Önceden bu kadar elektronik eşya yoktu. İnsanlar kış hazırlığına yaz mevsiminin ilk günlerinden başlardı.
Sonra insanlar mutlaka köylerine gider oralarda kışlık yiyecek içecek hazırlardı. Köylerde olsun, şehirlerde olsun insanlar kış mevsimine çok sıkı bir şekilde hazırlanırdı.
Ama şimdi kış gelmiş, hava soğumuş, çarşı pazarda sebze meyve kalmamış, oduncuda odun kömür kalmamış derdi yok. Çünkü insanlar artık teknolojik cihazlara yatırım yapıyor. Bu cihazlar ise yazın içerisine konulan meyve ve sebzeleri muhafaza ediyor. Hem de tazeliğini koruyarak.
Ama önceden meyve ve sebzelerin büyük bir bölümü kış mevsimi için kurutuluyordu. Hala ülkenin belli başlı şehirlerinde özellikle kış mevsiminin ağır geçtiği bölgelerde bu yöntem kullanılmaya devam ediyor. Çünkü bu bölgelerde yaşayan insanların bir bölümü maddi imkânsızlık içinde yaşarken bazıları ise ‘Gelenekçi’… Yani atadan dededen gördüğü şekli ile hayatını idame ettiriyor.
Hatta bazı gelenekçi insanlar var, bu insanlar buzdolabında soğutulmuş suyu bile içmezler. Çünkü tadı farklı gelir. İşte bu gibi insanlar dışında artık eskisi gibi kış mevsimine hazırlanan kimse kalmadı.
Çünkü artık cebinde parası olanlar için yaz kış fark etmiyor. Çünkü insanlar günümüzde istediği her şeye istediği her an ulaşabiliyor. Bu nedenden dolayı, kış mevsimine hazırlanmaya gerek kalmıyor.
Kış mevsimine hazırlık aslında insana ayrı bir heyecan veriyor. O duyguyu yaşamak aslında çok hoş… Adana’da kış mevsimine hazırlık olarak salça ve domates konservesi kültürü devam ediyor. Pek çok aile özellikle az miktarda da olsa, yaz döneminde kimse ve hazırlıyor. Konserve de olsa, bu yiyecek kış mevsiminde hem sağlıklı, hem de daha ucuz oluyor.
Geçen gün köyün birine gittim. Her tarafında odun kesen ağaç motorları çalışıyor. Kış için hazırlık yapılıyor. İnsanlarda tatlı bir telaş var. Önceden kışın komşular arası ziyaretler olurdu. Çünkü kış geceleri soğuk ve uzun olur. İnsanlar bir tarafta yanan sobanın başında ısınırken, bir taraftan da yaz mevsiminde hazırlanan yiyecekler tüketilirdi.
Kısa bir nostalji yaparken aklıma birden günümüz Adana’sı geldi… Kış için üç beş mahalledeki oduncular dışında kış mevsimi için hareketlenen, heyecanlanan kimse yok.
Çünkü Adana’da insan kışın ısınmak için daha çok klima ve elektrikli sobaları kullanıyor. Bir bölümü ise doğalgaza geçti. Kışın ısıtacak, ısı verecek tüm materyaller evin içinde olması nedeniyle insanlar rahat bir şekilde kış mevsimini bekliyor.
Ama işte bu rahatlık ilerleyen günlerde yerini büyük bir gerginliğe bırakıyor. Çünkü kışın herkes ısınmak için elektriğe yükleniyor. Sonra yetmiyor insanlar her evinin her odasında bir elektrikli sona veya birden fazla klima çalıştırıyor…
Sonra mı, sonra elektrik hattı yetersiz kaldığı için trafo patlıyor, elektrik kabloları kopuyor, sonuçta elektrik kesiliyor. Bu kez de insanlar veryansın ediyor. Bir yandan haklılar bir yandan haksızlar…
Sonuç mağdur oluyorlar haklılar… Ancak evlerinde gereksiz olduğu halde birden fazla klima ve elektrikli soba kullananlar haksızlar. Tabi burada elektrik dağıtımı yapan şirketinde büyük ihmalkârlığı söz konusu…
Çünkü elektrik dağıtımının nerelerde yetersiz kaldığını biliyorlar. Bu sorunu yazın havaların iyi olduğu günlerde çözebilirler. Ancak bunu yapmak yerine sanki insanların kışın elektriğe yüklendiğinde elektriğin kesilmesini bekliyorlar. Bu da kış mevsiminde büyük mağduriyetlerin yaşanmasına neden oluyor. Çünkü elektrikler bir taraftan kışın yağan yağmur ve fırtına nedeniyle kabloların kopmasından, bir taraftan da fazla yüklenme nedeniyle kesiliyor. Sonuçta olan masum insanlara oluyor. Düzenli olarak elektrik faturasını ödemesine rağmen elektriği kesiliyor. Elektrik kesintisi sırasında ya elektrikli eşyası yanıyor veya da kış günü soğukta kaldığı için hasta oluyor.