BİZ YÜREĞİMİZİ ÇIRA YAPIP, İNSANLIĞIMIZI ‘CINCIK’ GİBİ YAPMIŞIZ ÇÜNKÜ BİZ ADANALIYIZ
Adanalı derler adına. Lakabı güneşe kafa tutan adam, lisanı yürekçe, milliyeti mangalca.
Öyle kolay değildir Adanalı olmak. Cesaret ister, bilek ister, mangal gibi yürek ister. Yiğitlerin meydanında, eğilmeden, göğsünü gere gere dolaşmak ister. E biraz da acı ister elbet. Malum, el kadar bebekle lokantaya gittiğinizde, henüz tam konuşamazken bile, garsona dönüp,’garson amca benim ki acılı olsun’ diyen çocuğa Adanalı denir.
Şehrin merkezine girdiğiniz an, mis gibi bir kebap kokusu karşılar sizi, Adana’da yediğiniz o kebap, hayatınız boyunca unutamayacağınız bir lezzet bırakacaktır dilinizde.
Kaba derler Adanalı ‘ya, belki konuşma olarak kabadır da. Lakin aslında ADANA’LILAR çok naif insanlardır. İnsanlardır diyorum çünkü o konukseverliği, yardımseverliği dünyanın hiç bir yerinde bulamazsınız.
Bir dörtlükle anlatırsak:
Ben ne kibar insanlar gördüm
Ciğeri beş para etmez
Ben ne kaba insanlar gördüm
Yüreğini mangal yapıp
Her bir kıvılcımından insanlığın haritasını çizmiş
Sağlam insanlardır Adanalılar. Demiri bükmek, Adanalıyı haklı olduğu bir davadan döndürmekten çok daha kolaydır. Abartmıyorum bir yarışma olsa, yüreği en kabadayı olanlar listesinde başı çekerler
Harbi’dir Adanalı. Yüreğinde ne yazdıysa, dışardan da aynısını okursun,
Tuhaf bir yerdir Adana.Alışmayan yadırgar.Diyelim yolunuz Adana’ya düştü,.Otogara indiniz,ve bayansınız ,elinizde ağır bir bavul zorlana zorlana taksiye doğru gidiyorsunuz,.Biri yanınıza yaklaşıverir,’bacım’ der ‘ben taksiye kadar götüreyim bavulu,sen taşıma’,Önce bir afallarsınız,.Malum kendi memleketinizde sırtınızda kurşun taşısanız, yardımcı olayım diyen çıkmaz size.
Bir devlet dairesinde işiniz var.Oturmuş bekliyorsunuz,Bir paket dolusu pasta gelir çalışanlara,,bir de bakarsınız bir tabak pasta yanında da bir bardak çay.
Yanınızda eşiniz ya da erkek arkadaşınız varsa, hiç kimse dönüp de gözünün ucuyla dahi bakmaz size. Oldu ya habersiz birinin evine gittiniz, O evden çıkarken, bir haftalık gıdanızı almış vaziyette çıkarsınız.
Öyle yer misin? İçer misin? Muhabbeti olmaz Adana’da, “onu yiyeceksin, onu içeceksin, yoksa ölümü gör.” Kurulan cümleler bunlardır.
Uzak bir yoldan mı geldiniz, Bir dostunuza uğrayıp otelinize geçeceksiniz, Ne mümkün; kapılar kitlenir. ‘gidersen yüzüne bakmam bir daha’ gibi can alıcı söylemler kırıla gider. Çok iyi bilirsiniz ki; o kapıdan çıktığınız an dostunuzu çok kırmış olacaksınız.
Sanatçıdır Adana, Listede görüldüğü gibi. (ismini unuttuklarım varsa af ola)
HALK ŞAİRİ VE OZANLAR:
Karacaoğlan, Dadaloğlu, Aşık Yusuf, İlbeylioğlu Deli Boran, Aşık Abdullah, Gündeşlioğlu Kara Osman, Kul Halil, Kul Seydi Üçgözoğlu, Aşık Ali, Aşık Ömer, Aşık Hüseyin, Derdiçek, İnce Arap, Durdu, Nazlı Gelin (Ayşe) , Sinem Kız, Hasibe Hatun, Hasibe Ramazanoğlu, Aşık Eyyubi (Eyyüp Todil), Aşık Hacı Karakılçık, Aşık Karalı, Aşık Osman Feymani (Osman Taşkaya) , Aşık Abdulvahap Kocaman, Hacı Karakılçık, Aşık Fidani, Mehmet Ali Ferrahi
ŞAİRLER:
Ali Kanuni, Sisi Abdi, Abdulnafi İffet Efendi, Ahmet Ada, Sururi Efendi, Hoca Mehmet Hayret Efendi, Hüseyin Kalaba, Ziya Adanalı, Admi, Rıza Polat Akkoyunlu, Selma Aktan, Hakkı Bey (Yeğen Ağazade), Hacı Nuri, Hacı Talipzade Mustafa, Talat Muter, Celal Sahir Mut, Seyfi Güldağlı, Suphi İdrisoğlu, Reyhan Karataş, Salim Küçüktanış, Ümit Öcal, Mahmut Yivli
YAZARLAR:
Selma Aktan, Kasım Ener, Celal Arabacıoğlu, Turan Altıntaş, Arif Bilen, Ali Bilgili, Recep Bilginer, Demirtaş Ceyhun, Mehmet H. Doğan, Ferit Celal Güven, Muzaffer İzgi, Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Ahmet Köklügil, Celal Şakir Muter, Turan Oflazoğlu, Arif Özbilen, Kamuran Şipal, Taha Toros, Cezmi Yurtsever
MÜZİSYENLER:
Nedim Adanalı, Şadan Adanalı, Halil Atılgan, Erol Büyükburç, Mustafa Ceyhanlı, Can Etili, Fatih Erenler, Hüseyin İleri, Celal İnce, Suna Kan, Gani Karaca, Barış Manço, Sadettin Öktenay, Hasan Özel, Hasan Özçivi, İsmail Polat, Mustafa Sağyaşar, Erkan Sürmen, Ali Şenozan, Aziz Şenses, Ferdi Tayfur, Faruk Tınaz, Seyhan Tütün, Abdurrahman Yağdıran.
