Hala gelişmekte olan bir ülkede yaşayan toplum olarak, günlük koşuşturma arasında vaktin nasıl geçtiğini bilemeyiz. Her bireyin kendine ait sorumlulukları ve alışmış olduğu bir hayatı vardır. Alışkanlıklarının kolay kolay dışına çıkamayan ve sadece gerekli olan aktiviteleri yapan bireylerde bir süre sonunda eyvah yaşlanıyorum, ben henüz şunu yapamadım… Gibi şikâyetler başlar. Oysa anı yaşamak; yani hep yapılması gerekenlere değil, kendi yapmak istediklerimize zaman ayırmak, mutlu ve dolu dolu yaşamak için gereklidir.
Öğrenciyken; eğlenmeye de vakit ayırmak, çalışıyorken; hafta sonlarını değişik aktiviteler ile değerlendirmek, emekli olunca, değişik hobi ve arkadaş grupları edinmek, insanı sosyalleşmeye ve dolu dolu yaşamaya iter. Son yıllarda birçok insan bu konuda bilinçlenmiş ve hayatın sadece çalışmadan, tasarruftan ve çocuklardan ibaret olmadığını anlamıştır. Sizler de vakit henüz geçmeden hayatınıza değişik lezzetler katabilir ve istendiğinde kısıtlı zamanda kendinize nasıl vakit ayırabileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Hayatı ertelemeden yaşamak için ilk yapılması gereken, çok isteyip yapılamayanların listesini çıkartmayla başlar. Çıkardığınız bu listedeki her maddenin neden yapılamadığı, karşısına yazılmalıdır. Böylece nedenlere bakıldığında imkânsız gibi görünen bazı isteklerin, artık gerçekleşebileceğini göreceksiniz. Unutmayın, hayatta hiçbir şey için geç değildir. Yurt dışı bir tatil hayali, belki çok lüks bir turla olamayacaktır ama kendi imkânlarınızla en azından bir ülkeyi gezebilirsiniz.
Bazı insanlar isteklerini gerçekleştiremediğinde değişik bahaneler öne sürer. Bazıları; yoğun çalışmaktan, bazıları parasızlıktan, bazıları aile büyüklerine bakma zorunluluğundan bahseder. Oysa gerekli durumlarda kolayca iş yerinden izin alınmakta, aile büyükleri de gerektiğinde diğer aile fertlerine bırakılmaktadır. Anı yaşayamamanın en büyük sebebi, sadece zorunluluklara vakit ayırmaktan kaynaklanır. Son yıllarda ekranlardan sık duyduğumuz tükenmişlik sendromu, işte bu sebeple oluşmaktadır.
‘’Hayatı artık ertelemeden yaşayacağım,’’ diye karar veren ve istek listesi hazırlayan birey ilk olarak en kolay yapılabilir istekten başlamalı ve hiçte ulaşılamaz olduğunu görmelidir. Nasıl ki alışkanlıklar birden bırakılamıyorsa, zor arzuları gerçekleştirmek hem fazla zamana hem fazla paraya mal olacaktır. Bu daha ilk aşamada vazgeçmek demektir. Oysa uzun süredir göremediğiniz farklı bir şehirde yaşayan arkadaşı ziyaret hem küçük bir zaman dilimine hem küçük bir paraya mal olacaktır. Ama birlikte geçirdiğiniz kısa zaman, hayatınızda unutulmaz anılar bırakacaktır. Bu ilk ve en kolay istekten sonra tekrar istek listesine dönerek bir sonraki maddeler sıraya konulmalıdır.
Yıllardır yapmayı ertelediğiniz, hayallerinizin listesinden ilk ve en kolay şık gitti ve oldukça mutlu bir şekilde evinize döndünüz. Tekrar aynı yaşantı; iş, kariyer, para, birikim yapmaya devam ediyorsunuz, bir süre sonra yine listeye dönecek ve diğer gerçekleştirilmeyi bekleyen hayale yöneleceksiniz. Nasıl ki yıllardır alışkanlık haline gelen hayatı yaşıyor ve değişimden korkuyorsak, kendi isteklerinin verdiği zevki tadan bireyler de bunu alışkanlık haline getirmekte ve kolayca vazgeçememektedir. Hiç kimse ne zaman hasta olacağını, ne zaman öleceğini kestiremez. Bu sebeple, hayatı dolu dolu yaşamalı ve geçmişi düşündüğümüzde bizde mutlu hatıralar bırakacak anıları biriktirmeliyiz.
Belirli bir yaşa gelmiş bireylere nasıl yaşadığı sorulduğunda çok az sayıda insan doya doya yaşadığını söylemektedir. Emeklilik sonrasına atılan hayaller, ani gelişen sürprizler sonucu yok olabilir. Bu sebeple henüz vakit varken imkânlar ölçüsünde hayallerin peşinden gitmek, mutlu bir yaşlılık için gereklidir. Her insan doğuştan zengin olmayabilir, doğuştan şanslı olmayabilir. Mutlu olmak sadece çok zengin olmakla veya elinizi attığınız her işte başarılı olmakla olmaz. Önce küçük mutluluklara kalbinizi açmayı öğrenmekle olacaktır.