Yazar: Uzm. Dr. Burak Arı

  • SAĞLIKLI BİR CİLT İÇİN ÖNERİLER

    Yaşam tarzınızda yapacağınız birkaç küçük değişiklik ile çok fazla masraf yapmadan derinizin daha sağlıklı görünmesini sağlayabilirsiniz.

    Cildin yaşlanma sürecinde en önemli dış etken kuşkusuz güneştir. Güneş kaynaklı morötesi ışınlara yeterince maruz kalmak cildin elastikiyetini yitirmesine, renk tonu ve yüzey düzensizliklerinin oluşmasına yol açar. Birçok deri kanseri türü ve inatçı deri hastalıkları da güneş ışınları tarafından tetiklenir. Morötesi ışınların foto yaşlanmaya yol açan etkileri kümülatif (birikici) özellikte olduğu için yaşam boyu korunma esastır. Güneşli mevsimlerde, gün ortası saatlerinde şemsiye, geniş şapka ve uygun filtreli güneş gözlükleri kullanmak başlıca önerilerdir. Doğrudan güneşe maruz kalan yüz, boyun ve göğüs bölgesine uygun nitelikte güneş koruyucu sürmek ve gün içerisinde uygun sıklıkta tekrar etmek güneş hasarı ve deri yaşlanmasını engellemek için en önemli koşuldur.

    Sigara tüketiminin güneş hasarına benzer yollardan cildin yaşlanma sürecine olumsuz katkısı bulunmaktadır. Özellikle kırışıklık oluşumuna güneş hasarından sonra en fazla yol açan dış etken olarak sigara tüketimi gösterilmektedir. Bu yüzden sağlıklı bir cilt görünümü ile sigara tüketimi beraber düşünülemez.

    Birçok yaşlanma karşıtı kozmetik ürün içerisinde bulunan alfa hidroksi asitler, tahriş edici olmayan düşük konsantrasyonlarda deri yüzey düzensizliklerini onarabilir. Daha ileri düzeyde etki için doktorunuzun önereceği a vitamini türevlerine (tretinoin, isotretinoin, adapelen vb) ihtiyaç olabilir. Bu ilaçların kullanımı, kollajen gibi bağ dokusu bileşenlerinin üretimini arttırır, hücre yapım-yıkım sürecini hızlandırarak renk düzensizliklerini onarır ve kanser öncülü değişiklikleri kısmen de olsa geriletir. Neticede daha parlak, canlı ve tazelenmiş bir görünüm elde edilir. Olumlu etkilerin gözlenmesi zaman alır ve bu maddelerin tahriş edici etkisine karşı dikkatli olunmalıdır.

    Dolaşım sisteminin ve böbreklerin sağlıklı işleyebilmesi için hayati önem arz etmesinin yanı sıra cildin kıvamı ve elastikiyeti için de gün içerisinde yeterli su tüketimi önemlidir.

    Bu küçük, kesenizi yormayacak öneriler cildinizin daha güzel görünmesi için yapabileceklerinize iyi bir başlangıç oluşturur. Bu basit kuralları takip etmeyi geleceğiniz için karlı bir yatırım olarak görebilirsiniz. Bu uyarıları ne kadar erken yaşta hayata geçirirseniz ileride o kadar az dermokozmetik müdahaleye ihtiyacınız olur. Sağlıklı günler dilerim.

  • KOZMETİK İŞLEMLERDEN BEKLENTİLER

    Estetik müdahalelerle uğraşan ehil olmayan kişilerin sayısı arttıkça, maalesef bu müdahalelerin sonuçlarıyla örtüşmeyen gerçek dışı vaatler de artmaktadır. Bu durum hastaların mutsuz olmasına yol açmakta, kullanılan yöntem ve teknoloji, basın ve sosyal medyada hak ettiği itibarı bulamamaktadır. Hastaların gerçek olamayacak kadar güzel vaatlere şüphe ile yaklaşması gerekmektedir. Buna ek olarak bazen de hastaların beklentileri, ilgili müdahale ile elde edilebilecek sonuçların çok ötesinde olmaktadır. Bu yüzden uygulamayı yapacak doktorunuzla tüm ayrıntıları konuştuğunuzdan emin olmanızda fayda vardır.

    Bu başlık altında incelenebilecek başlıca örneklerden bahsedelim

    Daha genç bir cilt görünümü için neredeyse her zaman birden fazla yöntem gereklidir. Bütün ihtiyaçlarınızı eksiksiz karşılayacak mucizevi bir cihaz veya teknoloji bulunmamaktadır. Bu yüzden gerçekten uzak ticari vaatler karşısında dikkatli olunmalıdır.

    En sık talep gören uygulamalardan birisi de lazer epilasyondur. Bununla ilgili olarak bazı hususları aydınlatmakta fayda var. Günümüzde mevcut hiçbir lazer cihazı tüylerin tamamını ortadan kaldıramaz. Vücut bölgesine göre farklılıklar göstermekle beraber en kaba söylemle ortalama 8 seans uygulama sonrası tüylerinizde yaklaşık % 80’e varan bir azalma bekleyebilirsiniz. Uygulama seans sayısını ve başarı oranını etkileyen çok fazla kişisel etken bulunmaktadır. ‘Başarılı’ bir tedaviden sonra dahi yıllık olarak bölgesel tekrar uygulamalarına ihtiyaç olabilir.

