Gençlerin sahip olduğu dünya görüşlerine göre farklılıklar göstermelerine rağmen genelde kendilerini gerçekleştirmek istiyorlar, güç ilişkisini ortaya koymak içinde marka peşinde koşuyorlar. Bu yolla farklı olduklarını vurguluyorlar. Gençlerin tüketici kimliği ön plana çıkıyor. Tüketici kültürü de berberinde kısa yoldan çok para kazanmayı, başkasının sırtına basarak, çalışmadan kazanmayı ve güç ilişkisi ile sağlamayı amaçlamaktadır. Günümüzde toplumdaki değer yargıları artık eğitim yolu ile gelişmek ve yaşamdan zevk almak yerine, ‘güçlü olmak’, ‘üstün olmak’, ‘işini bilmek’, “iyi yaşamak ‘tır. Doğal olarak iyi yaşamaya kimsenin diyeceği bir şey olmaya bilir, ancak Erdal Atabek’in (9 Ekim 2006 tarihli yazısında belirttiği üzere toplumun değer endeksinin gündelik yaşama çevirisi de ‘çok para kazanmak’, ‘çok para kazanırken de kimsenin gözünün yaşına bakmamak’ ve bu konuda her yol mubah kabul ediliyor. Çok para kazanmak için güçlü olmak gerekir. Ancak nasıl güçlü olmak? Artan oranda güçlü olma ve güç kullanma yolu ile iş yaptırma anlayışı yaşamın her alanına işleniyor olması da sorunlu bir anlayış. Güç olmadan sanki hiçbir sorun çözülmeyecekmiş gibi bir durum ortaya çıkmaktadır ki bu da zamanla başkasını baskılamaya kadar uzanıyor. Özelliklede gençliğin günümüzde güçlü, var olma, marka ilişkisi hızla yaygınlaşmaktadır. Çoğu zaman bu tür ilişkinin kişiye ve topluma da zarar verdiği görülmektedir. Eğitim ile kişinin mutluluğu için gücün doğru değerlendirilmesi, sorumluluk bilincinin sağlanması, zamanın doğru yönetimi ve bütün bunlardan yaralanarak kişinin bir iç disiplin sağlamsı kazandırılmalıdır. İş disiplin ve öz güven en önemli başarı aracıdır. Kendi kendini yönetemeyen bir toplumu güç ile kontrol etmeniz hiçbir şey ifade etmeyecek düzeyde önemlidir.
Gençlerin Görülen En Ciddi Sorunu Amaçsızlık-Hedefsizlik ve Sorumluluk Almama Durumu
Uzun zamandır ülkemizdeki sınav başarılarını ve gençlerin üniversitedeki derslere olan ilgisini gözlemliyorum. Resmi veriler, yapılan anket çalışmaları gençliğin temel konularda yetersiz bilgiye sahip olduğu görülüyor. Bütünü kavrama ve analiz etme sorunu olduğunu hep gözlemlere dayalı olarak açıkladım. Son yılarda biraz daha görece iyi gençlerin üniversitede-derslerde kendilerini gösterdiğini görüyorum. Anlaşılıyor ki orta ve lise öğretimi gençlerin yeteneklerini kendilerine keşfettirmiyor. Tabii bu birazda biz büyüklerin gençlerin önünü açmasına-açmamasına ve onların kendilerini ifade etmelerine olanak ve ortam yaratmamıza bağlıdır.
Genç yeri geldiğinde itiraz etmesini bilmeli. Hata derler ki babasına karşı çıkmasını bilmeyen genç gelişemez (büyüyemez). Eğer genç kendisini gerçekleştirecekse “babasını da” aşması gerekir denir. Genelde “boynuz kulağı aşmalı” ifadesi ile gençler her yönden yaşlılardan daha çok bilgi sahibi olması gerektiği söylenir. Ancak pratikte pek gençliğin önünü açacak girişimlere yer verilmez olduğu bilinir. Gençliğinde itiraz etmesini bilmeyen, sosyal aktivitelere katılmayan kişiyi büyüdükten sonra etkili sosyal aktivitelerde göremezsiniz. Bu kişiler büyüyünce makamlara gelseler bile ülkeye ve makama ciddi katkı olmaz. Yanlışı görseler dahi ona karşı çözüm geliştiremezler. Toplumu bir arada tutacak aktivitelere de katılamazlar. Buna sosyal başarısızlık denir. Genelde eğitimde bilimsel başarıdan önce yaşam başarısının daha önemli olduğunu yaşayarak tecrübe ettik.
