Türkiye’de üniversite sayısı her geçen yıl daha da artarken verilen eğitimin kalitesi de aslında bir o kadar düşüyor. Aslında olması gereken artan üniversitelerin paralelinde eğitimin kalitesinin de artması, doğusundan batısına ülkenin her yerindeki üniversitelerde verilen eğitimin aynı kalitede olması gerekiyor.
Şöyle ki, insanlar çocuklarının okumasını üniversite mezunu olmasını istiyor. Devlet ise insanların bu talebini karşılamak için her geçen yıl biraz daha üniversitelerin sayısını artırıyor. Şuanda hemen hemen bütün şehirlerimizde üniversite var. Üniversitesi olmayan şehir yok gibi…
Şuanda liseden mezun olan öğrencilerin neredeyse tamamı ya 2 yıllık bir yüksekokuldaki bir bölümde veya 4 yıllık bir fakülte eğitim almak için bir üniversiteye yerleşebiliyor. Bazı öğrenciler ise üniversitede okumak istedikleri bölümü kazanmak için dershanelere gidebiliyor, özel ders alabiliyor.
Gerçeği söylemek gerekirse çok ciddi yatırımlarla son yıllarda çok güzel üniversiteler kuruldu ve eğitim vermeye başladı. Yeni üniversite binalarında heyecan dolu öğrenciler bir şeyler öğrenip hayata atılmanın planını yapıyor.
Üniversite öğrencilerinin içinde de elbet hedefi yakalamanın vermiş olduğu rehavet ile tembellik yapan veya üniversite ortamına ayak uyduramadığı için başarılı olmayan öğrenciler bulunuyor.
Fakat birde bunlara rehberlik eden üniversite hocaları var. Burnundan kıl aldırmadığı gibi verdiği eğitimin ne olduğunu bilmeyen…
Benim bir hocam vardı üniversitede, ne sorarsanız sorun fark etmez “Ben ilkokul öğrencisi okutmuyorum gidin araştırın öğrenin” derdi.
Başka bir hocam ise fotoğrafçılık dersine girer, fakat fotoğraf makinesinde bulunan fonksiyonlar arasındaki orantıyı ve ilişkiyi bilmezdi… Kitaptan okur not aldırır, bazen kitapta okuduğu konuları kendisi bile anlamazdı… Neyse aslında burada üniversitede görevli gerek öğretim görevlisi, gerekse de öğretim üyelerinin de yeni kurulan üniversiteler gibi teknolojik, donanımlı, bilgili ve kültürlü olması gerekiyor. Ve maalesef üniversitelerdeki öğretim görevlisi veya öğretim üyeleri ile ilgili sıkıntılar bir türlü bertaraf edilmiyor.
İşte bu kişilerin denetlenmesi artık şart! Maalesef bugün öğrencisi derse geldiği halde dersine girmeyip de o dersin ücretini alan öğretim görevlisi veya öğretim üyeleri var. Kendileri derslere gelmiyor, öğrenciler dersin sonuna kadar bekliyor. Ancak dersin bitimine az bir süre kala hocanın asistanı geliyor ve ‘hocanız bugün gelmeyecek’ deme tenezzülünde bulunuyor.
Öğrencisi yaya mı gelmiş, son parasını yol parası mı yapmış, hasta hasta mı gelmiş, aç karna mı gelmiş adamların umurunda bile değil. Derse gelip yoklama alıp gitmek, ya da okulda öğrenciye konu anlatmak aciz olan hocaların özel dershanelerde ayrıntılı, özenli ders verdikleri görmek ise insanları çileden çıkarıyor. Şu kadarını söyleyeyim bu insanlar kul hakkına girmiş oluyorlar.
İşte burada denetim eksikliği gündeme geliyor. Rektörlüğün öğrencisine hiç bir şey vermeyen veya eksik anlatan – öğreten hocaları tespit etmesi ve gerekli cezayı vermesi gerekiyor. Aksi halde okudukları bölümden hiçbir şey anlamadan mezun olan binlerce öğrenciye yenileri eklenmeye devam eder.