Sabahtan akşama kadar pek çok televizyon kanalında pek çok anlamsız ve yersiz programlar yapılıyor. Tabi ki, bu benim yorumum… Pek çok insana göre, bana göre gereksiz ve anlamsız gelen bu programlar hayat kaynağı olabiliyor.
Elbette zevkler, renkler, beğeniler, rakamlar, takımlar kişiden kişiye göre değişiyor. Bu tür programları izleyenlere de saygı duyuyorum. Neyse lafı fazla uzatmadan konuya girecek olursak, sabahtan akşama kadar her kanala ayrı bir uzman kişi çıkıyor ve “Aman bunu yemeyin, şunu yiyin”, “Aman bu kadar yemeyin, bu kadar yiyin”, “Aman çok pişirmeyin veya az pişirmeyin, bu kadar pişirin” diye komutlar veriyor, insanları sürekli olarak yönlendirmeye çalışıyor.
Ama hepsinin da aslında aklı fikri Canan Karatay’da… İç Hastalıkları ve Kardiyoloji Uzmanı olan Prof. Dr. Canan Karatay, bugün köye gidin köylünün dilinde, hastaneye gidin hastanın dilinde, lokantaya gidin lokantacının dilinde…
Bilmiyorum ama bu kadar olmaması gerekiyor… İnsanların yedikleri içtiklerine bu kadar müdahale edilmemesi gerekiyor. Uzman tavsiyelerinin ardından ise, ne olduğu bilinmeyen acayip acayip bitki reklamları yapılıyor. Tabi bal reklamı, elektronik cihaz reklamı soluk almadan devam ediyor.
Gerçekten bu kadar olmaması gerekiyor. Yani memleketimde her insan uzman olmamalı… Diyetisyenlere bakıyorum, hepsinin elinde kalori hesabı yapılmış listeleri ile hastalarını karşılıyor. Tamam da kardeşim belki o da insanın kilo almasına başka bir faktör etki yapıyor. Gelene gidene aynı diyet listesi… Sonra da, “Yok işte senin vücudun şöyle; şunları şunları kabul ediyor, bunlara bunlara tepkisi yok”, “Efendim işte senin vücudun tembel, zor kilo alır, alırsa da zor verir”, “Sen düzensiz beslenmişsin, o yüzden senin kilo vermen çok daha zor olacaktır” şeklinde insanlara reçeteler yazılıyor.
Elbette reçete yazan kişinin kendisine göre bir bilgisi, bir tecrübesi vardır. Boş boşuna yazmıyordur. Ve hatta yaptığı işte çok tehlikeli ve risklidir. Ama insanlar bir diyetisyenlerinden duyduklarına bakıyor, bir de televizyon kanallarına çıkan uzman konuklara bakıyor. Sonra da kafası karışıyor, diyet falan yapmaktan vazgeçebiliyorlar.
Televizyon programına çıkan uzmanlarda bir tanesi örneğin diyet listesine haşlanmış patates salatası yazıyor. Ancak başka bir diyetisyen ise patates salatasına göre, patates kızarmasının daha düşük kalorili olabileceğini söylüyor. Bugün uzman diyetisyenlerden bir tanesi, diyet yapan insanların hayvansal yağları tüketebileceğini ifade ederken, başka bir uzman diyetisyen ise diyet yapan kişilerin tavuk eti dahi tüketemeyeceğini anlatıyor.
İşte uzmanlar arasındaki bu kafa karışıklığı, toplumda büyük bilgi kirliliğinin yaşanmasına neden oluyor. Acaba yok mu bu işin doğrusunu anlatacak biri… Medyatik değil de insanları gerçekten doğru yönlendirebilecek birileri çıkıp, keşke toplumu doğru bilgilerle bilgilendirebilse…
Çünkü gerçekten bu konu da insanların doğru bilgiye ihtiyacı var. Çünkü, bugün uzman bir kişi çıkıyor havuç yiyin diyor, iki gün sonra ‘Kesinlikle havuç yemeyin, çünkü havuçta şeker oranı bilmem neyin üzerinde” diyor. Hal böyle olunca, aslında insanların nazarında televizyon kanallarının da pek bir itibarı kalmıyor. Çünkü, insanlar, “Bak televizyonda bile yalan söylenebiliniyormuş” veya “Bu kişi filanca gün bunun tam tersini söylemişti. O yüzden bu kişiye ve bu kanala güvenmiyorum, çünkü reytingleri yükseltmeye çalışıyor” şeklinde değerlendirmeler yapabiliyor ki… Bunlar aslında her şeye zarar verebiliyor.
O yüzden özellikle RTÜK’ün bu konuda artık bir kısıtlamaya gitmesi gerektiğini düşünüyorum. Aksi halde, bu durum ilerde daha büyük bir tehlike oluşturabilir…