15 Temmuz darbe girişimi sırasında tesadüfen İstanbul Kısıklı’da bulunan Adanalı Gazi Suat Avcı, ihanet çetesine karşı koymak için çıktığı Boğaziçi Köprüsü’nde sol koluna isabet eden şarapnel parçaları nedeniyle yaralandı. Şehit olmak için köprüye gittiğini söyleyen Adanalı Demokrasi Gazisi, “Şehit olmak nasipte yokmuş” dedi.
ADANA (GÜNEY HABER)-15 Temmuz darbe girişimi sırasında tesadüfen İstanbul Kısıklı’da bulunan Adanalı Gazi Suat Avcı, ihanet çetesine karşı koymak için çıktığı Boğaziçi Köprüsü’nde sol koluna isabet eden şarapnel parçaları nedeniyle yaralandı. Şehit olmak için köprüye gittiğini söyleyen Adanalı Demokrasi Gazisi, “Şehit olmak nasipte yokmuş” dedi.
Adanalı Demokrasi Gazisi Suat Avcı, 15 Temmuz’da İstanbul’da yaşadıklarını anlattı. Geçen yıl 15 Temmuz’da Türkiye ‘nin büyük bir ihanete uğradığını anlatan Suat Avcı, “Allah bir daha bu ülkeye bu millete bu ihaneti yapacak kişilere fırsat vermesin bu ülkeye, bu millete de daha güzel günler göstersin.” dedi.
15 Temmuz gecesinde milletin yurdu ihanet çetesine kaptırmadığını kaydeden Suat Avcı, “İhanet çetesi o gece mağlup oldu. Allah, “Dikkat edin sizi Allah ile aldatmasınlar” diyor ya ayette. Meğer bunca yıl, 40 yıllık bir süreç içerisinde bizi Allah ile kandıran bir çete varmış, biz bunu o gece öğrendik. O gece millet olarak öğrendik, ama Allah’ın izniyle millet olarak da onları alt ettik, yendik, biz galip geldik, onlar mağlup oldular.” diye konuştu.
10 günlük bir eğitim için İstanbul’a gittiğini söyleyen Suat Avcı, her akşam dersinin saat 23:00’da bittiğini darbe gecesi ise saat 21:00 sıralarında dersinin bittiğini kaydetti. Dersi erken bittiği için Kısıklı’da bir arkadaşının yanına uğramak istediğini belirten Suat Avcı, “Ancak Kısıklı’ya kadar bindiğim dolmuş yollar kapalı olduğu için gidemedi. Diğer taraftan gelen dolmuş şoförü terör saldırısı olduğunu ve köprünün bu nedenle de kapalı olduğunu söyledi. Bir süre sonra dolmuştan indim arkadaşımın evine yürüyerek gittim. Zaten sonrasında helikopter ve jetler köprü üzerindeki insanlara ateş etmeye başladı. Arkadaşımla birlikte bizde köprüye gitme kararı aldık. Vatanı kaybedilince ne namus kalıyor, ne de ekmek kalıyor. İşte bu ızdırapla, bu sancıyla yerimde duramadım. Cumhurbaşkanımızın yaşayıp, yaşamadığını arkadaşım ile beraber konuşuyoruz. İnşallah bu ihanet çetesi yetişememiştir diye konuşuyorken, televizyonda kendisinin küçücük bir telefon ekranında görüntüsünü gördük.
O nasıl bir görüntüdür bilir misiniz? Çocuk annesine yetişir ya, öyle bir görüntüdür.
Ben çiftçilikten gelmeyim. İlkbahar döneminde kuzuları bırakırız, oğlakları bırakırız, büyükbaşların danalarını bırakırız. Koşarak annelerine giderler. Anneler koyunlarını açar gibi, insan evladının çocuğunu sarması gibi oynarlar onlarla ve onlarda koşarak annelerine giderler. Ben o sevinci çok iyi biliyorum. Cumhurbaşkanımızın o karesi, aynen benim için öyle kareydi. Dedim ki; elhamdülillah yaşıyor. İşgali engellememiz için daha fırsatımız var. Bu işgali engelleyebiliriz düşüncesi ve fikri ile dışarıya çıktık arkadaşımla beraber.” dedi.
