1 Temmuz’da yürürlüğe giren ‘ortalama hız’ kuralı en çok otoban üzerinde bulunan tesislerin işine geldi. Çünkü insanlar belirlenin hız seviyesinin çok çok üzerinde gidiyor, sonra yol kenarındaki dinlenme tesislerinde vakit geçirmeye çalışıyor.
Dinlenme tesisleri ise açmış kollarını bekliyor. Yok böyle bir ticaret mantığı yok, yok böyle bir karlılık oranı..
Adana’da nereye giderseniz gidin, Adana kebabının fiyatı 15 TL ile 20 TL arasında değişiyor. Sulu yemek fiyatları yine ortalama 10 TL ile 15 TL arasında değişiyor. Elbette sulu yemekler genellikle 3 çeşit olarak satılıyor. Tercihe göre yemek+pilav+salata, yemek+çorba+yoğurt olabilir. 3 çeşit yerine 2 çeşit yemek almak biraz daha ucuz olabilir. 500 ml’lik su büyük marketler 35 kuruş, bakkal ve büfelerde ise 50 kuruş…
Bu fiyatları neden yazıyorum? Bu fiyatları bizim bildiğimiz ortalama fiyatlar. Peki, bu fiyatlar otoban üzerinde bulunan mola tesislerinde ne kadar artabilir?
Aslında bu soruyu benim değil de devletin ilgili kurumlarının sorması, sormakla birlikte harekete geçip fiyatları kontrol etmesi gerekiyor. Türkiye’de yeni moda tavan fiyat uygulaması… Bence ‘Ortalama Hız’ uygulaması yürürlükte kalmaya devam ettiği sürece dinlenme tesislerindeki yiyecek ve içecek fiyatlarının da kontrol etmekle birlikte tavan fiyat uygulaması konulması gerekiyor. Çünkü şuanda dinlenme tesislerinde yiyecek ve içecek fiyatları almış başını gidiyor? ‘Dur’ diyen yok…
50 kuruşluk 500 ml’lik şişe suyu 2 TL’den satılıyor. El insaf yahu… Neredeyse sulu yemeklere bakmaktan bile para alacaklar… İki kaşık pirinç pilavı 14 TL, bir kaşık sulu yemek 20 TL, 3’er adet baklava-şekerpareden oluşan tatlıların porsiyonu ise 18 lira… En kaliteli baklavanın kilosu zaten 28 TL…
Bu neyin farkı, bu neyin zammı? Yemek+pilav+salata ve tatlı yiyip birde şişe suyu içen bir kişi 70 TL’ye yakın yemek parası ödüyor. Bu kadar fiyat farkı olamaz. Şehir aynı şehir, yemek aynı yemek… Şehir merkezinde maksimum 20 TL değerindeki yemek, dinlenme tesislerinde 70 TL olamaz. Bu acımasızlık, bu fırsatçılıktır, bu vebaldir, bu büyük bir günahtır.
Bu parayı öderken kasadaki personele sordum, “Bu fiyatlar neden böyle pahalı?” diye. Aldığım cevap, “Hayır fiyatlarımız gayete makul beyefendi oldu.” Tekrar sordum, “Sen hiçbir yemeğe bu kadar para ödedin mi?”, “Çalışan bir insan olarak bu fiyata kaç kez yemek yiyebilirsin?”… Bu kez soruma cevap gelmedi… Halk ağzıyla adamda ‘Tık yok’. Nasıl olsun ki; bugün asgari ücretle çalışan bir kişinin günlük yevmiye tutarı 70 TL etmiyor… Yani düşünün asgari ücretle sabahtan akşama kadar çalışan bir kişi, gün sonunda hak ettiği yevmiye ile böyle bir yemek yemeye parası yetmiyor. Başka bir hesapla; bir asgari ücretli çalışan 1 aylık maaşı ile 20 kişiye böyle bir yemek ısmarlayabilir.
Anlatması izah etmesi gerçekten çok zor bir durum… Birde özel aracınızla gidiyorsanız, aracınızı yıkayan kişiler sizden bahşiş bekliyor.
Ben bu kadar kolay para kazanan bir sektör görmedim. Sermayesi olan olup da bu şekilde acımasızca para kazanmak isteyenler otoban kenarında bir dinlenme tesisi açabilirler (!), açılmış tesislere ortak olabilirler.
Eminim bu yazıyı okuyan tesis sahipleri “Kimseye zorla satmıyoruz” diyecektir. Evet gerçekten silah zoru ile kimseye bir şey satmıyorlar. Sadece yol kenarında, yoldan geçen karnı aç insanları bekliyorlar. Bekledikleri insanlar gelince de önce yemeği yediriyorlar, sonra yemek tarifesini gösteriyorlar…Bilmem anlatabildim mi?