

Bu yıl 13.sü yapılan Uluslararası Portakal Çiçeği Karnavalı geride kaldı.
Uluslararası boyutta olunca; birçok ülkenin kültürünü ve insanını da tanıma fırsatı bulduk.
Özellikle kortej inanılmaz güzelliklere sahne oldu. Brezilya’nın dünyaca ünlü Rio Karnavalı’nı andıran güzellikler; Adanalılara ve festivali izlemek için kentimize gelen sayısı 2 milyona varan misafire unutamayacakları anlar yaşattı. Milyonlar TV ekranlarından izledi.
Geçtiğimiz yıl nedendir bilinmez TC.Turizm Bakanlığı bu karnavala el attı ve Kültür Yolu Festivali ve Portakal Çiçeği Festivali adı altında birlikte yapılmaya başlandı.
Bir anlamda çift başlılık yarattı.
Bir yanda Büyükşehir Belediyesi ve İlçe Belediyeleri ile diğer yanda Turizm Bakanlığı festivalin ortağı oldu. Adı Turizm Bakanlığı olmasına rağmen Adana’nın gerek kültür ve gerekse de tarihi güzellikleriyle ilgili kentimize gelenlere gerekli enformasyon malzemeleri dağıtılmadı, bu yönde herhangi bir çaba sarfedilmedi. Tur otobüsleri yer bulamayıp, cadde ve ara sokaklara park etti, gelen misafirler dakikalarca festival alanını aradı.
Sadece içeriği boş onlarca etkinlik festival programına sıkıştırıldı. Alt yapısı oluşturulmadan, gerekli girişimlerde bulunulmadan ve hepsinden öte düzenlenen etkinliğe paralel çalışma gerçekleştiren dernek-kurum-kuruluş-işletme ile birlikte zengin bir içerik ve katılım oluşmadan birçok etkinlik yapılır gibi oldu (!)
Festival Komitesi’nin kentin atanmış ve seçilmiş yetkililerin yanı sıra kamu görevi üstlenen kurumlarla da yapıcı iş birliği gerçekleştirmediği gözlendi.
Mesela; asayiş kaygısıyla geniş katılımın sağlandığı etkinliklere üs olan Merkez Park ve Atatürk Parkı etrafı bariyerlerle çevrilerek, sanki gelenleri geldiklerine pişman edecek önlemler alındı. Portakal Çiçeği Karnavalı’nın yapıldığı ilk yıllardaki masumluğuna ve kentin her cadde ve sokağına yayılan güzelliklerine hasret kaldık.
Lüks otellerin yanı sıra kapalı mekanlarda yapılan tanıtım toplantıları-resepsiyonlar-panel ve oturumlar ile bir kesim farklı takılırken, kente gelen misafirler ve Adanalılar gürültü-curcuna ve yoğun kalabalık arasında hayal kırıklığı yaşadı. Festival adeta yiyecek-içeceklerin satıldığı, lezzet festivali haline gelmişti. Portakal Çiçeği Karnavalı’nın akıllarda kalan ve gelecek yıllarda da insanları Adana’ya çekecek en önemli güzelliği kortejdi.
Kalanları kültürel de olsa, gastronomi açısından da olsa, görsel güzellikler bakımından da olsa lunapark-karnaval-festival havasından uzaktı…
Karnaval alanında stand açanlar, yeterli denetim de olmayınca işi fırsatçılığa çevirdi. Yüksek stand fiyatlarından yakınan işletmeciler, sundukları hizmetten yararlanan katılımcılara yüksek fiyatlar sundu. Hal böyle olunca; gelen kalabalık mecbur kalmadıkça alışveriş yapmaktan imtina etti.
Her yıl bir önceki hatalardan gerekli derslerin çıkarılmadığı bir gerçek.
Yoksa aynı hatalar dejavu gibi tekrarlanır mı?
Festival Komitesi ile TC.Turizm Bakanlığı yetkilileri bir araya gelip; eleştirilerden gerekli dersi çıkarmalı. “Kentin her noktasında şu kadar etkinlik yapıldı, kente şu kadar misafir geldi, kentin ekonomisine şu kadar katkı yapıldı” türünden açıklamalardan çok; “Daha iyisi nasıl olur? Etkinliklerin içerikleri nasıl zenginleştirilir? Kente gelen misafirlere daha iyi hizmet nasıl sunulur? Davul-Zurnacılar, İşportacılar ve açıkgözlerin insanları rahatsız eden ve geldiğine pişman eden tutum ve tavırlarından nasıl sakınılır? Başıbozukluk nasıl önlenir? Daha derli-toplu bir karnaval nasıl yapılır?” diye kafa yormaları, beyin fırtınası yapmaları gerekir.
Etkinliğin sayısı değil niteliği önemli…