Başbakan Erdoğan’ın, Danıştay’daki konuşması sırasındaki TBB Başkanı Feyzioğlu’na yönelik söz ve davranışlarına dair açıklama yapan Adana Baro Başkanı Avukat Mengücek Gazi Çıtırık:
“Son derece üzücü ve talihsiz bir olaydır”
Ankara’da Danıştay’ın Kuruluş yıldönümü töreni sırasında Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun konuşmasına sinirlenerek toplantıyı terk eden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Afyonkarahisar’da Ak Parti’nin 22’nci İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nda Fevzioğlu aleyhine konuşarak “Senden bir şey olmaz” dedi. Başbakan Erdoğan’ın, Danıştay’daki konuşması sırasındaki TBB Başkanı Feyzioğlu’na yönelik söz ve davranışlarına dair Adana Baro Başkanı Çıtırık değerlendirmelerde bulundu. Konuyla ilgili olarak yazılı açıklama yapan Adana Barosu Başkanı Av. Mengücek Gazi Çıtırık,‘’Ülkemizin siyasi tarihinde eşine rastlanılmayan bu açıklamalar ve tavırla esas hedef alınan Sayın Metin Feyzioğlu değil, hukuk devleti-demokrasi-düşünce özgürlüğü-susmayan ve susturulamayacak olan barolar ve TBB’dir’’ dedi.
ADANA (GÜNEY HABER)- Ankara’da Danıştay’ın Kuruluş yıldönümü töreni sırasında Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun konuşmasına sinirlenerek toplantıyı terk eden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Afyonkarahisar’da Ak Parti’nin 22’nci İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nda Fevzioğlu aleyhine konuşarak “Senden bir şey olmaz. Ne yazık ki bu tür hukuk mensubu. Anayasa profesörüymüş. Ne olursan ol. Eğer sen bunu sindirememişsen, doğru düzgün konuşmuyorsan, dürüst olmayan ifadeler üzerine inşa ediyorsan senden bir şey olmaz. Kusura bakmayın. Bunlarda saygı yok. Bir yere davetlisiniz. Yasal olarak konuşma yapamıyorsunuz. Danıştay Başkanı 25 dakika, bu beyefendi 1 saat konuşuyor. Konuyla ilgili değil baştan aşağı siyasi konuşma yapmak suretiyle orada kendine göre tatmin. Çıkar cübbeni. Siyaseti seviyorsan çıkar cübbeni” demişti.
Başbakan Erdoğan’ın, Danıştay’daki konuşması sırasındaki TBB Başkanı Feyzioğlu’na yönelik söz ve davranışlarına dair Adana Baro Başkanı Çıtırık değerlendirmelerde bulundu.
Konuyla ilgili olarak yazılı açıklama yapan Adana Barosu Başkanı Av. Mengücek Gazi Çıtırık,‘’Ülkemizin siyasi tarihinde eşine rastlanılmayan bu açıklamalar ve tavırla esas hedef alınan Sayın Metin Feyzioğlu değil, hukuk devleti-demokrasi-düşünce özgürlüğü-susmayan ve susturulamayacak olan barolar ve TBB’dir’’ dedi.
Çıtırık yazılı açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Birlik Başkanımız Sayın Prof Dr. Avukat Metin Feyzioğlu’nun, Danıştay’ın 146. Kuruluş Yıldönümünde konuşmasını yaparken, Başbakan tarafından önce sataşmayla başlayıp, ardından sözleri kesilerek devam eden ve nezaket ölçülerinin de aşıldığı cümleler, başbakanın sergilediği hal ve tavırlar demokrasi ile yönetilen değil, krallar ya da diktatörler tarafından yönetilen ülkelerde örneğine rastlanabilinecek, son derece üzücü ve talihsiz bir olaydır.
