın birde işini gücünü bırakıp bunlarla uğraşması gerekmiyor mu? Mağdur olduktan sonra birde hakkını ararken insan hem yoruluyor, hem de işinden, gücünden, vaktinden oluyor.
Kurum ve kuruluşların uyguladığı bu bürokrasi bence yapılacak işleri hem zorlaştırıyor, hem de daha fazla personelin istihdam edilmesini neden oluyor. Örneğin hastanenin güvenliği olay yerine gören kameranın kaydını taramak için 10 dakika vakit ayırsa iş bitmiş olacak. Ama sizden dilekçe isteniyor, dilekçeyi alacak personel, bunun girişini yaptıktan sonra yönetim kuruluna imzalatacak. Çıkacak sunucu başka bir personel kayda alacak ve sonra bu talebi bilgi işlem servisine iletecek ve ilgili güvenlik kamerası kayıtları incelenmeye başlayacak.
Uygulanan bu bürokrasi işlemleri suçlunun ortaya çıkmasını geciktirmekten başka hiçbir işe yaramıyor. İşte benzer mağduriyetleri yaşayan insanlar bu kadar uğraşmak yerine hasar gören aracını tamir ettirmeyi seçiyor. Bu da araç kullanmayı bilmeyen acemi sürücülerin, araç kullanırken çevresindeki araçlara dikkat etmeyip onlara zarar veren sürücülerin işine geliyor. Ve maalesef ki, başkalarının aracına zarar verip, ortadan kaybolmayı alışkanlık haline getiren sürücülerin sayısı her geçen gün daha da artıyor…