    Bir diğer konu ise dermal dolgular. Tek bir enjektör hyaluronik asit dolgu ile (yaklaşık 1 ml) yüzünüzde çok belirgin bir hacim artışı sağlamak mümkün değildir. Her ne kadar hastaya yansıtılan sarf maliyeti kaygısı ile fiyatlandırma bir enjektör üzerinden yapılsa da ileri derecede hacim kaybı bulunan olgularda 4-8 ml’ye kadar ihtiyaç bulunabilmektedir. Bu yüzden bazı hastaların hiç sonuç alınamadığı veya kullanılan dolgu maddesinin günler içerisinde eridiği gibi şikayetlerinin olması kaçınılmazdır.

    Botulinum toksin (Botoks ve Dysport) uygulamaları ile mimik kasları kasıldığında oluşan kırışıklıklar başarılı bir şekilde ortadan kaldırılmaktadır ancak kasların dinlenmesi esnasında da mevcut olan derin oluklar tek bir defa toksin uygulaması ile tamamen ortadan kaldırılamaz. Tekrar eden uygulamalar ile daha belirgin düzelme elde edilebilirken bazı olgularda dermal dolgu uygulamaları veya fraksiyonel lazer gibi enerji bazlı uygulamalara da gereksinim olabilir.

    Ultherapy (HIFU) uygulaması her ne kadar yüksek güvenlik profiline sahip, kişiyi sosyal açıdan olumsuz etkilemeyen ve oldukça kısa sürede (yaklaşık bir saat) ofis ortamında uygulanabilen oldukça etkili bir yüz germe yöntemi olsa da elde edilecek sonuçlar cerrahi yöntem ile kıyaslanamaz. Cerrahi müdahaleye kesinlikle karşı olan hastalarda belirli aralıklarla tekrar eden uygulamalarla daha güzel sonuçlar elde edilebilir.

    Şiddetli akne sonrası yüzde oluşan izleri tamamen ortadan kaldırmak mümkün değildir. Burada, belirginliği azaltmaktan bahsetmek daha gerçekçi olacaktır. Yüzdeki çukurları sığlaştırmak, kabarıklıkları azaltmak, kırmızı veya kahverengi lekeleri silmek için tek bir mucizevi cihaz veya yöntem mevcut değildir; her bir durum (dolayısıyla her bir hasta) farklı yöntemlerin doğru birleşimi ile tedavi edilmeli, yani tedavi ‘kişiselleştirilmelidir’.

    Sigaranın olumsuz etkilerini de tekrar etmekte fayda var. Cildin kanlanması, yara iyileşmesi, kollajen üretiminin uyarılması ve cildin elastikiyeti sigara tüketiminden olumsuz etkilenmektedir. Sigara tüketiyorsanız cildinizin daha hızlı yaşlanacağını kabul edin.

    60’lı yaşlara kadar hiçbir kozmetik müdahale yaptırmamış bir kişinin sadece Botox ve 1-2 enjektör dolgu ile mucize beklemesi gerçekçi değildir. Zamanın izlerini geri döndürebilmek için böyle bir hastada birden fazla yöntem ve tekrar eden uygulamaların gerekli olacağı aşikardır.

    Daha yüz güldürücü sonuçlar için teknolojik gelişmeler oldukça umut vaat ediyor. Netice olarak şunu söylemek gerekiyor; bu konuda doğru başvuru adresi, bilgi ve becerilerini sürekli yenileyen Dermatoloji veya Estetik ve Plastik Cerrahi uzmanınızdır. Sağlıklı günler dilerim.


  • YÜZ YAŞLANMASI İLE BİLİMSEL MÜCADELE NASIL OLUR

    Estetik dermatoloji alanında en fazla müdahale talep edilen vücut bölgesi, tartışmasız yüzdür. Gerek kronolojik yaşlanma gerekse güneş maruziyeti ve sigara tüketimi neticesinde yüzde istenmeyen değişiklikler gözlenir. Her ne kadar yüzün yaşlanma süreci, kalıtsal ve çevresel birçok etkene bağlı olarak bireyler arasında farklılıklar gösterse de her bireyde aynı olan bazı temel unsurlar mevcuttur.

    KIRIŞIKLIKLAR:

    Ciltte görülen kırışıklıklar, erken dönemde yalnızca mimik kaslarının çalışması esnasında belirginleşirken, zaman içerisinde kasların istirahatı halinde de görünür hale gelirler. Önleyici olarak Botulinum toksin (Botoks) uygulamaları ile mimik kaslarının çalışması engellenerek bu durum geciktirilebilse de ileri dönem olgularda ek olarak lazer, radyofrekans ve plazma gibi enerji bazlı uygulamalara da sıkça gereksinim duyulmaktadır. Uygulamanın kısa sürmesi ve nispeten az ağrılı olması, uygulama sonrası herhangi bir iyileşme süreci bulunmadığı için kişinin sosyal yaşantısını olumsuz etkilememesi, etkili olduğu için yüksek hasta memnuniyeti Botoks uygulamalarını dünya çapında en çok aranan kozmetik müdahale haline getirmiştir. Uygulamanın en belirgin dezavantajı etkisinin ortalama 2-6 ay kadar sürmesidir.

