Ekmek Tüketimi mi Küresel Isınmaya Neden Oluyor? Yoksa İnsan Kaynaklı Yanlış Politikalar mı?
Fransız yazar Amin Maalouf’un “Çivisi Çıkmış” kitabını okumadıysanız mutlak önerim. Çivisi Çıkmış dünyamızda bir yandan küresel ısınma, enerji kaynakları ve doğal felaketlerle, bir yandan da insandan (insanın yanlış algılarından) kaynaklana yanlış ve çıkarcı politikaların doğurduğu ekonomik ve siyasal krizlere yol açan süreçler yaşıyoruz. Bugünlerde Katar ekseninde başlayan petrol kavgası ve bunun arkasındaki dünya devlerinin tarihsel enerji politikası ve Arapların din-siyaset politik tarihi görülür. Katar devletinin bölgedeki benzeri dünya görüşüne sahip diğer Arap ülkeler tarafından ekonomik ablukaya alınmasının arkasında enerji (petrol ) ilişkisinin olduğunu yakın geçmişte bölgemizi kan gölüne çeviren gelişmelerden biliyoruz. Katara yapılan abluka sonrası Katarlı vatandaşlar marketlerden ihtiyaçlarından çok alışveriş yaptı ve iki gün içinde toplumda gelecek haftaların gıda tedarikinin nasıl sağlanacağı konuşulmaya başlandı. Bu gelişme bize gıda güvenliğinin ve güvencesinin ne denli önemli olduğunu hatırlatmış oldu.
KÜRESEL SINMANIN NEDENİ EKMEK DEĞİL, HİDRO-KARBON KAYNAKLI ENERJİ TÜKETİMİDİR
Atmosferi Petrol-enerji atmosfere salınan karbondioksit (CO2) miktarı bugün artık bir sorun. New Scientes dergisinde yayınlanan “A loaf of bread emits half a kilo of CO2, mainly from fertilizer” (https://www.newscientist.com/article/2133935-artisan-sourdough-you-may-as-well-eat-mass-produced-white-bread/?utm_source=NSNS&utm_medium=ILC&utm_campaign=webpush&cmpid=ILC%257CNSNS%257C2016-GLOBAL-webpush-bread)
gübreleme ile bir ekmek yarım kile CO2’yi atmosfere salıyor başlıklı bir yazı kalem aldı. New Scientist yayınlana makaledeki belli bir miktarda ekmeğin üretimi ile atmosfere kilolarca CO2 salar” ifadesi yeniden ekmek yemek küresel iklim değişimlerini mi tetikliyor sorunu getirdi. Yer altında çıkarılan hidro-karbon temeli enerji üretimi ile atmosfere salınan gazların yanında buğday ve ekmek temelli atmosfere salınan CO2 miktarı çok zayıf kalıyor. Aslında bütün savaşların arka planında ekmek kavgasının olduğunun bunun da toprağın karbonun (toprak organik maddesinin) zayıflatılmasına bağlı olduğu açık. Birçok kültürlerin yıkılmasında ve savaşların arkasında hep enerjisi zayıflamış toprağın üretkenliğinin düşmesi hep dikkatli gözlerden kaçmıyor. Buğday ekili değişik tarla denemelerinde atmosfere salınan karbondioksit miktarı artık ileri teknoloji ile ölçülebiliyor. Yaptığımız ölçümler sonucu toprak ve bitki yönetimine bağlı olarak atmosfere salınan CO2 miktarı kesinlikle farklılaşıyor. Ancak her durumda çıplak toprak ortamında bile mikroorganizmaların biyolojik aktivitesi sonucu atmosfere CO2 salımı yapılıyor. Buğday üretimde de azotlu gübre kullanımı ile atmosfer daha fazla gaz akışı oluyor. Bu durum diğer bitkiler içinde öyledir. Yani buğday da üretsek, pamukta üretsek, hayvan yemi de üretsek atmosfere CO2 salımı oluyor. Her faaliyetimiz sonucu solunum yolu ile atmosfere CO2 salıyoruz. Eğer atmosfere CO2 slımı oluyor diye buğday ekmeyecek sek o zamana nefeste almayalım. Önemli olan ekolojik prensiplere uygun bir üretim modelini uygulamaktır. Yeni model daha toprak-bitki yönetimi ise atmosfere daha az CO2 salımı ve tersinde de atmosferde ki gazları da daha çok yutacak ve toprağa karbon bağlayacak toprak bitki üretim modelleri sağlamaktadır.
(DEVAMI YARIN)