hava
DOLAR 32,7878 % % 1.53
EURO 35,1602 % % 0.53
GRAM ALTIN 2.457,99 % % 2,80
ÇEYREK A. 4.018,81 % % 2,80
BITCOIN 66.223,68 % -0.199
SON DAKİKA

Doğru bildiğimiz yanlışlar

Son Güncelleme :

06 Ekim 2017 - 0:30

/ 511 views kez okundu.
Doğru bildiğimiz yanlışlar

Büyük alışveriş merkezleri ve büyük marketler insanlar üzerinde yapmış oldukları algı operasyonunda gayet başarılı oldular. Bunu bilen bilir…

Son zamanlarda dikkat eder misiniz bilmem ‘Sürümden kazanmak’ diye bir cümle ticaret ile ilgili konularda çok fazla karşımıza çıkar oldu. Vatandaş bu söze inandı ve “Büyük marketler satmış olduğu ürünlerden daha az kâr ediyor ama çok sattığı için kendisini kurtarıyor” dedi. Ve bu düşünceyle de sürekli büyük alışveriş merkezlerinden alışverişini yaptı. Belki de ilk başlarda büyük marketler olsun, giyim mağazaları olsun sürümden kazanıyordu. Ama şuanda öyle değil…

Çünkü büyük market ve mağazalar artık müşteri portföyünü oluşturmuş ve sabit müşterilerine istedikleri fiyatlardan satış yapmaya başladı. İnanmayan varsa eline defter kalem alıp doğru manav, market ve konfeksiyonculara gitsin.

Gittiklerinde şunu görecekler, 1,5 TL ile 2 TL arasında satılan sivri biberin manavlarda 1 TL olduğunu, kendilerini ucuzluk marketleri olarak gösteren firmaların 39 TL’ye sattığı aynı marka ve miktarda olan bebek mamasının mahalle marketinde 27 TL olduğunu, bebek mağazalarında 24 TL olan bebek bezinin, aynı marka ve ebattaki ürününü mahalle marketinde 16 TL olduğunu, 59 TL’ye satılan erkek gömleğinin aynı renk ve kumaştan dikilmiş şeklinin marka olmayan mağazalarda 19 TL olduğunu ve ünlü bir ayakkabı markasının kendi adını taşıyan mağazasında 220 TL’ye sattığı ayakkabıyı, marka olmayan mağazalara 79 TL’ye sattırdığını görecekler…

Bu örnekleri çoğaltmak mümkün ama sanıyorum bu kadar örnek şimdilik yeterli olacak. Elbette benim söylediğim bu mahalle marketi ve mağazalarının yerini bulmak için beyin fırtınası yapmamız gerekiyor. Çünkü küçük marketlerin ve mağazaların yerlerini unuttuk.

Geçen gün bir peynir üreticisi ile görüşmemiz oldu. Üretici anlatıyor;

“Ben kendi malımı 10 TL’den satmak için kapı kapı dolaşıp mal satıyorum. Şimdi o kadar kendimi çok fazla yormuyorum. Çünkü ünlü bir kaşar firması ile anlaştım, onlara fason üretim yapıyorum. Kendi ürünüm ile aynı kalitede kaşar üretiyorum ve 11 TL’ye satıyorum.”

Bu şekli ile kendi adına yaptığı üretimden daha fazla para kazandığını söyleyen bu kişi, aslında tüm pazarı bu şirketin ele geçirdiğinin farkında değil. ‘Az olsun, rahat olsun ama benim olsun’ düşüncesine hakim olan bu tür kişiler yanlışlarını çok uzun yıllar sonra anlıyor ama bu kez iş işten geçmiş oluyor.

Bana kalırsa artık herkesin gözünü dört açması gerekiyor. Çünkü devir ekonomi ve tasarruf dönemi. Para kazanmak kolay değil ki, insanlar kendi bu şekilde bir ürüne bedelinden iki kat daha fazla para ödesin…

Parasını har vurup, harman savurmak istemeyenlerin, bir ürüne bedelinden fazla para ödemek istemeyenler ve tasarruf sağlamak isteyenlerin mutlaka en kısa zamanda mahalle muhtarları ve marka değeri olmayan giyim mağazalarını ziyaret etmesinde büyük fayda görüyorum.

Aslında bu birazda milli bir konu… Neden diyecek olursanız? İnsanların belirli bir alım gücü var. Ancak birileri sürekli insanların tüketeceği giyim ve yiyecek malzemelerine sürekli zam yapıyor. Ve bu durumda insanların alım gücü düşüyor. Bunun sonucundaysa ülke genelinde bir kriz varmış gibi görünüyor. Ama bu noktaya gelinmesinde kimse neler yaptığına dönüp de bakmaz…

İşte nedendir ki ülkemize de sahip çıkma adına artık attığımız her adıma, aldığımız her ürüne dikkat etmemiz gerektiğini düşünüyorum.