    HACİM KAYBI:

    Yaşlanma sürecinde yüzde yağ, bağ ve kas dokularında hacim azalması kaçınılmazdır. Otuzlu yaşların başlarından itibaren her yıl yaklaşık 1-2 ml hacim kaybedilir. Kırk yaşına doğru bu durum belirginleşir. Koyu tenli bireylerde ve uygun güneş korunması ile bu durum gecikebilir. Yüzdeki hacim kaybı dermal dolgu uygulamaları ile düzeltilebilir. En popüler dermal dolgu maddesi, derinin bileşenlerinden birisi olan hyaluronik asittir.

    LEKE VE KIZARIKLIK:

    Cilt yaşlanmasında rol oynayan en belirgin çevresel etken güneş maruziyetidir. Solar hasar sonucu cilt elastikiyetini yitirdiği gibi yüzeye yakın ince kılcal damarlarda artış ve çeşitli görünümlerde leke oluşumu da söz konusudur. Her iki sorunun da lazer ve IPL gibi uygulamalarla çözümü mevcuttur. Tabi ki uygun güneş korunması ile bu sorunların oluşumunu önlemek mümkündür.

    Sarkmalar: Cildin elastikiyetini yitirmesi ve yer çekiminin etkisi ile gevşemeler ve sarkmalar oluşmaktadır. Bu durumun giderilmesinde yüksek yoğunluklu odaklı ultrason (HIFU), radyofrekans ve lazer gibi enerji bazlı uygulamalar ile ip askı yöntemleri kullanılmaktadır. İlerlemiş olgularda ise cerrahi yöntemlere ihtiyaç duyulur.

    Her birey için çoğunlukla yukarıda bahsedilen sorunların birkaçı, değişen derecelerde beraber olarak bulunmaktadır. Bu durum da birden fazla tedavi seçeneğini doğru şekilde planlayıp tedaviyi kişiselleştirmeyi gerekli kılar. Gerek internette çok fazla bilgi kirliliği bulunması gerekse ülkemizde yasal olarak ehil olmayan şahısların bu konularla ilgili, bilimsel dayanağı bulunmayan demeç ve eylemleri, estetik kaygılar taşıyan birey için kafa karıştırıcı niteliktedir. Bahsi geçen sorunları gerek doğru tanımlamak (teşhis etmek), gerekse tedavi seçeneklerini belirleyip tüm tedavi sürecini planlamak ve oluşabilecek istenmeyen durumları öncelikle önleyici tedbirler almak suretiyle yönetebilmek için doğru başvuru adresi Dermatoloji veya Estetik ve Plastik Cerrahi uzmanınızdır.

  • YÜZ YAŞLANMASI İLE BİLİMSEL MÜCADELE NASIL OLUR

    Estetik dermatoloji alanında en fazla müdahale talep edilen vücut bölgesi, tartışmasız yüzdür. Gerek kronolojik yaşlanma gerekse güneş maruziyeti ve sigara tüketimi neticesinde yüzde istenmeyen değişiklikler gözlenir. Her ne kadar yüzün yaşlanma süreci, kalıtsal ve çevresel birçok etkene bağlı olarak bireyler arasında farklılıklar gösterse de her bireyde aynı olan bazı temel unsurlar mevcuttur.

    KIRIŞIKLIKLAR:

    Ciltte görülen kırışıklıklar, erken dönemde yalnızca mimik kaslarının çalışması esnasında belirginleşirken, zaman içerisinde kasların istirahatı halinde de görünür hale gelirler. Önleyici olarak Botulinum toksin (Botoks) uygulamaları ile mimik kaslarının çalışması engellenerek bu durum geciktirilebilse de ileri dönem olgularda ek olarak lazer, radyofrekans ve plazma gibi enerji bazlı uygulamalara da sıkça gereksinim duyulmaktadır. Uygulamanın kısa sürmesi ve nispeten az ağrılı olması, uygulama sonrası herhangi bir iyileşme süreci bulunmadığı için kişinin sosyal yaşantısını olumsuz etkilememesi, etkili olduğu için yüksek hasta memnuniyeti Botoks uygulamalarını dünya çapında en çok aranan kozmetik müdahale haline getirmiştir. Uygulamanın en belirgin dezavantajı etkisinin ortalama 2-6 ay kadar sürmesidir.

    HACİM KAYBI:

    Yaşlanma sürecinde yüzde yağ, bağ ve kas dokularında hacim azalması kaçınılmazdır. Otuzlu yaşların başlarından itibaren her yıl yaklaşık 1-2 ml hacim kaybedilir. Kırk yaşına doğru bu durum belirginleşir. Koyu tenli bireylerde ve uygun güneş korunması ile bu durum gecikebilir. Yüzdeki hacim kaybı dermal dolgu uygulamaları ile düzeltilebilir. En popüler dermal dolgu maddesi, derinin bileşenlerinden birisi olan hyaluronik asittir.

    LEKE VE KIZARIKLIK:

    Cilt yaşlanmasında rol oynayan en belirgin çevresel etken güneş maruziyetidir. Solar hasar sonucu cilt elastikiyetini yitirdiği gibi yüzeye yakın ince kılcal damarlarda artış ve çeşitli görünümlerde leke oluşumu da söz konusudur. Her iki sorunun da lazer ve IPL gibi uygulamalarla çözümü mevcuttur. Tabi ki uygun güneş korunması ile bu sorunların oluşumunu önlemek mümkündür.

    Sarkmalar: Cildin elastikiyetini yitirmesi ve yer çekiminin etkisi ile gevşemeler ve sarkmalar oluşmaktadır. Bu durumun giderilmesinde yüksek yoğunluklu odaklı ultrason (HIFU), radyofrekans ve lazer gibi enerji bazlı uygulamalar ile ip askı yöntemleri kullanılmaktadır. İlerlemiş olgularda ise cerrahi yöntemlere ihtiyaç duyulur.

