Değerli okurlarım bu yazımda akne lekeleri, izleri ve bunların tedavileri ile devam edeceğim.
Uygun tedaviye erken başlanmadığı takdirde akne, deride leke ve izlere yol açabilir. Akne sonrası gelişen lekeler deriden açık veya koyu renkli olabileceği gibi kırmızı renkli de olabilir. Deriden açık veya koyu renkli lekeler genellikle haftalar, aylar içerisinde kendiliğinden gerilese de bazı sürülecek ilaçlar, yüzeyel soyma işlemleri (kimyasal peeling, Spectra peel, fraksiyonel lazer) ve sıkı güneşten korunma, iyileşme sürecini hızlandırır. Kırmızı renkli lekelerin tedavisinde ise sürülecek ilaçlarlara ek olarak damar yapıları üzerine etkili lazer ve IPL cihazları kullanılabilir.
Akne sonrası gelişen izler deriden kabarık veya deriden çökük olabilir. Deriden kabarık izler genellikle tedaviye dirençli olup başarılı bir tedaviden sonra dahi tekrar oluşabilir. Bu izlerin tedavisinde sıklıkla sıvı azot ile dondurarak tedavi (kriyoterapi) ve deri içerisine ilaç enjeksiyonu yöntemleri kullanılmaktadır.
Deri seviyesinden çökük izler, tedavi yöntemleri farklılık gösterdiği için doğru şekilde tanımlanmalıdır. İlk olarak, ağzı dar, ince fakat derin dokulara kadar uzanan (icepick/buz kıracağı) izlerin tedavisinde en basit fakat etkili yöntem TCA CROSS uygulamasıdır. Bu yöntemde tüm yüze sürmeye elverişli olmayacak kadar yüksek konsantrasyonda (% 50-100) TCA sadece izlerin içerisine sürülerek izlerin derinliği azaltılır. Bu izlerin tedavisinde ek olarak, zımba deliği şeklinde yuvarlak kesiler yapabilen tıbbi bir cihaz ile küçük cerrahi müdahaleler de (punch eksizyon, punch elevasyon, punch greftleme) oldukça etkilidir.
İkinci olarak geniş tabanlı, deri seviyesinden dik bir eğimle ayrılan (boxcar/vagon) izlerden bahsedelim. Bu izlerin tedavisinde yukarıda saydığımız tedavi yöntemlerine ek olarak fraksiyonel lazer ve radyofrekans uygulamaları ile lazerle tam kat deri soyma işlemleri tercih edilebilir.
Deri seviyesinden hafif bir eğimle ayrılan geniş çökükler (rolling/yokuş) şeklindeki izler en iyi açılı ışık ile gözlenir. Bu izlerin tabanı, derindeki dokulara bağ dokusu bantları ile yapışmıştır. Bu izlerin tedavisinde, özel iğneler ile cilt altına girilerek bu bağ dokusu bantların kırılıp iz tabanının serbestleştirilmesi (subsizyon) gerekir. Buna ek olarak yukarıda sayılan tedavi yöntemleri de uygulanabilir.
Aynı hastada çoğu zaman bu iz ve lekelerin birden fazlası beraber bulunur. Bu yüzden her hasta için bireyselleştirilmiş bir tedavi planına ihtiyaç duyulur. Yukarıda da bahsedildiği gibi akne sonrası oluşan bu durumların hepsine birden etkili mucizevi bir cihaz veya yöntem bulunmamaktadır. Bu bakımdan tedavi sürecinin doğru yönetilmesi, daha da önemlisi erken dönem etkin akne tedavisi ile bu durumların önüne geçilebilmesi için Dermatoloji uzmanınızla görüşünüz. Sağlıklı günler dilerim.