SİNEMA SANATÇILARI:
Kıvanç Tatlıtuğ, Aytaç Arman, İrfan Atasoy, Perihan Doygun, Yılmaz Duru, Salih Güney, Mahmut Hekimoğlu, Bilal İnci, Demir Karahan, Abdurrahman Keskiner, Arif Keskiner, Yılmaz Köksal, Ali Şen, Şener Şen,Danyal Topatan, Meral Zeren
TİYATRO SANATÇILARI: Nurhan Damcıoğlu, Ercan Kont, Güven Şengil
RESSAMLAR: Ahmet Akata, Etem Çalışkan, Nazife Güleryüz, Safa Büte, Ferhat Dikel
KARİKATÜRCÜ: Necmi Şenel
HATTAT: Hattat Hacı
FOTOĞRAFÇI: Suavi Soner
MİMAR: Coşkun Erdal
YÖNETMEN: Mahmut Dinle, Ali Habib Özgentürk
Başkadır Adana. Hani Adanalı olmak ayrıcalıktır derler ya, öyle basmakalıp cümleler kurmayacağım, Çünkü herkes için doğup büyüdüğü topraklar değerlidir, özeldir. Lakin Adana ve Adanalı olmak anlatılmaz yaşanır, kolay mı, güneşi vurmak, cehennem sıcaklarından erimeden çıkmak.
Ne yazık ki, her akşam haberlerde Adanalılarla ilgili kötü haberler seyrediyoruz. Bir Adanalı olarak bu duruma üzülmemek elde değil, Evet Adana’da çok kavga olur, Lakin o sizin kavga diye seyrettiğiniz olaylar, aslında haksızlığa yapılan tepkilerdir. Adanalının damarına basmayacaksın, cephane olsan fak etmez. Üstelik Adanalının damarına basmak için o haksızlığın illa ki şahsına yapılmasına gerek yoktur, kime yapılırsa yapılsın, ADANALI HAKSIZLIĞA KARŞIDIR,
Bir yerde beş altı kişi toplanmış, tek bir kişiye dayak atıyorsa, arabasından inip dayak yeme pahasına,’ erkeklik mi bu sizin yaptığınız diye bağırarak olay yerine giden birini görüyorsanız, o kesin Adanalıdır. Misal ben, çok yapmışlığım vardır. Dayak yiyeceğimi bile bile.
Nedense bizim bir yanımız kabadayı, bir yanımız yufkadır.
Adana, MERTLİĞİN kitabının yazıldığı, yiğitlerin harman olduğu yerdir. Karşısında ordu olsa fark etmez, Atlar önüne, Adanalıya yanlış yapmayacaksın ki; biz o yanlışa yamuk deriz, Maazallah yamuğa çevirir seni,
İlginçtir;dünyanın neresinde olursanız olun bir Adanalıyı hemen tanırsınız,Birine yol mu sordunuz,,o kadar kişi içinde biri ben sizi gideceğiniz yere kadar götüreyim diyorsa ,işte o kesin Adanalıdır. Bir otobüse mi bindiniz biri size ‘gel bacım buraya otur ‘ deyip yerini mi veriyor, o da kesin Adanalıdır
Öyle bir coğrafik konumu vardır ki, canınız deniz mi istedi, yarım saat, canınız dağ havası mı almak istedi, 45 dk. Ha, bir de şehrin içinden geçen henüz duvağını açmamış mavi bir gelinimiz var ki, seyretmeye doyamazsınız. Adına Seyhan nehri derler, biz ona boğaz deriz.
Şehirlerarası bir yoldasın, ya da başka bir vilayette 01 plakalı bir araba mı gördün, kornanın canı çıkar çalınmaktan, yarı beden dışarda, kollar havada sanırsın ki aya gitmişsin, orda bir dünyalıyla karşılaşmışsın. O derece.
İşte budur Adana. İşte budur Adanalı olmak
Gardaş’tır Adana
Bacı’dır Adana
Yaz ‘A‘dana
Koy yanına ‘Ş‘algamı
Onun yanına da en acılısından ‘K‘ebabı
AŞK’TIR ADANA
Evet biz Adana’lıyık, Allah’ın Adamıyık,
yiğide canımız feda
Ama namertte başımız bela
Malum serde şairlik var ya, bir şiirle bitireyim yazımı
Seveceksen bir Adanalı gibi sev beni
Varsın en acılısından olsun
De ki bana
Ben seni sevdim
Ben de diyeyim ki sana
Ben de seni
HEM DE ALLAH’INA KADAR SEVDİM