    Her birey için çoğunlukla yukarıda bahsedilen sorunların birkaçı, değişen derecelerde beraber olarak bulunmaktadır. Bu durum da birden fazla tedavi seçeneğini doğru şekilde planlayıp tedaviyi kişiselleştirmeyi gerekli kılar. Gerek internette çok fazla bilgi kirliliği bulunması gerekse ülkemizde yasal olarak ehil olmayan şahısların bu konularla ilgili, bilimsel dayanağı bulunmayan demeç ve eylemleri, estetik kaygılar taşıyan birey için kafa karıştırıcı niteliktedir. Bahsi geçen sorunları gerek doğru tanımlamak (teşhis etmek), gerekse tedavi seçeneklerini belirleyip tüm tedavi sürecini planlamak ve oluşabilecek istenmeyen durumları öncelikle önleyici tedbirler almak suretiyle yönetebilmek için doğru başvuru adresi Dermatoloji veya Estetik ve Plastik Cerrahi uzmanınızdır.

  • SAÇ DÖKÜLMESİ

    Değerli okurlarım bu yazımda sizlere kadın ve erkeklerde görülen edinsel (doğuştan olmayan), saçlı deride iz bırakmayan, yaygın saç dökülmeleri ve bu durumların tedavileri hakkında bilgi vermek istiyorum.

    Saçlarımızda üç büyüme evresi gözlenir. Anajen evresi saçların büyüyüp renklendiği üretim evresidir. Saçlı deride bu evre altı yıl veya daha uzun sürer. Vücudun diğer bölümlerindeki kılların saçlar kadar uzun olmamasının sebebi bu evrenin süresinin daha kısa olmasıdır. Anajen evresini büyümenin durduğu, kıl yuvasının küçüldüğü katajen evresi izler. Yaklaşık iki ila üç hafta süren bu evreyi kılın dökülmesinden önceki dinlenim süreci olan telojen evre izler. Tüm saçlı derideki kılların yaklaşık % 10’u bu evrededir ve bu evre ortalama bir ila dört ay kadar sürer.

    Kemoterapi (kanser tedavisi) için kullanılan bazı ilaçlar ve bağışıklık sisteminin bazı hastalıkları saçların üretimini durdurarak anajen saç kayıplarına yol açar. Telojen saç kayıpları ise ateşli hastalıklar, büyük cerrahi girişimler, travma ve duygusal stres sonrasında; emzirme döneminde, tiroid bezinin fazla veya az çalıştığı durumlarda, demir ve çinko yetersizliğinde görülmektedir. Hem erkeklerde hem de kadınlarda androjen hormonları ile alakalı saç dökülmesi de gözlenebilir. Kandaki hormon düzeyleri normal seviyelerde olsa da saçlı derideki bazı bölgelerde bulunan kıl yuvalarının bu hormonlara aşırı yanıt verdiği bu tip dökülmede kalıtsal özellikler öne çıkmaktadır.

    Altta yatan olası bir sebep bulunan durumlarda sebebin ortadan kaldırılması (sorumlu ilacın kesilmesi, demir eksikliğinin düzeltilmesi, tiroid hormon tedavisi vb) tedavi için tek başına yeterli olacaktır.

    Yapısal özellik gösteren saç dökülmelerinde ise ağızdan biotin vitamini alımı, bölgesel olarak androjenik hormon etkilerini baskılayan yerel ilaçlar (sprey, losyon, şampuan), PRP enjeksiyonları ve mezoterapi saç dökülmesini azaltır. Saç dökülmelerinin tedavisi için deriye enjekte edilen mezoterapi karışımları, saçlı derinin kanlanmasını arttıran ve saçları üreten hücrelerin çoğalmasını uyaran büyüme faktörleri ile testosteron hormonunun etkin hale gelmesini engelleyen ilaçlar içerirler.

    İlerleyici özellikteki yapısal (androjenik) saç dökülmelerinde bu yöntemler ile süreç geciktirilse de sonunda saç transplantasyonuna (saç ekimi) ihtiyaç duyulabilir.

    Hepinize sağlıklı günler dilerim

  • SAĞLIKLI BİR CİLT İÇİN ÖNERİLER

    Yaşam tarzınızda yapacağınız birkaç küçük değişiklik ile çok fazla masraf yapmadan derinizin daha sağlıklı görünmesini sağlayabilirsiniz.

    Cildin yaşlanma sürecinde en önemli dış etken kuşkusuz güneştir. Güneş kaynaklı morötesi ışınlara yeterince maruz kalmak cildin elastikiyetini yitirmesine, renk tonu ve yüzey düzensizliklerinin oluşmasına yol açar. Birçok deri kanseri türü ve inatçı deri hastalıkları da güneş ışınları tarafından tetiklenir. Morötesi ışınların foto yaşlanmaya yol açan etkileri kümülatif (birikici) özellikte olduğu için yaşam boyu korunma esastır. Güneşli mevsimlerde, gün ortası saatlerinde şemsiye, geniş şapka ve uygun filtreli güneş gözlükleri kullanmak başlıca önerilerdir. Doğrudan güneşe maruz kalan yüz, boyun ve göğüs bölgesine uygun nitelikte güneş koruyucu sürmek ve gün içerisinde uygun sıklıkta tekrar etmek güneş hasarı ve deri yaşlanmasını engellemek için en önemli koşuldur.

