Sorun Çözen İnsan Yetiştirmek, Ancak Hangi Eğitim ve Hangi Yöntemle? Neden Sorunları Çözemiyoruz
Türkiye’nin içinde bulunduğu uygarlıklar kavşağında çağımızın önümüze koyduğu içte ve dışta birçok ekonomik, siyasi, sosyal ve bölgesel güç sorunları ve olayları yaşamaktadır. Çoğu zaman bu sorunlar içeride de değişik gerginliklere yansımaktadır. Özellikle çevremizde enerji eksenli dış politikalar, covit-19 gibi küresel salgın ve küresel düzeydeki ekonomik krizler doğrudan ülkemizi ve yönetim sürecimizi de derinden etkilemektedir. Gün geçtikçe iç ve dış sorunlar artıyor ve çoğu durumda çözümü de sağlanamamaktadır.
Bütün bu denli makro sorunlar ancak bilim ve bilginin yol göstericiliğinde analiz edilerek aşılabilir. Günümüzde sorun çözümü başlı başına bir felsefi yaklaşımla sorunun analizine ve soruna göre çözüm modelleri yaklaşımı ile çözülmektedir.
Sorun Çözme Anlayışımız ve Becerimiz Nedir?
Son günlerde söyle bir slogan söyleniyor “soru çözen değil, sorun çözen” daha önemlidir. Buna benzer bir soruyu yıllar öncesinden gazeteci Abbas Güçlü, 10 Aralık 1996 tarihinde Milliyet gazetesindeki köşesinde “sorun çok, çözen yok” diyor ve ekliyordu “Bugün memleketin haline şöyle bir bakınca, eğitimin, problem çözen insanlar yerine, problem olan insanlar yetiştirmiş olduğunu görürüz. Hedefi olmayan, ezberci, baskıcı, sallapati bir eğitimden ne bekleniyordu ki? Eğitimin hedefi; sorun olacak değil, sorun çözecek insan yetiştirmek olmalıdır. Eğiteceksiniz ki, karanlıktan aydınlığa çıkasınız.” Biraz derinden incelendiğinde o günden bu güne geçen yaklaşık 24 yılda ne değişti? Veya neden aynı yerde bugünde bu soruyu soruyoruz.
Yılların biriken sorunları artan nüfus ve buna bağlı olarak artan gıda talebi, sağlık ve belirli bir standartta yaşam düzeyi talepleri karşılanmayınca sorunlar ister istemez su yüzen çıkmaktadır. İletişim çağında küçülen dünyada çağın gerisinde kalmak ve çağdan kopmak hiç düşünülemez. Ancak çağı yakalamak için çağın gereği olan nitelikli eğitim de kaçınılmaz derecede elzem.
Eğitim Soru Sormayı Sağlatır
Eğitimin insana kazandırdığı en önemli özellik herhalde sorgulatmayı öğretmesidir. Sorgulama soru oluşturur. Sorun çözemeden önce sorunun tanımlanması gerekir. Soru sormak ise hele doğru soru sormak ise bir sanat olması gerekir. Doğru soruyu çözmek ve akılcı olabilmek için de zihinsel açıklık ve akılcı olmak gerekir.
O zaman doğru soru nedir?
Soru belirli ve net olmalıdır. Yani açıklanabilir olmalıdır. Belirsiz ve yararı olamayan soru çok da bir anlam ifade etmez. Ancak her zaman sorunun kendisi öğrenme açısında önemlidir. Bir yerde sorun varsa soruda vardır. Çözüm arayışı da vardır. Önemli olan doğru sorunun cevabının nerde ve nasıl araştırılacağını bilmektir.