Adana Tahıl Üreticileri Birliği Başkanı Nur Özkan, enflasyonu suni olarak düşük gösterme çabasında olan yetkililerin çiftçiyi harcadığını söyledi. Nişasta ve yem sanayinin mısıra büyük ihtiyacı olduğunu vurgulayan Özkan, dünyanın en kaliteli ürününü üreten mısır üreticisinin 700 bin tonluk sıfır gümrüklü ithalat yetkisi nedeniyle yetkililer tarafından harcandığını, yok sayıldığını bildirdi.
ADANA (GÜNEY HABER)– Adana Tahıl Üreticileri Birliği Başkanı Nur Özkan, dünyanın en kaliteli ürününü üreten mısır üreticisinin 700 bin tonluk sıfır gümrüklü ithalat yetkisi nedeniyle yetkililer tarafından harcandığını, yok sayıldığını bildirdi.
Bütün zor koşullara rağmen, başta mazot, ilaç, gübre gibi üretim girdi maliyetlerinin yüksekliği altında ezilen Çukurovalı çiftçinin protein ve nişasta değerleri bakımından dünyanın en kaliteli mısırını ürettiğini ancak enflasyonu suni olarak düşük gösterme çabasında olan yetkililerin çiftçiyi görmezden geldiğini vurgulayan Nur Özkan, “Bir başka deyişle üreticimiz ulusal üretimi 6.5 milyon ton seviyelerine getirmiş. Ülkemizi mısır üretiminde kendi kendine yetecek başarısını göstermiştir. Fakat günümüzde bu değerler yok sayılmış zamansız ve gereksiz yere gümrük vergileri yüzde de 130’dan yüzde 25 e çekilip TMO’ya da 700 bin ton mısır ithal etme yetkisi verilmiştir. Enflasyonu suni olarak düşük gösterme çabasında olan yetkililer çiftçiyi harcamış yok saymıştır” dedi.
“ÇUKUROVA MISIR OVASIDIR”
Bilindiği gibi en önemli sektörlerin başında gelen tarımın diğer sektörlere göre farklılık gösterdiğini ifade eden Özkan, “Üretici yılda bir defa ürününü hasat ederek emeğinin karşılığını değerlendire bilme imkânı vardır. Diğer sektörlerde olduğu gibi aylık ve günlük ciro yaparak kazanç sağlama imkânı yoktur. Bu nedenle tarım tüm Dünya devletlerinde önemli destekler alır, kollanmaya destek görmeye muhtaçtır. Günümüzde Çukurova artık pamuk ovası değil, mısır ovasıdır. Eskinin pamuk ağaları bitmiş, yerini bilinçli ve geniş alanda Dünyayı takip eden mısır yetiştiriciliği yapan üreticilere bırakmıştır” diye konuştu.
Mısırın nişasta ve yem sanayinin ham maddesi olup üretime ihtiyaç olduğuna işaret eden Özkan, şunları söyledi:
“Bilineceği gibi tarımsal üretim süreklilik ister (gıda güvenliği) bunu da sağlamanın ön koşullarından biri çiftçinin mahsulünü değerince pazarlamaktan geçer. Üretici üzerine düşen görevi yerine getirmiştir. Bütün zor koşullara rağmen üretim girdi maliyetlerinin başta mazot, ilaç, gübre vs altında ezilen çiftçi, her şeye rağmen hem de Dünyanın en kaliteli, (protein ve nişasta değerleri bakımından) mısırı üretmiştir.
“ÇİFTÇİ HARCANDI”
Bir başka deyişle ulusal üretimi 6,5 milyon ton seviyelerine getirmiş. Ülkemizi mısır üretiminde kendi kendine yetecek başarısını göstermiştir. Fakat günümüzde bu değerler yok sayılmış zamansız ve gereksiz yere gümrük vergileri yüzde 130’dan yüzde 25 e çekilip TMO’ ya da 700 bin ton mısır ithal etme yetkisi verilmiştir.
Enflasyonu suni olarak düşük gösterme çabasında olan yetkililer çiftçiyi harcamış yok saymıştır. Tarımsal üretim süreklilik ve istikrar ister demiştik.
Türk çiftçisin en önemli geçim kaynağı olan mısır hasadında, şu günlerde başlamak üzere iken, ithalat kararı piyasaları alt üst edecek, çiftçi aleyhine işleyecektir. Zaten sermaye gücü olmayan çiftçiyi haksız rekabetle karşı karşıya bırakacaktır. Çiftçi biraz daha yoksullaşacak borç batağına sürüklenecek tefecinin faizcinin eline düşecektir.
“ÇİFTÇİ, TARLASINI BOŞ BIRAKABİLİR”
Bu sonuca göre üreticinin mısır üretiminden vazgeçip daha düşük maliyetli, katma değer oluşturmayan ürünlere yönelecektir veya tarlasını boş bırakacaktır. Pamuğun, soyanın, ayçiçeğin, baklagillerin başına gelen üretim açığını bir türlü kapatamadığımız ürünler zincirine mısırında dahil olacağı bu durumda görülüyor.
Buyursunlar dışarı ülkelerden kalitesiz GDO’lu sübvansiyonlu mısırı ithal etsinler. Uzun vade de ne yazık ki kim haklı çıkacak hep birlikte göreceğiz.
Bir taraftan ekonominim sağlam temeller üzerinde oturması için üretmek gerekli deniyor, öbür taraftan üreten cefakâr Türk çiftçisi cezalandırılıyor. Bu durum hangi sosyal devlet anlayışına sığıyor. Bilinmelidir ki, bu yanlış kararlardan yalnız köylü, çiftçi zarar görmeyecektir. Uzun vade de siyaset te şüphesiz bu durumdan nasibini alacaktır.”