    Sigara tüketiminin güneş hasarına benzer yollardan cildin yaşlanma sürecine olumsuz katkısı bulunmaktadır. Özellikle kırışıklık oluşumuna güneş hasarından sonra en fazla yol açan dış etken olarak sigara tüketimi gösterilmektedir. Bu yüzden sağlıklı bir cilt görünümü ile sigara tüketimi beraber düşünülemez.

    Birçok yaşlanma karşıtı kozmetik ürün içerisinde bulunan alfa hidroksi asitler, tahriş edici olmayan düşük konsantrasyonlarda deri yüzey düzensizliklerini onarabilir. Daha ileri düzeyde etki için doktorunuzun önereceği a vitamini türevlerine (tretinoin, isotretinoin, adapelen vb) ihtiyaç olabilir. Bu ilaçların kullanımı, kollajen gibi bağ dokusu bileşenlerinin üretimini arttırır, hücre yapım-yıkım sürecini hızlandırarak renk düzensizliklerini onarır ve kanser öncülü değişiklikleri kısmen de olsa geriletir. Neticede daha parlak, canlı ve tazelenmiş bir görünüm elde edilir. Olumlu etkilerin gözlenmesi zaman alır ve bu maddelerin tahriş edici etkisine karşı dikkatli olunmalıdır.

    Dolaşım sisteminin ve böbreklerin sağlıklı işleyebilmesi için hayati önem arz etmesinin yanı sıra cildin kıvamı ve elastikiyeti için de gün içerisinde yeterli su tüketimi önemlidir.

    Bu küçük, kesenizi yormayacak öneriler cildinizin daha güzel görünmesi için yapabileceklerinize iyi bir başlangıç oluşturur. Bu basit kuralları takip etmeyi geleceğiniz için karlı bir yatırım olarak görebilirsiniz. Bu uyarıları ne kadar erken yaşta hayata geçirirseniz ileride o kadar az dermokozmetik müdahaleye ihtiyacınız olur. Sağlıklı günler dilerim.

  • BOTULİNUM TOKSİN (BOTOX) UYGULAMALARI

    Değerli okurlarım, daha önceki yazılarımda Estetik ve Kozmetik Dermatolojinin nelerle ilgilendiği hakkında genel olarak bir fikir vermeye çalıştım.

    İlk olarak Botulinum toksin (Botox veya Dysport) enjeksiyonlarından bahsedelim. Botox uygulaması gerek kozmetik amaçlı kullanımda gerekse bölgesel aşırı terleme tedavisinde oldukça etkili ve güvenli bir yöntemdir. Kozmetik amaçlı uygulamada Botox, uygulama bölgesindeki mimik kaslarını geçici olarak gevşeterek etkisini gösterir. Bölgesel aşırı terleme tedavisinde ise Botulinum toksini, uygulama bölgesindeki ter bezlerinin işlevini geçici olarak ortadan kaldırarak etkisini gösterir. Her iki uygulamada da etki süreleri benzerlik göstermektedir.

    Botox uygulaması ile mimik kaslarının kasılması sonucu oluşan kırışıklıklar (yatay alın çizgileri, dikey kaş ortası çizgileri ve göz kenarlarındaki kazayağı çizgileri) belirgin olarak düzelirken mimik kaslarının dinlenmesi esnasında da gözlenen kırışıklıkların düzelmesi için tekrar eden uygulamalar ve/veya diğer tıbbi müdahalelere gereksinim vardır. Tedaviden ortalama 3-4 gün sonra kırışıklığa neden olan kaslar gevşemeye başlar ve 1-2 hafta içerisinde kırışıklıklar düzelmeye başlar. Botox uygulamasıyla elde edilen bu etki ortalama 2-6 ay kadar sürebilir. Kişiden kişiye farklılık gösteren bu süre, tekrar eden uygulamalarla uzayabilmektedir. Bazı özel durumlarda, çok nadiren Botox uygulaması ile hiç yanıt alınamayabilir.

    Kimlere Botox uygulanamaz? Gebe ve emziren kişilerde, göz kapağının yapısal bozukluklarında, sinir sistemi ve kas hastalığı bulunan kişilerde Botox uygulaması yapılmaz.

    Uygulama öncesinde doktorunuz gerekli görürse, takip ve tedaviye yanıtı değerlendirmek amacıyla fotoğrafınız çekilecektir. Botox enjeksiyon şeklinde uygulanır; uygulama esnasında ağrı, uygulama sonrasında ise uygulama bölgesinde geçici his kaybı, morarma ve baş ağrısı gözlenebilir. Tedavi sonrası oldukça nadiren, geçici kaş ve/veya göz kapağı düşüklüğü gözlenebilir, bu durum ortalama 2-4 hafta sürebilir. Uygulama sonrası en az 6 saat süreyle aşırı fiziksel aktiviteden, yüz üstü uzanmaktan ve uygulama bölgelerine basınç uygulamaktan kaçınılmalıdır. Uygulama sonrası tedavinin etkisini arttırmak için ilgili mimik kaslarını 2-3 saat süreyle çalıştırmanız (kaş çatma, kaş kaldırma ve gülme) önerilir. Tedavi başarısının ve olası istenmeyen etkilerin değerlendirilmesi için uygulamadan 7-10 gün sonra doktorunuz sizi kontrole çağıracaktır.

