

Orta Asya’dan Türklerle birlikte Anadolu’ya gelen Ebru Sanatı, Türkiye’de cilt sanatının yanı sıra, hat sanatında zemin ve pervaz olarak kullanılmaya devam ediyor.
BÜŞRA SARAÇ / Orta Asya’dan Türklerle birlikte Anadolu’ya gelen Ebru Sanatı, Türkiye’de cilt sanatının yanı sıra, hat sanatında zemin ve pervaz olarak kullanılmaya devam ediyor. İnsanların ruh durumunu anlatan Ebru Sanatının, aynı zamanda günümüzde terapi amaçlı olarak da kullanıldığını söyleyen Ebru Sanatçısı Müzeyyen Kuşcu, “Ebru Sanatı bir dönemler ilgi görmemeye başlamıştı. Ancak son yıllarda yeniden yaygınlaşmaya başladı” dedi.
Ebru Sanatı, görsel zarafetin yanı sıra insana mikro ve makro alemlerden, çıplak gözün göremeyeceği ilginç güzellikler sunuyor. Orta Asya’dan Anadolu’ya gelen tarihi sanat bir taraftan insanların terapisi için kullanılsa da, Ebru Sanatının günümüzde de sanatseverler için ayrı bir yeri bulunuyor.
Ebru Sanatının Türk geleneksel sanatları içerisinde çok ayrı bir öneme sahip olduğunu söyleyen Ebru Sanatçısı Müzeyyen Kuşcu, “Ebru Sanatı bir dönemler ilgi görmemeye başlamıştı. Ancak son yıllarda yeniden yaygınlaşmaya başladı. Ebru Sanatı, renklerin suda yüzdürülerek elde edilen ve hiçbirisi birbirine benzemeyen, tekrarı mümkün olmayan bir anın resmedilmesidir. Veya bu sanatı renklerin su yüzeyindeki dansları olarak da tarif edebiliriz.” dedi.
Sabrın, ebru sanatının en önemli noktası olduğunu dile getiren Kuşçu, “Bazen güzel bir çalışma yapmak isterken, renkler bir birine girip dağılabiliyor. İşte o an hayatın durduğunu hatta o karışan renklerin içerisinde boğulduğunuzu bile düşünebilirsiniz. Ancak biraz dikkat ve sebat göstererek o karışan renklerden bile çok muhteşem resimler çıkabiliyor. Veya başka bir çalışmada daha dikkatli olmayı öğrenebiliyorsunuz. Ebru Sanatı her şeyi ile çok fazla dikkat isteyen bir sanat, o yüzden en küçük bir dikkatsizlik, uyumsuzluk ve insan elindeki tereddüt çok çabuk yapılan çalışmaya yansıyabiliyor.” ifadelerini kullandı.



