

Takvim yaprakları 5 Aralık gününü gösteriyor. Bugünün tarihimiz açısından da oldukça önemli bir yeri var. Bugün ‘Dünya Kadın Hakları Günü’ …
5 Aralık 1934 tarihinde kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkını tanıyan yasa çıkarılmış ve o günden itibaren kadınlarımız; sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasi açılardan kanun önünde erkeklerle eşit hale gelmiştir.
Bugünün kutlanmasındaki ana fikir, dünya genelinde kadınların daha insani şartlarda ezilmeden, hor görülmeden, aşağılanmadan, erkeklerle eşit seviyede yaşama isteklerinin mücadelesini vermeleridir. Bu sebeple bugün yani 5 Aralık günü kadınlar arasında bir mücadele ve dayanışma günü olarak kutlanır.
Tüm önemli günlerde olduğu gibi bugünde günün anlam ve önemine itafen konuşmalar, yürüyüşler, toplantılar yapılır. Gün kutlanmış olur, sonra hayat kaldığı yerden devam eder.
Bugünde ülkenin çoğu yerinde kadın sorunları gündeme getirilir, farkındalık oluşturulmaya çalışılır. Var olan sorunlara çözümler üretilmek istenir. Kadınların temel hak ve hürriyetlerinden sonuna kadar yararlanabilmesi için mücadele edilir.
Çalışma, sosyal ve siyasi hayatta daha aktif olması için bilinçlendirici ve farkındalık oluşturmaya yönelik, konuşmalar yapılır.
Ancak günümüz toplumunda kadın bırakın diğer haklarına sahip çıkmayı ve onlardan yararlanmayı en temel hakkı olan yaşama hakkına bile sahip çıkamıyor.
Maalesef ki; hemen hemen her gün bir kadın cinayeti veya kadına yönelik bir şiddet haberi ile karşılaşıyoruz.
Sebepleri çeşitli olmakla birlikte her gün bir kadın eşi, sevgilisi, kardeşi, babası vs. gibi erkek şiddetine maruz kalıyor. Bu şiddet neticesinde ise çoğu kadın hayattan kopartılıyor.
Buna sebep olanları çoğu ise sanki büyük bir zafer kazanmış kahraman gibi polislerin kollarında ellerinde kelepçeler, pişkin pişkin cezaevinin yolunu tutuyor. Cezalar çok caydırıcı olmadığı için zaman sonra iyi hal gibi bir takım sebeplerle özgür kalıp başka bir kadının hayatını daha karartmak için adres bilmeyen kurşun gibi toplum içerisine karışıyor.
Aslında yazacak, söylenecek sayfalar dolusu söz var… Ama gerekli kanuni düzenlemeler yapılmadığı sürece cezalar en üst sınırdan belirlenip caydırıcı olmadığı müddetçe bu tarz şiddet ve cinayet haberlerini okumaya ve izlemeye devam ederiz.
Ne diyelim? Kendilerini doğuran, büyüten ve yetiştirenlerin birer kadın olduğunu unutup, kadınları ve anaları birer düşman gibi gören zihniyetlerin son bulması dileği ile…