    Doğru olarak uygulandığında Botox, günlük hayatta çok sık kullanılan ilaçlardan bile daha güvenlidir. Yanlış uygulama tekniği ve/veya yanlış doz kullanımı ise geçici de olsa yüzünüzde kabul edilemez bir görüntüye yol açabilir. Daha ayrıntılı bilgi ve uygulama için lütfen Dermatoloji veya Estetik ve Plastik Cerrahi uzmanınız ile görüşün. Sağlıklı günler dilerim.

  • SAÇ DÖKÜLMESİ

    Değerli okurlarım bu yazımda sizlere kadın ve erkeklerde görülen edinsel (doğuştan olmayan), saçlı deride iz bırakmayan, yaygın saç dökülmeleri ve bu durumların tedavileri hakkında bilgi vermek istiyorum.

    Saçlarımızda üç büyüme evresi gözlenir. Anajen evresi saçların büyüyüp renklendiği üretim evresidir. Saçlı deride bu evre altı yıl veya daha uzun sürer. Vücudun diğer bölümlerindeki kılların saçlar kadar uzun olmamasının sebebi bu evrenin süresinin daha kısa olmasıdır. Anajen evresini büyümenin durduğu, kıl yuvasının küçüldüğü katajen evresi izler. Yaklaşık iki ila üç hafta süren bu evreyi kılın dökülmesinden önceki dinlenim süreci olan telojen evre izler. Tüm saçlı derideki kılların yaklaşık % 10’u bu evrededir ve bu evre ortalama bir ila dört ay kadar sürer.

    Kemoterapi (kanser tedavisi) için kullanılan bazı ilaçlar ve bağışıklık sisteminin bazı hastalıkları saçların üretimini durdurarak anajen saç kayıplarına yol açar. Telojen saç kayıpları ise ateşli hastalıklar, büyük cerrahi girişimler, travma ve duygusal stres sonrasında; emzirme döneminde, tiroid bezinin fazla veya az çalıştığı durumlarda, demir ve çinko yetersizliğinde görülmektedir. Hem erkeklerde hem de kadınlarda androjen hormonları ile alakalı saç dökülmesi de gözlenebilir. Kandaki hormon düzeyleri normal seviyelerde olsa da saçlı derideki bazı bölgelerde bulunan kıl yuvalarının bu hormonlara aşırı yanıt verdiği bu tip dökülmede kalıtsal özellikler öne çıkmaktadır.

    Altta yatan olası bir sebep bulunan durumlarda sebebin ortadan kaldırılması (sorumlu ilacın kesilmesi, demir eksikliğinin düzeltilmesi, tiroid hormon tedavisi vb) tedavi için tek başına yeterli olacaktır.

    Yapısal özellik gösteren saç dökülmelerinde ise ağızdan biotin vitamini alımı, bölgesel olarak androjenik hormon etkilerini baskılayan yerel ilaçlar (sprey, losyon, şampuan), PRP enjeksiyonları ve mezoterapi saç dökülmesini azaltır. Saç dökülmelerinin tedavisi için deriye enjekte edilen mezoterapi karışımları, saçlı derinin kanlanmasını arttıran ve saçları üreten hücrelerin çoğalmasını uyaran büyüme faktörleri ile testosteron hormonunun etkin hale gelmesini engelleyen ilaçlar içerirler.

    İlerleyici özellikteki yapısal (androjenik) saç dökülmelerinde bu yöntemler ile süreç geciktirilse de sonunda saç transplantasyonuna (saç ekimi) ihtiyaç duyulabilir.

    Hepinize sağlıklı günler dilerim

  • SAĞLIKLI BİR CİLT İÇİN ÖNERİLER

    Yaşam tarzınızda yapacağınız birkaç küçük değişiklik ile çok fazla masraf yapmadan derinizin daha sağlıklı görünmesini sağlayabilirsiniz.

    Cildin yaşlanma sürecinde en önemli dış etken kuşkusuz güneştir. Güneş kaynaklı morötesi ışınlara yeterince maruz kalmak cildin elastikiyetini yitirmesine, renk tonu ve yüzey düzensizliklerinin oluşmasına yol açar. Birçok deri kanseri türü ve inatçı deri hastalıkları da güneş ışınları tarafından tetiklenir. Morötesi ışınların foto yaşlanmaya yol açan etkileri kümülatif (birikici) özellikte olduğu için yaşam boyu korunma esastır. Güneşli mevsimlerde, gün ortası saatlerinde şemsiye, geniş şapka ve uygun filtreli güneş gözlükleri kullanmak başlıca önerilerdir. Doğrudan güneşe maruz kalan yüz, boyun ve göğüs bölgesine uygun nitelikte güneş koruyucu sürmek ve gün içerisinde uygun sıklıkta tekrar etmek güneş hasarı ve deri yaşlanmasını engellemek için en önemli koşuldur.

    Sigara tüketiminin güneş hasarına benzer yollardan cildin yaşlanma sürecine olumsuz katkısı bulunmaktadır. Özellikle kırışıklık oluşumuna güneş hasarından sonra en fazla yol açan dış etken olarak sigara tüketimi gösterilmektedir. Bu yüzden sağlıklı bir cilt görünümü ile sigara tüketimi beraber düşünülemez.

