

1938 yılında Ulu Önder Atatürk’ün ölümünden sonra o zamanların tabiriyle Ziraat Umum Müdürlüğü tarafından düzenlenen Köy ve Ziraatı Kalkındırma projesi Ankara’da yapılan bir kongreyle başlatılmıştı. 1938’li yılların koşullarına göre atılan bu adımda hiç kuşkusuz Mustafa Kemal Atatürk’ün tarıma ne kadar önem verdiğinin bir ifadesidir.
Bu ülkenin kalkınmasının ve ekonomisinin gelişmesi için tarıma büyük önem verilmesi gerektiğini yaşadığı dönemlerde sürekli vurgulayan Ulu Önder Atatürk, bakınız bu düşüncelerini şu sözleriyle ne kadar iyi bir şekilde ifade etmiştir:
“Milli ekonominin temeli ziraattır. Bunun içindir ki, ziraatle kalkınmaya büyük önem vermeliyiz. Köylere kadar yayılacak programlı ve pratik çalışmalar, bu maksada erişmeyi kolaylaştıracaktır. Fakat bu hayati işi, isabetle amacına ulaştırabilmek için, ilk önce ciddi etütlere dayalı bir ziraat siyaseti tespit etmek ve onun içinde her köylünün ve bütün vatandaşların kolayca kavrayabileceği ve severek tatbik edeceği bir ziraat rejimi kurmak lazımdır.”
2017 yılına girdiğimiz şu günlere baktığımızda ülke tarımına ne kadar önem verdiğimizi yapılan icraatlarla görmekteyiz. Birinci derecede tarıma elverişli toprakları, arazileri beton yığınına dönüştürürken, bu ülkenin ekonomisini de o beton yığınlarının altına gömdüğümüzün kimse farkında değildir. Belki de farkındadır ama !.. Farkında olmamak kişisel çıkarları doğrultusunda kendine avantaj sağladığı için bu tip ekilebilir alanlar, bahçeler, bağlar hep birilerine peşkeş çekilmiştir.
Globalleşen yerkürede kaçınılmaz bir gerçek vardır ki o da açlık tehlikesidir. Bilim adamları bu konuda çok geniş çaplı araştırmalar yaparken, bütün Avrupa ülkeleri yatırımlarını tarım ürünlerine yönlendirirken, bizler hala rant peşinde koşmanın, ekilebilir tarım arazilerini birilerine satıp beton yığını haline getirmenin peşindeyiz. Ülke genelinde girdiğimiz ekonomik dar boğazdan kurtulmanın tek yolunun bu ülkede yaşayan ve yüzde 40 gibi bir çoğunluğa sahip, tarım kesiminde ki insanlara yapılacak yatırımla gerçekleşeceğine inanıyorum. Bundan 79 yıl önce de inanıyorlardı ve Türkiye Ekonomisinin iyi duruma gelmesinin tarımla gerçekleşebileceğini biliyorlardı.