Cehalet ya da diğer adıyla cahillik dediğimiz kavram, bilgisizliğin inatçılıkla ve her şeyi biliyormuş edası ile ortalarda dolaşmasının adıdır. Cahillik herhangi bir konuda kişinin bilgisiz olduğunun fark edememesidir.
Ne kadar acı bir durum değil mi?
Kişi hiçbir şey bilmiyor, okumamış, herhangi bir dünya görüşüne sahip değil fakat kendine bakmadan etrafındaki insanları eleştirmekten onları bir yerlere şikâyet etmekten de geri durmuyor.
Bu durum tabi ki cahilliğin ve kıskançlığın vücut bulmuş hali olarak karşımıza çıkıyor.
Bu tarz insanların belirgin belli başlı özellikleri vardır. Nedir peki bu özellikleri diye soracak olursanız sıralayayım…
Örneğin cahil insanlara göre dünyada en akıllı insanlar kendileridir. Aksini asla bunlara kabul ettiremezsiniz. Böylesi insanlar bilgisizliklerini en büyük bilgi zannettikleri için, onları yeni bir şeyleri kabul ettiremezsiniz.
Tam da bu nokta ile alakalı çok güzel bir atasözümüz var. Ne diyordu atasözünde ‘Cahile laf anlatmak deveye hendek atlatmaktan daha zordur.’ Aynı şekilde Mevlana’da ‘Cahil insanların karşısında kitap gibi sessiz ol’ diye önemli bir öğüt vererek bu tarz insanlarla bir konu üzerinde konuşabilmenin veya onlara doğru bilgiler öğretmeye çalışmanın ne kadar beyhude bir çaba olduğunun altını ne kadar da güzel çiziyorlar.
“Cehaletin sesi neden daha gür ve yüksek çıkar” diye sorduk başlık olarak. Anlattıklarımızın ışığında cahillerin sesinin neden daha fazla ve gür çıktığını anlatmaya çalışalım.
Cahil insanlarda bilgi olmayınca bu eksikliği seslerini daha fazla çıkararak kapatmaya çalışırlar. Bilgi var olduğu için ispat istemez. Bilgi zaten kibardır ve naziktir. İçinde kötülük barındırmaz. Ancak cehalet fesattır, kıskançtır. Bu kişiler bir güce veya belli bir güce sahip olan kişiyi menfaat sağladığı sürece kendine idol seçer ve onun gölgesinden ayrılamaz. Bilirler ki; o güç olmadan kendilerinin bir anlamı olmaz…
Bu nedenle de ağızlarından salyalarını akıta akıta düşmanca sağa sola sataşırlar. Bilgisizliklerini, cahilliklerini böylelikle bastırmaya çalışırlar. Ama bilmezler ki o fesat ve hasetlikleri ellerine ayaklarına dolaşır. Yerlerinde sayarlar ama farkına varmazlar.
Cahillik aslında pek çok hastalıktan daha tehlikeli bir durumdur. Aslında çoğu hastalığın tedavisi mümkündür ama cahilliğin bir tedavisi de yoktur. Aslında vardır tedavisi ama bu insanların işine gelmez insanı günden güne kemiren bu hastalığı tedavi etmek… Çamur atmak, şikayet etmek, ayak kaydırmaya çalışmak; okumaktan, empati kurabilmekten, merhamet ve vicdan sahibi olmaktan daha kolaylarına geldiği için bu toplara hiç girmezler.
Bilge insan bilgili, görgülü olduğu için sessizdir. Cahil insan, bilgisizliğinden ve her şeyden bir haber olduğu için sesi daha çok çıkar ve bunların sesi maalesef ki daha çok duyulur.
Bilgili ve kültürlü olmak, akıl sahibi bir insan olmak için okumak çok önemli bir basamaktır. Ama nice nice okula dahi gitmemiş bilge insan vardır toplumumuzda. Burada önemli olan Allan’ın verdiği aklı ve fikri insanlara çamur atmak, insanların kötülüğünü istemek ve dedikodu yapmak gibi şeytani ve şer düşünceler yerine, akıl mantık ve vicdan çevresinde Allah korkusunu da içinde hissederek, herkes için iyilik ve güzellik düşünerek kullanırsanız hem insanların gözünde gülünç duruma düşmemiş olursunuz hem de emin olun insanların vebalini almamış olursunuz…
Benden uyarması…Kalın sağlıcakla