Bu sabah bir arkadaşım facebook sayfasında “Dostlarımız alçaklaşmışsa düşmanlarımızı sevin” ifadesini paylaştı. Arkadaşım ne yaşadı bilmiyorum ancak bazen insan çileden çıkıyor veya çıkabiliyor. Maalesef insanlık ciddi kişilik erozyonu sorunu yaşıyor O kadar çık çıkar ilişkilerine ve küçük kıskançlıklar yaşanmaya başlanıyor ki doğal olarak ister istemez insanda karşı tepkilerde oluşuyor. Maalesef dünya geneline bakıldığında dünyada insanlar arasında toplumsal bir sözleşme oluşturma konusunda ciddi çelişki ve çatışmalar yaşanmaktadır. Başta siyaset olmak üzere iktidar ilişkileri insanı başka baka mecralara taşıyabilmektedir. Normalinde her insan iyidir ancak durduğu yer insanı farklı tutum almaya maalesef yönlendiriyor. Çoğu zaman ak kara, kara da ak olabiliyor. Anında dün öyle düşünüyordum, bugün kararımı değiştirdim. Veya anlamadan, okumadan arkadaşlarım nasıl düşünüyorsa bende öyle düşünüyorum deyip birçok olumsuzluğa bilmeden nedende olabiliyor.
İnsanlık Vicdanını mı Kaybetti?
Son yılarda insanlar birbirleri hakkında olmadık suçlamalarda bulunması, birbirine komplo kurması bazen akıl erdirilemiyor. Günde birkaç kadının özellikle yakınları tarafından öldürülmesi karşısında insan bu kadar vicdanını kaybedemez diyor. Ancak bu kadar olumsuzluklara rağmen insanın halen anlaşılmayan geometrisi yanında anlaşılabildiği kadarı ile insanın kendine öz saygı sorunu bütün bu olayları ve çelişkileri tetikliyor gibi geliyor bana. Mümin Sekmen’e ait aşağıdaki ifadeyi hatırlıyorum “Kendisi gibi olan bir insanı sever ama ona saygı duymakta zorlanır. Çünkü̈ onda kendi iç̧ eksiklerini ve kusurlarını görür. Kendisinden çok farklı ve üstün olana saygı duyar ama bu defa da onu sevmez. Çünkü̈ kendisine yetersizliklerini hatırlatır“ diyordu. Yani insan, yani türdaşımız, yani bizim gibi konuşan ve çoğu zamana aynı sofrayı da paylaştığımız her kim ise sizin ile konuşan ve sizin gibi iş tutan ancak diğer taraftan arkanızda sizi çekiştiren kendisi ile çelişen insanoğlu. Sevdiğini tam sevemeyen, saygı duyduğunu belirttiği insana anında sırtını dönen, sevmediğine derinden saygı duyan bu çelişkili insan yaşam başarısı sorunlu, komplekslerini atammış insan olması gerekir.
İnsan Hep İnsanı Anlamak İstemiştir
Dün Hukuk Fakültesinde okuyan oğlum Erkin Can Ortaş’a; sizin çalıştığınız materyal insan. İnsanı anlamak ve insanla çalışma çok zor bir iş. Geriye doğru bakılırsa insanlık tarihi içinde felsefe, edebiyat, psikoloji, din, ahlak hukuk hep insana dair sorunları işlemiştir. İnsan dair çok sayıda değerli sözler geçmişte söylenmiştir. Şöyle ki;
Nasreddin Hoca’ya sordular:
-Hocam adam olmanın en kısa yolu nedir?
Hoca seçkin bir toplantıda çok lafı gereksiz görüp şöyle cevap verdi:
-Adam gibi konuşanı dinlemek ve dinleyene konuşmak.
Mevlana “Nice insanlar gördüm üstlerinde elbise yok… Nice elbiseler gördüm içlerinde insan yok…” İnsanlar arasındaki düşünsel ve üretkenlik farklılıkları dahi birçok konuyu anlatır.
Benzer bir ifade ile Nazım Hikmet “”İnsanlar istedikleriyle ve düşündükleriyle değil, yaptıklarıyla değerlidir” der.
Halende insan insan ile uğraşıyor, küçük çıkarları veya kendini aşamadığı için küçük kıskançlıklar ve yetersilikle bazen o kadar büyük sorunlar yaratıyor ki. Çoğu insan insanın önünden kaçıp kendini inzivaya çekmek zorunda kalmaktadır. Maalesef nüfusumuzda 8 milyar sorunlarda aynı oranda artı.
(Devam Edecek)