

İnsanın yaşı ilerledikçe “Ah bir çocuk olsam” diye iç geçirmeye başlıyor. Elbette bu cümlenin anlamını öyle herkes anlayamıyor. Artık yavaş yavaş bu cümlenin anlamını bende öğrenmeye başlıyorum.
Meğer bu cümle çok anlamlı bir cümleymiş. Bir bardağa soldurmak ve hatta TV’de kanal değiştirmek bile insana mutluluk veriyormuş. Bir musluktan suyun akması, odanın lambasını açmak veya kapatmak gibi eylemler bir çocuğa inanılmaz haz ve mutluluk veriyor.
İşte o yüzden pek çok insan yeniden çocuk olmak istiyor. Pekiböyle bir fırsat olsa, yani çocukluğumuza dönebilseydik neler yapmazdık ki?
Yani bugünün en mutlu insanına bile sorsanız o da mutlaka çocukluğuna dönmek isteyecektir. Çünkü çocuk olmak özgür olmak, sınırları zorlamak, insanların odağında olmak, insanlar tarafından sürekli hoş tutulmak, ne yaparsanız yapın her yaptığın hatta altınıza yapın yine insanların hoşgörüsüyle karşılanıyorsunuz. Sonuçta insanlığın geleceği sizsiniz ve bu nedenle insanlar size gıptayla bakıyor…
“Ah keşke çocuk olsam” cümlesindeki özlem aslında insanın yaşı ilerledikçe daha da artıyor. Birde bunun şimdiki dönem çocukların sahip olduğu imkanlar ile yakın geçmişte yani bizlerin sahip olduğu imkan ve olanakları karşılaştırarak iç çekmemekte pek mümkün olmuyor. Evet bizlerin döneminde sokaklarda oyun vardı. Ama her zaman sokakta oynamıyorduk. Bazen kendi evimizde de oyun oynamak isterdik.
Ama oyuncaklarımızın en mükemmeli merdivenlerini elimizle açabildiğimiz itfaiye araçlarıydı. Ama şimdi bin bir türlü oyuncak var. Elektriklisi, akülüsü, pillisi ayrı kurmalısı ayrı… Ve gelinen noktada sınır yok. Çocuklar bir oyuncağını bırakıp diğerine bakıyor. 10 saniye onla oynamadan o oyuncaktan sıkılıp başta bir oyuncağa bakıyor.
Bizim dönemimizde ucan bir helikopter, rüyamızda bile yoktu. Ama şimdi nesil, helikopterler uçuyor, tren için demir yolu kuruyor, uzaktan kumandalı otomobillerini yarıştırıyor. Evet, böyle bir durumda insanlar elbette yeniden çocuk olmak isteyebiliyor. Ama böyle bir durumun olması mümkün değil.
Elbette orta yaş grubundaki insanlar ile orta yaş grubunun altında kalan insanlar çocuk olmayı isterken, yaşlılar ise gençlik yıllarına dönmek istiyor. Elbette her yaşın ayrı güzelliği, ayrı bir önemi var ama çocukluk başka… Çocuklar her şeyden mutlu olabiliyorlar. Çünkü çocuklar yeni şeyler öğreniyor, öğrendikleri ile de aslında mutlu oluyorlar.
Tıpkı insanların yen hizmetlerle tanışması gibi… Kimden olursa olsun, nereden olursa olsun ücretsiz bir hizmetle karşılaştığımız zaman bizlerde aslında çocuklar gibi mutlu oluyoruz. Örneğin bir belediyenin yolunuzu yapması sizi mutlu ediyor, ama yapmazsa sinirleniyoruz. İşte çocuklukta böyle… Çocuk istediğinin yapılmasını ister, istediği olmazsa ağlayarak ortalığı yakar yıkar.
Ama belli bir yaşa ulaşmış insan yolu yapılmadığı için ağlayıp yeri göğü inletmiyor. Eğer, aslında hep çocuk kalabilseydik şuanda çok mutlu, refah ve huzurlu ortamlarda yaşayabilirdik. Çünkü maalesef Adana’nın dört ilçesinde yolların durumu içler acısı. Köstebek yuvası haline dönmüş durumda. Çok üzücü bir durum… Keşke çocuklar gibi ağlayabilsek, belediye başkanlarının huzurunu kaçırıp, rahatsızlık verebilseydik belki yollarımız böyle olmazdı. Özellikle de çocukların oyuncaklarını sahiplendiği gibi bizlerde yaşadığımız alanları sahiplenebilseydik, üzerinden geçtiğimiz yolların bu şekilde rastgele, birileri para kazanacak diye o güzelim yollarımızın heba edilmesine izin vermezdik.
“Ah bir çocuk olabilseydik” değil mi?