    Birçok yaşlanma karşıtı kozmetik ürün içerisinde bulunan alfa hidroksi asitler, tahriş edici olmayan düşük konsantrasyonlarda deri yüzey düzensizliklerini onarabilir. Daha ileri düzeyde etki için doktorunuzun önereceği a vitamini türevlerine (tretinoin, isotretinoin, adapelen vb) ihtiyaç olabilir. Bu ilaçların kullanımı, kollajen gibi bağ dokusu bileşenlerinin üretimini arttırır, hücre yapım-yıkım sürecini hızlandırarak renk düzensizliklerini onarır ve kanser öncülü değişiklikleri kısmen de olsa geriletir. Neticede daha parlak, canlı ve tazelenmiş bir görünüm elde edilir. Olumlu etkilerin gözlenmesi zaman alır ve bu maddelerin tahriş edici etkisine karşı dikkatli olunmalıdır.

    Dolaşım sisteminin ve böbreklerin sağlıklı işleyebilmesi için hayati önem arz etmesinin yanı sıra cildin kıvamı ve elastikiyeti için de gün içerisinde yeterli su tüketimi önemlidir.

    Bu küçük, kesenizi yormayacak öneriler cildinizin daha güzel görünmesi için yapabileceklerinize iyi bir başlangıç oluşturur. Bu basit kuralları takip etmeyi geleceğiniz için karlı bir yatırım olarak görebilirsiniz. Bu uyarıları ne kadar erken yaşta hayata geçirirseniz ileride o kadar az dermokozmetik müdahaleye ihtiyacınız olur. Sağlıklı günler dilerim.

  • SAÇ DÖKÜLMESİ

    Değerli okurlarım bu yazımda sizlere kadın ve erkeklerde görülen edinsel (doğuştan olmayan), saçlı deride iz bırakmayan, yaygın saç dökülmeleri ve bu durumların tedavileri hakkında bilgi vermek istiyorum.

    Saçlarımızda üç büyüme evresi gözlenir. Anajen evresi saçların büyüyüp renklendiği üretim evresidir. Saçlı deride bu evre altı yıl veya daha uzun sürer. Vücudun diğer bölümlerindeki kılların saçlar kadar uzun olmamasının sebebi bu evrenin süresinin daha kısa olmasıdır. Anajen evresini büyümenin durduğu, kıl yuvasının küçüldüğü katajen evresi izler. Yaklaşık iki ila üç hafta süren bu evreyi kılın dökülmesinden önceki dinlenim süreci olan telojen evre izler. Tüm saçlı derideki kılların yaklaşık % 10’u bu evrededir ve bu evre ortalama bir ila dört ay kadar sürer.

    Kemoterapi (kanser tedavisi) için kullanılan bazı ilaçlar ve bağışıklık sisteminin bazı hastalıkları saçların üretimini durdurarak anajen saç kayıplarına yol açar. Telojen saç kayıpları ise ateşli hastalıklar, büyük cerrahi girişimler, travma ve duygusal stres sonrasında; emzirme döneminde, tiroid bezinin fazla veya az çalıştığı durumlarda, demir ve çinko yetersizliğinde görülmektedir. Hem erkeklerde hem de kadınlarda androjen hormonları ile alakalı saç dökülmesi de gözlenebilir. Kandaki hormon düzeyleri normal seviyelerde olsa da saçlı derideki bazı bölgelerde bulunan kıl yuvalarının bu hormonlara aşırı yanıt verdiği bu tip dökülmede kalıtsal özellikler öne çıkmaktadır.

    Altta yatan olası bir sebep bulunan durumlarda sebebin ortadan kaldırılması (sorumlu ilacın kesilmesi, demir eksikliğinin düzeltilmesi, tiroid hormon tedavisi vb) tedavi için tek başına yeterli olacaktır.

    Yapısal özellik gösteren saç dökülmelerinde ise ağızdan biotin vitamini alımı, bölgesel olarak androjenik hormon etkilerini baskılayan yerel ilaçlar (sprey, losyon, şampuan), PRP enjeksiyonları ve mezoterapi saç dökülmesini azaltır. Saç dökülmelerinin tedavisi için deriye enjekte edilen mezoterapi karışımları, saçlı derinin kanlanmasını arttıran ve saçları üreten hücrelerin çoğalmasını uyaran büyüme faktörleri ile testosteron hormonunun etkin hale gelmesini engelleyen ilaçlar içerirler.

    İlerleyici özellikteki yapısal (androjenik) saç dökülmelerinde bu yöntemler ile süreç geciktirilse de sonunda saç transplantasyonuna (saç ekimi) ihtiyaç duyulabilir.

    Hepinize sağlıklı günler dilerim

  • SAĞLIKLI BİR CİLT İÇİN ÖNERİLER

    Yaşam tarzınızda yapacağınız birkaç küçük değişiklik ile çok fazla masraf yapmadan derinizin daha sağlıklı görünmesini sağlayabilirsiniz.

    Cildin yaşlanma sürecinde en önemli dış etken kuşkusuz güneştir. Güneş kaynaklı morötesi ışınlara yeterince maruz kalmak cildin elastikiyetini yitirmesine, renk tonu ve yüzey düzensizliklerinin oluşmasına yol açar. Birçok deri kanseri türü ve inatçı deri hastalıkları da güneş ışınları tarafından tetiklenir. Morötesi ışınların foto yaşlanmaya yol açan etkileri kümülatif (birikici) özellikte olduğu için yaşam boyu korunma esastır. Güneşli mevsimlerde, gün ortası saatlerinde şemsiye, geniş şapka ve uygun filtreli güneş gözlükleri kullanmak başlıca önerilerdir. Doğrudan güneşe maruz kalan yüz, boyun ve göğüs bölgesine uygun nitelikte güneş koruyucu sürmek ve gün içerisinde uygun sıklıkta tekrar etmek güneş hasarı ve deri yaşlanmasını engellemek için en önemli koşuldur.

