Geçenlerde giderken gördüm, Sarıçam’a doğalgaz gelmiş. Doğalgaz şebekesi için sokaklar şantiye alanına dönmüş. Sokaklar kazılmış, borular döşenmiş. Şimdi sıra sırada doğalgaz ana boru şebekesinin en ücra köşelere kadar iletilmesi var.
Ana boruların döşenmesinin belirli bir bölümü tamamlandığında sıra insanların doğalgazı evlerinin içerisine almasına gelecek. Sonrasında da Sarıçamlılar tüm dünyanın kullandığı temiz, ucuz ve çevreci enerjiyi kullanmaya başlayacak.
Ancak o güne kadarda çekmesi gereken bazı çileler var.
Seyhan’dan Çukurova’dan biliyorum. Nedense Adana’da doğalgaz denilince aklıma bozuk yollar, trafik yoğunluğu ve alt düzeni dağılan arabalar geliyor. ‘Toz duman’, ‘toz toprak’ dedikleri galiba böyle bir şey… Haziran’ın sıcağı toprak suya hasret, toz-topraklı yollar yağmura muhtaç…
İşte şuanda bu durum Sarıçam’ı anlatıyor. Sarıçam’da kilit parke taşları kesilmiş, toprak kazılmış ve doğalgaz borusu çekilmiş. Kazılan yol ise düzeltilmemiş diğer ilçelerde olduğu gibi toprak otursun sonrasında düzelteceğiz demişler.
Şimdi toprağın oturması göreceli bir kavram… Bana göre şuanda Sarıçam’da toprak oturmuş, ama başkasına göre oturmamış olabilir. Eğer oturmadı diyen varsa bir iş makinesini verecek toprağı oturtmaya çalışacak. Aksi halde vatandaşın yaşadığı mağduriyet devam edecek. Aylarca Seyhan’da Çukurova’da insanlar perişan oldu. İşi alan firma açtığı yerleri kapatmayınca dönemin Büyükşehir Belediyesi devreye girmiş kazılan yerlere kapattırmıştı.
Şuanda da yine aynı şey Sarıçam’da yaşanıyor. İnsanlar mağdur. Bozulan yollar yapılmıyor. Millet kapısının önüne çıkmaya korkuyor. Yoldan geçen her bir aracın arkasında ayrı bir toz bulutu, araba gittikten sonra en yakındaki evlerin içine doluyor.
Böyle olmamalı. Kazılan yolların yeniden yapılması için bence insanların tepki göstermesi yada belediye binalarının kapılarını aşındırmasına gerek olmamalı. Belediye kendi işini yapmalı, boru hattı döşeme işini alan firma işini yapmalı ve kazmış olduğu yolu yeniden aslına uygun bir şekilde kapatmalı.
Toprak oturmadı diyenlere aslında söylenecek çok şey varda… Söylenmiyor… Sen kazdığın yolu bir kere kapat, sonra yaşanan çökmeler için söylediğin takvimde yeniden çökme yapan yerleri düzelt. Sarıçam’ın sokaklarında ağır tonajlı araçlar geçmiyor ayrıca öyle yolda çekme yaptıracak kadar. Burada firmanın ilk olarak ağır iş makineleri ile üzeri kapatılan kanalların üzerinden geçmesi ve sonrasında da bu kanalların üzerini yeniden kilit parke taşı ile yapması gerekiyor. Ancak bu işin yapılması maliyetleri artıyor. Belki de yüklenici firma o yüzden bunu yapmak istemiyor.
Kim bilir; “Nasıl olsa bana kimse ulaşmıyor. Nasıl olsa bozuk yollar için insanlar belediyelere başvuruyor, artan talep üzerine belediyeler bu işi yapmak zorunda kalıyor. Bu iş için yapacağım masraf cebimde, kasamda kalır” diyor belki de…
Burada ev sahibi olan belediyeler. Gerek ilçe belediyeleri, gerekse de Büyükşehir Belediyesi zor imkanlarla yapmış olduğu yollara sahip çıkması gerekiyor. Sonuçta hiç kimse “Benim yaptığım yolu kaz içinden de doğalgaz borusu geçir. Kazdığın yolu da yapmana gerek yok” demez. Bu nedenle ki, kazılan yollarda yaşanan mağduriyeti gidermek için büyük-küçük demeden belediyelerin bu işi takip etmesi ve işi yapan firmaya kazılan yolu aslına uygun bir şekilde yaptırana kadar firmaların peşini bırakmaması gerekiyor.
Aksi takdirde vatandaşın mağduriyeti devam ettiği gibi, belediyeler de bu işten maddi ve manevi anda büyük kayıp verecek. Bunların hiç birine gerek yok. Yeter ki; herkes üzerine düşen görevi layıkıyla yerine getirsin…