Adana Barosu Başkanı Av. Mengücek Gazi Çıtırık, “insanlığa karşı işlenen suçlarda zamanaşımı müessesesi olmamalı” dedi.
Adana Barosu Başkanı Av. Mengücek Gazi Çıtırık, 2 Temmuz 1993 günü Sivas Madımak Oteli’nin yakılması sonucunda 37 aydın, yazar ve şairimizin katledilmesi olayının yıldönümünde yazılı açıklamada bulundu.
Olayın üzerinden 22 yıl geçmesine rağmen, katillerinin yakalanamadığını ve adaletin sağlanamadığını görmenin vicdanları bir kez daha yaraladığını ifade eden Av. Çıtırık, “Madımak devletin gözetim ve denetiminde insanlar 8 saat rehin alınarak yakılmıştır. Bu yakılma özgürlüklerin, demokrasinin, kardeşliğin, düşüncenin, sanat ve sanatçının yakılmasıdır. Bu aslında aydınlıkla karanlık arasındaki mücadeledir. Kardeşlikle, demokrasi ve özgürlüklerle ancak bir arada yaşabiliriz. Mezhepsel yaklaşımlar toplumu böler ve kan gölüne çevirir” şeklinde konuştu.
“İNSANLIĞA KARŞI İŞLENEN SUÇLARDA ZAMANAŞIMI MÜESSESESİ OLMAMALI”
Olayın, manda ve himayenin kabul edilmediği, Ulusal Kurtuluş Savaşının rotasının çizildiği, Cumhuriyet’in temellerinin atıldığı Sivas’ta, rejime ve onun kazanımlarına yönelik ciddi bir başkaldırmanın sonucunda gerçekleştiğine söyleyen Av. Çıtırık, şöyle devam etti:
“Olayla ilgili 21 Ekim 1993’te Ankara 1 Nolu DGM’de 125 sanıkla başlayan yargı sürecinde son sanıkları için “zamanaşımı” kararı çıkmıştı. Yargıtay 9. Ceza Dairesi davanın zamanaşımından düşmesine yönelik bu kararı onamıştı.
Yargılama sırasında katledilen insanların avukatları ve aileleri büyük engellerle karşılaştılar. Sindirme ve tehdit gibi her türlü olayları da yaşamışlardır. Sivas davası bitmeyen ve bitmemiş davadır. Her ne kadar yargılama süreci tamamlanmışsa da bu dava sonucunda verilen karardan dolayı toplumsal vicdan rahata erememiştir. Verilen karar vicdanları yaralamaya devam etmiştir.. Gerçek sorumlular ve derin devlet ilişkileri ortaya çıkarılamamış, cezalandırılanlar olayın piyonları düzeyinde kalmışlardır. Sivas olayları, insanların düşünce, inanç ve kimliklerinin hedef alınması nedeniyle insanlığa karşı işlenen bir suçtur. İnsanlığa karşı işlenen suçlarda zamanaşımı müessesesi olmamalıdır.
Olayların sorumlularının ve ‘derin devlet uzantılarının’ insanların, inanç, düşünce, kimliklerinden dolayı birleştiren değil, ayrıştıran yönleri ön plana çıkartarak uygulamaya konulan senaryolar sonucunda 1 Mayıs 1977 Taksim katliamı, Çorum, Kahramanmaraş gibi birçok olay yaşanmıştır. Bu olaylarda da asıl suçlular ve bunların derin devlet bağlantıları bulunamamıştır. Sadece maşaların cezalandırılması ile yetinilmiştir. Türkiye’nin yetişmiş ve ülkesine hizmet eden aydın, yazar, gazeteci ve siyaset adamı da faili meçhul cinayetlerde yitirilmiştir. Dileğimiz, faili meçhul cinayetlerin, gözaltı ve kayıplarının olmadığı, hiçbir yurttaşımızın ayrımcılığa ve ötekileştirmeye maruz kalmadan yaşamını sürdüğü, demokrasinin tüm kural ve kurumlarıyla işletildiği, açıklık, hesap verilebilirlilik içerisinde ülkemizin yönetildiği, üstünlerin değil hukukun üstünlüğünün egemen olduğu bir Türkiye özlemi ile Sivas’ta yitirdiğimiz 37’i CAN’ı unutmadık, unutmayacağız. Kendilerini rahmet, saygı ve özlemle anıyoruz”