
Adana’nın değişen sosyoekonomik görüntüsünü değerlendiren Yaltır:
“Vazgeçme lüksümüz yok, mücadeleye devam”
Yaltır A.Ş Genel Müdürü ve Silifke Çilek Üreticileri Birliği Başkanı Mehmet Yaltır; geçmişten günümüze Adana’nın değişen sosyoekonomik görüntüsünü değerlendirdi. Kurumların paydaş ilişkilerinin özlenen şekilde olamamasını, aile şirketleri içinde bile bu sorunu çözememiş olmasına da bağladı. Kentin ekonomik anlamda eski günlerine dönebilmesi için şehre yeni dönen gençler üzerinden umutlu olduğunu vurgulayan Yaltır, “vazgeçme lüksümüz yok, mücadeleye devam” dedi.
ADANA (GÜNEY HABER)-Adana’nın ve Türkiye genelinde en büyük çilek üreticisi olan Yaltır A.Ş Genel Müdürü ve Silifke Çilek Üreticileri Birliği Başkanı Mehmet Yaltır, Adana’nın değişen sosyoekonomik görüntüsünü değerlendirerek, ekonomik anlamda güçlü bir Adana’nın tekrar eski günlerine dönebilmesi için güç birliği olması gerektiğini savundu.
Öncelikle Adanalının kentine sahip çıkması gerektiğini belirten Mehmet Yaltır, “Biz Adanalıyız. Ben Ceyhan’da doğdum ama çocukluğumda Ceyhan’dan ayrıldım yatılı okudum. Sonra da zamanım hep Adana’da geçti. Dolayısıyla Adana konusu açıldığı zaman “Adana eskiden şöyle iyiydi eskiden böyle iyiydi şimdi öyle değil” deniliyordu. Şimdi neden eskisi gibi değil deniliyor. Doğrudur aslında Adana 1950’lerde 60’larda 70’lerde Türkiye’de en önemli ilk 4 kentin içinde, hatta sanayi hamlesi sırasında bir ara İzmir’i bile yakaladı. Neredeyse Türkiye’nin üçüncü büyük şehri olacaktı, böyle bir görüntüsü vardı Adana’nın. Gerek kültürel olarak, gerek sosyal olarak Çukurova Üniversitesi’nin açılmasıyla eğitim ayağında da Türkiye’nin önemli bir merkeziydi. Ancak kentin bu konumunu 80’lerden sonra yavaş yavaş kaybettiğini ve sıralamada aşağılara düştüğünü görüyoruz. Bunun tabii birkaç sebebi var bana göre.
BÜTÜN DÜNYAYA BAKTIĞIMIZ ZAMAN EKONOMİK GELİŞME ÖNCE TARIMDA
Benim birinci sıraya koyduğum sebep, tarım. Bütün dünyaya baktığımız zaman ekonomik gelişme önce tarımda oluyor. Çarpıcı bir örnek vereyim. 1900’lerin başında, tarımın en önemli sektör olduğu yıllarda, Arjantin ekonomik anlamda dünyanın önde gelen altı yedi ülkesinden birisiymiş. Şimdi ise Arjantin çok aşağılarda. Adana’da tarımın ekonominin sürükleyici sektör olduğu dönemde, 1950’lerde özellikle, büyük önem taşıyordu. Oradan sanayileşmeye geçilirken Adana yeni bir hamle yaptı ve o zaman özellikle tekstil, yağ gibi tarım ürünlerini kullanan sanayinin revaçta olduğu dönemlerde, yine bu hızla gelişimine devam etti. Ama 80’lerden itibaren dışa açılma politikalarının gelişmesiyle bütün dünyada da gördüğümüz gibi hizmet sektörünün öne çıkması yani finans, sağlık, eğitim, perakende, turizm gibi sektörlerin öne çıkmasıyla tarım geriledi. Şu anda dünya ekonomisinde hizmet sektörünün payı belki yüzde 70’leri buldu. Sanayi yüzde 20’lerde, tarım yüzde 3’te, yüzde 5’te, yüzde 10’da bile değil. Böyle olunca bu genel konjonktürde tarımın ağırlığının azalmasından dolayı da Adana biraz geriledi. Bu genel bir tablo. Bunu Amerika’daki bazı şehirlerde de görebiliriz, Avrupa’da da görebiliriz. Her yerde görülebiliyor, bu bir çeşit elimizde olmayan genel gelişme.
TEŞVİK POLİTİKALARI
İkinci sıradaki sebep ise ülkemizdeki teşvik politikaları. Biliyorsunuz, 80’lerden sonra Türkiye’nin teşvik politikaları sanayi için Adana’nın doğusuna yani Maraş, Antep gibi illere, turizm için de Adana’nın batısına hatta Mersin’in bile batısına yöneldi. Dolayısıyla yapılan teşviklerle sözünü ettiğimiz iller gelişirken Adana ne turizmde ne sanayide yeterli gelişmeyi sağlayamadı ve bu alanlarda nispi olarak geri kaldı.
ADANA’DA BERABER İŞ YAPMA KÜLTÜRÜ AZ
Üçüncü sebep ise Adana’da beraber iş yapma kültürünün diğer şehirlere nazaran maalesef daha az gelişmiş olması. Yani ailelere bile bakıyoruz ikinci nesilde çabuk bölünüyor. Ailelerin bile bir arada yapamadığı yerde ortaklıkların yürümesinin ne kadar zor olduğunu takdir edersiniz. Mithat Özhan hocamız bana şöyle bir şey anlatmıştı: “Ben üniversitedeki biyolog hocalarıma rica ettim. Şu Adanalı genine bir imkân var mı acaba beraber iş yapma kültürünü aşılasak? Bir çaresi var mı buna bir baksak?” demişti. Yani bu kronik bir sorun. Kaynakları nerdedir, nasıl çözülür derseniz bu ayrı ve uzun bir konu. Ama bana göre Adana’nın ana sorunları, bunlar” şeklinde konuştu.