    Sigara tüketiminin güneş hasarına benzer yollardan cildin yaşlanma sürecine olumsuz katkısı bulunmaktadır. Özellikle kırışıklık oluşumuna güneş hasarından sonra en fazla yol açan dış etken olarak sigara tüketimi gösterilmektedir. Bu yüzden sağlıklı bir cilt görünümü ile sigara tüketimi beraber düşünülemez.

    Birçok yaşlanma karşıtı kozmetik ürün içerisinde bulunan alfa hidroksi asitler, tahriş edici olmayan düşük konsantrasyonlarda deri yüzey düzensizliklerini onarabilir. Daha ileri düzeyde etki için doktorunuzun önereceği a vitamini türevlerine (tretinoin, isotretinoin, adapelen vb) ihtiyaç olabilir. Bu ilaçların kullanımı, kollajen gibi bağ dokusu bileşenlerinin üretimini arttırır, hücre yapım-yıkım sürecini hızlandırarak renk düzensizliklerini onarır ve kanser öncülü değişiklikleri kısmen de olsa geriletir. Neticede daha parlak, canlı ve tazelenmiş bir görünüm elde edilir. Olumlu etkilerin gözlenmesi zaman alır ve bu maddelerin tahriş edici etkisine karşı dikkatli olunmalıdır.

    Dolaşım sisteminin ve böbreklerin sağlıklı işleyebilmesi için hayati önem arz etmesinin yanı sıra cildin kıvamı ve elastikiyeti için de gün içerisinde yeterli su tüketimi önemlidir.

    Bu küçük, kesenizi yormayacak öneriler cildinizin daha güzel görünmesi için yapabileceklerinize iyi bir başlangıç oluşturur. Bu basit kuralları takip etmeyi geleceğiniz için karlı bir yatırım olarak görebilirsiniz. Bu uyarıları ne kadar erken yaşta hayata geçirirseniz ileride o kadar az dermokozmetik müdahaleye ihtiyacınız olur. Sağlıklı günler dilerim.

  • SAÇ DÖKÜLMESİ

    Değerli okurlarım bu yazımda sizlere kadın ve erkeklerde görülen edinsel (doğuştan olmayan), saçlı deride iz bırakmayan, yaygın saç dökülmeleri ve bu durumların tedavileri hakkında bilgi vermek istiyorum.

    Saçlarımızda üç büyüme evresi gözlenir. Anajen evresi saçların büyüyüp renklendiği üretim evresidir. Saçlı deride bu evre altı yıl veya daha uzun sürer. Vücudun diğer bölümlerindeki kılların saçlar kadar uzun olmamasının sebebi bu evrenin süresinin daha kısa olmasıdır. Anajen evresini büyümenin durduğu, kıl yuvasının küçüldüğü katajen evresi izler. Yaklaşık iki ila üç hafta süren bu evreyi kılın dökülmesinden önceki dinlenim süreci olan telojen evre izler. Tüm saçlı derideki kılların yaklaşık % 10’u bu evrededir ve bu evre ortalama bir ila dört ay kadar sürer.

    Kemoterapi (kanser tedavisi) için kullanılan bazı ilaçlar ve bağışıklık sisteminin bazı hastalıkları saçların üretimini durdurarak anajen saç kayıplarına yol açar. Telojen saç kayıpları ise ateşli hastalıklar, büyük cerrahi girişimler, travma ve duygusal stres sonrasında; emzirme döneminde, tiroid bezinin fazla veya az çalıştığı durumlarda, demir ve çinko yetersizliğinde görülmektedir. Hem erkeklerde hem de kadınlarda androjen hormonları ile alakalı saç dökülmesi de gözlenebilir. Kandaki hormon düzeyleri normal seviyelerde olsa da saçlı derideki bazı bölgelerde bulunan kıl yuvalarının bu hormonlara aşırı yanıt verdiği bu tip dökülmede kalıtsal özellikler öne çıkmaktadır.

    Altta yatan olası bir sebep bulunan durumlarda sebebin ortadan kaldırılması (sorumlu ilacın kesilmesi, demir eksikliğinin düzeltilmesi, tiroid hormon tedavisi vb) tedavi için tek başına yeterli olacaktır.

    Yapısal özellik gösteren saç dökülmelerinde ise ağızdan biotin vitamini alımı, bölgesel olarak androjenik hormon etkilerini baskılayan yerel ilaçlar (sprey, losyon, şampuan), PRP enjeksiyonları ve mezoterapi saç dökülmesini azaltır. Saç dökülmelerinin tedavisi için deriye enjekte edilen mezoterapi karışımları, saçlı derinin kanlanmasını arttıran ve saçları üreten hücrelerin çoğalmasını uyaran büyüme faktörleri ile testosteron hormonunun etkin hale gelmesini engelleyen ilaçlar içerirler.

    İlerleyici özellikteki yapısal (androjenik) saç dökülmelerinde bu yöntemler ile süreç geciktirilse de sonunda saç transplantasyonuna (saç ekimi) ihtiyaç duyulabilir.

    Hepinize sağlıklı günler dilerim