Birlik Başkanımızın konuşmasını bir bütün olarak incelediğimizde hukuk devletinin siyasi iktidar döneminde aldığı yaralar, yurttaşın hak arayışı ve adalete erişiminde adil yargılanma hakkının uygulanmamasından kaynaklanan sorunlar, adaletin zamanında tecelli etmemesinin yarattığı telafi edilemez mağduriyetler, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı, etkinliği ve güvenirliliği sorunu, özellikle 17 Aralık ‘yolsuzluk, kara para aklama, rüşvet’ operasyonunda siyasi iktidar gücü ve nüfusu kullanılarak yargıya yapılan müdahaleler, ülkemizin özellikle basın (internet yasası, twitter ve youtube’nin kapatılmaları) ifade özgürlüğü konularında, özgür olmayan ülkeler içerisinde değerlendirilmesi, hukuk fakültesi eğitiminden, avukatlık stajına, baroların etkinliğinin kırılması, adalet bakanlığının vesayetinin genişletilmesi, avukatlık mesleğinde şirketleşme ve şubeler açılması gibi, avukatlık mesleğine ve baroların saygınlığına darbe niteliğindeki adalet bakanlığının yayınladığı, Avukatlık Yasa Tasarısı Taslağı, Danıştay Kanun Tasarısı ile yapılacak değişikliklerle bireyin temek güvenceleri elinden alınarak, idari yargının güvencesinden yoksun bırakılacağı, MİT Yasasında yapılan değişikliklerle bu kuruma yargı kararı olmaksızın verilen görev ve yetkilerin ülkemizi Nazi Almanyasına dönüştürmesi, HSYK’da yapılan değişiklikler, ülkemizde hukuk devletinin işletilmemesi nedeniyle yaşanan sorunlar, toplumsal huzurun ve iç barışın yakalanamamasından kaynaklanan hak kayıpları, siyasetin dilinin ağırlaşması, kamplaşmaya ve bölünmeye neden olması, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde birleştirici, kucaklayıcı bir üslubun seçim sürecinde geçerli olması gibi son derece ayrıntılı, sorunları analiz edip, çözüm önerileri sunan, yapıcı, hakaretten uzak, birleştirici, idare ve siyasi iktidara ‘hukuk devleti dersi’ içeren mahiyetteki konuşmasından ötürü sayın birlik başkanımıza içten teşekkürlerimizi ve saygılarımızı sunuyoruz. Birlik başkanımızın mesleki sorunlar ve hukuk devleti mücadelesinde yanında olduğumuzu kamuoyu ile paylaşmaktayım.
Türkiye Barolar Birliği ve Barolar Avukatlık Yasasının 76. , 95. ve 110. maddeleri uyarınca kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarından olup, hiçbir örgütlenmeye ya da mesleki kuruluşa tanınmayan görev ve yetkiler, barolar ve TBB’ye verilmiştir. Bu da ‘’hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak, korumak ve bu kavramlara işlevsellik kazandırmaktır.’
Yargının üç kurucu unsurundan birisi olan ve bağımsız savunmayı serbestçe temsil eden avukatlara, avukatların örgütlü sesi olan barolara ve 79 baronun çatı örgütlenmesi olan TBB’ye yönelik saldırılar, açılan davalar her geçen gün artarak devam etmektedir.
Anayasamızın 2. Maddesinde Cumhuriyetimizin nitelikleri belirtilmiştir. Bunlardan biri de hukuk devleti olduğumuzdur. HUKUK DEVLETİ; idarenin her türlü eylem ve işleminin yargı denetiminde olduğu, yönetenlerin de kendilerini hukukla bağlı saydıkları, üstünlerin değil ya da siyasi nüfuzun değil, hukukun egemen ve üstün olduğu, açıklık, denetlenebilirlik ve hesap verebilirlik içerisinde işleyen yönetimin adıdır.
Yurttaşın anayasa ve Uluslar arası Sözleşmelerle güvence altına alınmış olan temel hak ve hürriyetlerinin, siyasi iktidar uygulamaları ile kısıtlandığı ya da tamamen ortadan kaldırıldığı günlerden geçmekteyiz. Anayasasında hukuk devleti yazmasına karşın, otoriter-totaliter rejimlere özgü yasalar ve uygulamalarla kanun devleti bile olunamadığı ortadadır. Bunun temelinde hukuk devletini içselleştiremeyen, parmak çoğunluğuna dayalı, demokrasiyi sandıktan çıkan sonuca indirgeyen, sandıkta azınlıkta kalanların da haklarının güvence altına alınması ve yok sayılmamaları gerekirken toplumu bizden olan, bizden olmayan şeklinde bölen, kamplaştıran, ötekileştiren, yargı kararlarına ve yargı organlarına saygı duymayan, eleştirilere katlanma, tahammül, hoşgörü gösteremeyen, otoriterleşme eğilimleri içerisinde olan, insanların dili, dini, mezhebi, inancı, düşüncesini aşağılayan beyanatlar veren, toplumu geren, Fransız Devrimi öncesinde, 16. Louis’in söylediği’.Devlet benim (l’État c’est moi) sözlerinden de anlaşılacağı gibi ülkemizi parlamenter-demokratik rejimden uzaklaştıran, kuvvetler arasında dengelemeyi sağlayan kuvvetler ayrılığı ilkesini tamamen ortadan kaldıran, parmak çoğunluğu ile kendi siyasi ikbaline yönelik Türk usulü başkancı sisteme taşımaya çalışan, son derece üzüntü verici ve hakarete varan sözleri sarf eden zihniyeti, anlayışı KINIYORUM, ülkemizdeki toplum huzur ve barış açısından kaygı verici buluyorum.
Ülkemizin siyasi tarihinde eşine rastlanılmayan bu açıklamalar ve tavırla esas hedef alınan sayın Metin Feyzioğlu değil, hukuk devleti-demokrasi-düşünce özgürlüğü-susmayan ve susturulamayacak olan barolar ve TBB’dir. ‘Edepsizliği’ yapan, terbiye sınırlarını aşanın kim olduğu konusundaki kararı yüce milletimizin sağduyusuna bırakıyorum. Kamuoyuna, saygılarımla.”