Bugün gençliğe baktığınızda genelde ciddi bir anlamda heyecansızlık bulunmaktadır. Geçmişte insanlar üniversiteye gittiklerinde bir meslek öğreneceklerini, bu arada da hayatın kurallarını öğreneceklerini düşünüyorlardı. Geçmişte eğitimin amacının olduğu ve fen temelli, yaparak, tecrübe ederek öğrenmenin olduğu dönemlerde öğrenciler ve eğitmen hocaların da örnek davranışları ile öğrenciler kendilerini yetiştiriyorlardı. Bugün bu anlayışın çok zaafa uğradığı çok sık vurgulanmaktadır. ÖSS sınavı maalesef öğrencinin bilgi ve yeteneğinin düzeyini ölçemiyor. Eğitim düşündürme, muhakeme yapma ve farkındalığı geliştirme olanağı sağlar. Günümüzde eğitim adeta ilkokuldan başlayarak ezbere dayanıyor. Eğitim çoğunlukla öğretmen merkezli öğretim ve a-b-c veya hiçbiri üzerinde şekilleniyor. Öğrenci hiçbir şey anlamadan üniversiteye oradan da hiçbir şey anlamadan iş hayatına başlıyor. Yeterince bütünü kavramadığı için de yaşamda karşılaştığı sorunların üstesinden gelemiyor.
Atatürk’ün gençliğe hitabesinde belirtiği ve gençlerin omuzlarına bıraktığı sorumluluk; gençlerin daha gerçekçi ve geleceğine odaklanmış, eğitimli, çağın gereksinimleri ile donanımlı, öz güvenli ve her yönden gelecek ufukları olan insanlar olmalarıdır. Gençlerin her yönüyle iyi eğitilmeleri onlara sunulan ortam ve güven ile ilişkili olduğunu değişik gençlik araştırmalarından görüyoruz.
Gençler Düşüncelerini ve Başkasının da Düşüncesini Açıklamayı Önemsiyor.
SODEV 2020 raporuna göre gençlerin çoğunluğu sosyal medyada görüşlerini ifade edemediğini belirtiyorlar. Partilere oy verme durumuna göre gençlerin sosyal medyada görüş belirmeleri konusunda da derin farklılıklar görülüyor. Bu durum bazı siyasi görüşlerin kendini yansıtamadığını gösteriyor. Raporda gençlerin %68,3’ü düşüncelerini özgürce ifade edebilmeyi çok önemli olarak görüyor. %52’si ise başkalarının düşüncelerini özgürce ifade edebilmesini de çok önemli buluyor. Gençler düşüncelerini ve başkasının da düşüncesini açıklamayı önemsemeleri çok önemli bir olgunluk özelliğidir. Bu gençlerin karşılıklı olarak birilerinin düşüncelerine saygı duyduğunu ve bununda bir gelişmişlik örneği olduğunu anlıyorum.
Sonuç olarak nihayet bu ülkenin geleceği olan gençlerin taleplerini bilmek ve onların geleceği nasıl gördüklerinin bilinmesi önemlidir. Siyasetin, devletin üst yönetimleri, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, YÖK ve ilgili kurumların konuyu bütünlüklü bir bakış açısıyla geleceğin nitelikli insanı burada tutmak ve ülkemizin kalkınması için yeni yaşanılabilir ortamlar yaratmak zorundadır. Türkiye’nin geleceği olan gençlerini sağlık, ekonomik ve sosyal olarak çağın gereklerine uygun her yönü ile eğitip donatması gerekiyor. Son virüs salgınında ülkemizin iyi yetişmiş doktorlarının ve sağlıkçılarının sayesinde süreci daha rahat atlatıyoruz. İyi ve nitelikli insanına yaşanabilir ortam sağlamayı hep beraber düşünmemiz gerekiyor.
Son yıllarda yapılan bütün gençlik araştırmalarından edindiğim ortak payda eğitim, değerler, ilgi alanları özgürlük algılarına ve çalışma yaşamlarına kadar kendi gelecekleri ve yaşam standartları için siyasi dünya görüş, parti aidiyetleri ve oy verme davranışlarından bağımsız olarak kendilerini ifade etme ihtiyaçları bakımından özgürlükçü-demokratik bir ortamda iyi eğitim alarak liyakate dayalı bir çalışa ortamının kurumsal kültürün veya mekanizmalarının bir Türkiye’de yaşamak istediklerini belirtiyorlar. Gençlerinin acil ihtiyaçlarının sağlanması geleceğimin daha iyi olması ile doğrudan ilişkilidir. Gençlerin sesine partiler üstü bir yaklaşıma kulak verilmesi bu ülkenin yarınlarının hayrına olacağına inanıyorum. Gençlere güvenelim, onların kendilerini geliştirmesine ve bu ülke için çabalarına destek verip onların beyine göçüne kurban olmasının engellenmesi yeniden düşünülmesi gerekir.