Okumanın insana kazandırdığı sayısız fayda vardır. Bunların neler olduğunu aşağıdaki satırlarda anlatmaya çalışacağım ama öncelikle belirtmek istiyorum ki toplum olarak genel itibari okumaktan pek de zevk almıyoruz.
Okumaktan kaçınıyoruz. Nedendir bilmiyorum ama okumak bizlere bir tür zahmet geliyor. Özellikle televizyonlardaki yarışma programlarında dikkatimi çeken bir konudan bahsetmek istiyorum. Programın akışı sırasında sunucu yarışmacıya soruyor; ‘boş zamanlarınızda ne yaparsınız?’ Yarışmacı da cevaplıyor; ‘Boş zamanımda kitap okumaktan hoşlanırım.’
Hiç inandırıcı olmasa bile şu gerçeği görüyorsunuz: İnsanlarımız maalesef ki kitap okumayı boş zamanlarını değerlendirecek bir uğraş olarak algılıyor. Yani bisiklet sürmek, film izlemek gibi geliyor galiba insanlara kitap okumak. Halbuki okumak başlı başına bir eylemdir. Yani bu eylemi hayata geçirmek için ona zaman ayırmanız gerekiyor. Bu iş öyle boş zamanlarda yapılacak bir iş değil!
Neyse efendim gel gelelim okumanın faydalarına… Okumak daha anasınıfından başlar ve hayatımız en ana kademesindeki yerini alır. Okuyan insanla okumayan insan arasında dağlar kadar büyük farklar vardır.
Okumak ilk başta okuyan insana sayısız bir kelime hazinesi kazandırır. Kelime dağarcığını zenginleştirir ve böylece insanlar konuşmaktan ve anlatmak istediklerini daha akıcı ve anlaşılır ifade ederler.
Okumak olayları ve insanları farklı açılardan analiz etme imkanını sağlarken, olaylara tek bir pencereden bakmanın da önüne geçmiş olur. İnsanların daha sağlıklı karar vermelerine yardımcı olur. Ünlü Edebiyatçı Voltaire; “Okumak ruhu yüceltir” demiştir. Yani okuyan insanın hem düşünsel dünyası zenginleşirken hem de ifade etme kabiliyeti artar.
Geçenlerde çok yakın bir akrabamı Alzheimer denilen son yılların bence kanserden sonra en tehlikeli hastalığı olarak nitelendirdiğim hastalık dolayısıyla doktora götürdüm. Hastalığı henüz başlama evresindeymiş. Bu hastalık tamamıyla önlenemiyor fakat etkileri azaltılıp, ertelenebiliyormuş. Doktorumuzun bize anlattığına göre kullanması gereken ilaçların yanı sıra bu hastalıkla mücadelede kitap okumanın büyük bir faydası varmış. Her gün eline ne geçerse bu kitap olur, dergi olur hatta takvim yaprağı olur mutlaka bir şeyler okuyarak zihnini meşgul etmesi gerekiyormuş.
Sonrasında doktorla yaptığım konuşma ve kendi araştırmalarım sonucunda okumanın zihni açtığını ve beyni bu tarz hastalıklardan koruduğu gerçeğini öğrenmiş bulundum.Okumanın bize kazandırdığı kelime zenginliği, kültür hazinesinin yanı sıra tıbbi açıdan da böyle bir faydası var. Artık varın gerisini siz düşünün…
Okumanın insana kazandırdıkları açısından bir örnek daha vermek istiyorum. 86-87 yaşlarında bulunan bir ninemiz var. Yaşıtları bunama olarak nitelendirilen hastalıkla mücadele ederken kendisi (Allah’a şükür) hafif bir unutkanlık dışında hiçbir sıkıntısı yok. Bunu nasıl başardığını sorduğumda ise cevabı oldukça basit… ‘Okumakla’ diyor. ‘Okuyorum, kendi kendimi dinleyip oturmuyorum. Ayırt etmeden elime ne geçerse okuyorum. Her gün bir gazete alıyorum. Bir takvim yaprağı koparıyorum. Kuran’ı Kerim okuyorum. Okumayı asla bırakmıyorum.’ diyor.
Okumanın, okuyabilmenin insana ne kadar sayısız faydası var değil mi? Hem bir şeyler öğreniyorsunuz, hem sağlığınızı koruyorsunuz. Ancak okuma alışkanlığı ‘ağaç yaşken eğilir’ misali küçüklükten itibaren kazandırılır. Bu nokta da anne ve babalar kendileri de sürekli olarak bir şeyler okuyarak çocuklarına güzel bir örnek olarak, onları okumaya teşvik etmeliler. Aynı zamanda kütüphanelere götürerek bu güzel ortamlara alışmalarını sağlamalılar.
Unutmayalım ki; Okumadan geçen bir hayat kör, sağır ve dilsiz yaşamaya benzer.