Arkadaşı ile birlikte önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kısıklı’daki evine ardından da Boğaziçi Köprüsü’ne yürüdüklerini belirten Suat Avcı, “Köprüye gittiğimizde insanlar vurulmaya başlanmıştı artık. Çünkü biz daha evden köprüye çıkma kararı alırken hep köprüyü görüyorduk. Köprüden havaya ateş açılıyordu. Oraya yetiştiğimizdeyse artık yaralı insanlar köprü ayaklarından geriye bize doğru taşınıyordu. O gece öğrendim ki; Allah o Müslümanların bedenini ve hafızasını 10 kişi, 100 kişi cesareti veriyorken, müşriklere 10 kişi, 100 kişiden daha fazla korku veriyormuş. Çünkü karşı taraftan tank ateş açıyor. 15 Temmuz gecesi sivil, çocuklar, dedeler, neneler, ablalar ellerinde taş yok, sopa yok, hele silah hiç yok. Yürekli insanlar tanka doğru gidiyor, ateş açan silaha doğru gidiyor. Korkmuyor, ya ben ölürsem demiyor. Allah böyle bir cesaret verdi.” ifadelerini kullandı.
Ülkenin bekası, çocuklarının geleceği için sokağa çıktığını söyleyen 15 Temmuz Gazisi, aynı şey bir kez daha olsa yine aynı şeyi yapacağını kaydetti. O gece ölmek için meydanlara çıktığını belirten Suat Avcı, “Biz ölümü gittik. Biz büyürken şahadet bilinci ile büyütüldük. Allah “Peygamberlikten sonra en yüksek derece şehitlik derecesidir” der. Bize kısmet olmadı.
Hep duamdır, “Allah’ım bu dünyada şehit olmayı nasip eyle. Eğrim büğrüm çoktur ama senden başka gidecek kapıda yoktur.” Bu dua ve bilinç ile büyütüldüm, çocuklarımı da böyle büyüteceğim.” dedi.
15 Temmuz gecesinde helikopter, uçak ve tanklardan açılan ateş sunucu vurulan insanların malzeme taşımada kullanılan tahta paletler ile hastaneye taşındığını ve o sahneleri hiç unutamadığını belirten Suat Avcı, “Hemen gözlerimin önünde bir amca kalçasından vuruldu. Onu taşımak için bizim malzeme dağıtırken kullandığımız tahta paletler var. İnsanlar o tahta paletleri buldular ve o tahta paletlerle yaralı insanlar hastanelere kaldırıldılar. Ambulans yok, araç yok sadece motorlu kuryeler var.” ifadelerini kullandı.
15 Temmuz gecesi ilk önce göğsünden yaralandığını ardından da sol koluna şarapnel parçalarının isabet ettiğini belirten Suat Avcı, “Önümde vurulan 3-4 kişiyi çektikten sonra köprünün sağ tarafından 3-4 kişi tekrar yürümeye başladık. Artık ayağa kalkabilecek durumda değil, sürünerek biraz ilerledik. Sonra oturarak yürümeye çalıştık. Kendilerine doğru gitmeye çalıştık. O arada tekrar bir yaylım ateşi açıldı. Hepimiz şöyle aşağı doğru eğilmeye başladık. Eğilirken şu göğüs kısmından ufak bir darbe aldıktan sonra 4 tane şarapnel parçası sol omuz kısmına isabet etti. Önce fark etmedim. Sonra tekrar ileriye doğru gitmek için hareketlenince baktım bir sıcaklık var kolumda. Kolumu kontrol ettiğimde baktım yara var kan akıyor. O sırada sağolsunlar yanımda bulunan diğer vatandaşlar beni geri çektiler. Dediler “Hadi sen hastaneye”. Baktık gitmemiz gerekiyor kuryenin yardımıyla hastaneye gittim o gece bende.” dedi.
15 Temmuz’u unutmayacağını ve unutturmayacağını kaydeden demokrasi gazisi, İstanbul şehrine sahip olan bir milletin uyuyamaması gerektiğinin altını çizdi. 15 Temmuz gecesi nöbette olacağını belirten Avcı, “Ölene kadar nöbette olacağım. Ölene kadar nöbetçi olmak zorundayız. Kendimiz için gelecek nesiller için, nöbette olmak zorundayız. Siz İstanbul gibi bir şehrin sahibiyseniz uyuma şansınız yok, tembellik yapma şansınız hele hiç yok. Hep nöbette olmak zorundasınız. Sizin aldığınız o şehir ve onun bağlı olduğu Anadolu’yu almak için tekrar gelecekler. Hiçbir zaman pes etmeyecekler. Bizde pes etmeyeceğiz, nöbette kalacağız.” ifadelerini kullandı.