Dinlemek, iletişimin en önemli ve etkili unsurlarından biridir. Ancak ne yazık ki, genellikle anlamak için değil, sadece cevap vermek için dinlemeye eğilimliyiz. Dinleme becerisini geliştirmek ve gerçek bir iletişim kurabilmek için, bu alışkanlığımızı değiştirmemiz gerekmektedir.
Dinlemek, karşımızdaki kişinin söylediklerini anlamak, duymak ve ona değer vermek anlamına gelir. Ancak çoğu zaman, bir kişi konuşurken, düşüncelerimiz başka yerlere kayar ve kendimizi sadece cevap vermek için onu dinlemeye çalışırız. Bir sonraki konuşma fırsatını kollamak, kendi fikirlerimizi ortaya koymak ve söyleneni hemen yargılamak gibi durumlar, gerçek bir dinleme deneyimini engeller.
Peki, gerçek bir dinleme deneyimi nasıl yaşanır? İlk adım, dikkatimizi tamamen karşımızdaki kişiye odaklamaktır. Telefonunu kapatmak, göz teması kurmak ve dikkatimizi dağıtacak şeyleri bir kenara bırakmak gibi basit adımlarla, karşımızdakine gerçek bir ilgi gösteririz.
İkinci adım, karşımızdaki kişinin ne söylediğini anlamak için aktif bir şekilde dinlemektir. Söylediklerini anlamak için sorular sormak, ondan daha fazla bilgi istemek veya söylediklerini kendi kelimelerimizle tekrar etmek gibi yöntemlerle anlamaya çalışmak, gerçek bir dinleme deneyimi sağlar.
Üçüncü adım ise, karşımızdaki kişiye destek vermek ve ona değer verdiğimizi hissettirmektir. Söylediklerini doğrulamak, duygularını anlamak ve ona empati göstermek gibi yöntemlerle, gerçek bir iletişim kurmuş oluruz.
Gerçek bir dinleme deneyimi yaşadığımızda, ilişkilerimiz daha sağlıklı hale gelir, karşımızdaki kişiyi daha iyi anlar ve anlaşıldığımızı hissederiz. Ayrıca, yeni fikirler keşfetme ve farklı perspektifler kazanma şansı da elde ederiz.
Sonuç olarak, dinlemek için değil, cevap vermek için dinlemek alışkanlığını değiştirmeliyiz. Gerçek bir dinleme deneyimi yaşamak için dikkatimizi karşımızdaki kişiye odaklamalı, aktif bir şekilde dinlemeli ve ona destek vererek değer verdiğimizi hissettirmeliyiz. Böylelikle, daha sağlıklı ve anlamlı iletişim kurabiliriz.
