2017 yılı Çukurovalı üreticiye kazandırmadı. Narenciye hasadı ile başlayan çiftçinin bu yıl ki sıkıntısı domates ile devam etti. Narenciyeyi soğuk havanın vurmasının üzerine başlayan olumsuzluk yıl boyunca devam etti.
Hava soğuk oldu ürünler zarar gördü, hava sıcak oldu yine ürünler zarar gördü, yağmur yağdı yine ürünler zarar gördü… Anlayacağınız pek verimli bir tarım yılı olmadı 2017…
Her şey bitti, buğday bu yıl üreticinin yüzünü güldürecek denildi ama bu kez de buğdayda taban fiyat geç açıklanınca yine üretici zarar etti. Taban fiyatın açıklanmasını bekleyen üreticiler için elbette böyle bir sorun olmadı. Zaten üretimde önemli olan, üretim için kendi öz sermayenin olması. Eğer üretim için birinden borç para ya da borç mazot, gübre ya da tohum alarak yapılan üretim zaten iki-sıfır geriden geliyordur.
Tabi işin birde aracıları var. Üretimde hiç kimseye boyun eğmemek gerekiyor. Çünkü tüccarlar üreticilerin başını bekliyor. Daha ortada mahsul yokken tüccarlar yaptıkları ziyaretler sırasında üreticiye harçlık adı altında para veriyor. Verdiği paranın bir kenarda hesabını tutan tüccarlar hasat dönemi yaklaşınca bir taraftan ürünün değerini en dibe çekmek için, “Ben zaten bunun parasını kışın ödedim. Ya da şu dönemden itibaren ödemeye başladım.” demeye başlıyor ve örneğin kilosu 50 kuruşluk karpuzu 35 kuruşa alıyor.
Tabi üretici tüccardan para aldığına alacağına pişman oluyor ama iş işten geçmiş oluyor. Değerinin altında karpuzu satmak zorunda kalan üreticiler, sonrasında yeni bir ürün ekmeye hazırlanıyor. Ancak yine tohumunu, ilacını ve gübresini ya borca almak zorunda kalıyor yada bir süre sonra tüccarların vermeye başlayacağı harçlıklarla borcunu ödemeye çalışacak. Tabi yine hasat dönemi geldiğinde ürettiği mahsulü yine kendisi değil, hasat öncesinde para alan tüccar belirleyecek.
İşte bu nedenledir ki; üretim için sermaye çok önemli. Sermaye olmadan üretim yapmak, havanda su dövmek gibi birşey. Verim, rekolte, fiyat yada kalite ne kadar iyi olursa olsun, sermayesi bir başkasına ait olan üretimin bereketi olmaz. Nitekim olmadığını gözümüzle de görüyoruz.
Tekrar konumuza dönecek olursak, buğdayda yaşanan verim ve kalite bu yıl ara tüccarların çiftçiye vermiş olduğu zararın büyük bir bölümünü karşıladı. Ama bu seferlik böyle oldu. Peki, bundan sonraki süreçte neler yaşanacak? Elbette şimdiye kadar nasıl olmuşsa, neler yaşanmış ise aynı şeyler yaşanacak.
Buğdaydan sonra bu kez de ayçiçeği üreticilerin yüzünü güldürdü. En az masraf ile üretilen ayçiçeği bu yıl yine üreticisine para kazandırdı. Sebze ve meyvelerde aradığını bulamayan üretici 2017 yılında hububat ürünleri ile kazandı diyebiliriz.
Peki bu yıl üreticisi buğday ve hububat kurtarmaya yeterli olacak mı? Elbette böyle bir sorunun cevabın vermek gerçekten çok zor… Ancak şuanda Çukurova bölgesinde mısır ürünü için hasat dönemi başladı. Umarım Çukurovalı mısır üreticileri bu yıl hayal kırıklığı yaşamaz ve üretmiş olduğu ürününü değerinde satabilir.
Böylelikle ücretiler meyve ve sebze üretiminde yaşamış oldukları olumsuzlukların maddi tarafını böyle düzeltmiş olur. Tek temennimiz Çukurovalı ürecilerin ürünlerini değerinde satabilmeleri tabi bunun gerçekleşebilmesi için marketçilerin satacağı ürünleri doğrudan tarlada üreticiden alması gerekiyor.
Sizce de öyle değil mi?