
Facebook, İngilizce ‘face’ ve ‘book’ kelimelerden oluşuyor. ‘Face’ İngilizce’de yüz, tanıdık sima, ‘book’ kelimesi ise kitap anlamına geliyor. Türkçe karşılığı tam olmasa da tanıdıklar kitabı anlamına geliyor. Ama artık ‘siyasetbook’a dönüştüğü için ‘siyasetçiler kitabı’ olmuş durumda.
Dünyada en çok kullanılan sosyal medya sitelerinden bir tanesi olan Facebook 31 Mart yerel seçimlerinin yaklaştığı şu günlerde siyasetbook oldu. Siyasetçilerimiz için Facebook’un bu kadar çok önemli olduğunu bilmiyordum. Bu konuda geçmişte bazı gözlemlerim ve bazı şahit olduğum diyaloglar vardı.
Fakat siyaset için Facebook’un bu kadar çok önemli olduğuna kestirememişim… Son günlerde Facebook hesabıma girmeye korkuyorum. Çünkü baştan sona yerel siyasetçilerin yani belediye başkanlarının, belediye başkan adaylarının ve belediye başkan aday adaylarından paylaşımlarıyla dolmuş taşmış durumda.
Sosyal paylaşım siteleri aslında siyaset arenası değil fakat yerel siyasette insanlar sosyal medya paylaşım hesaplarını siyasi mesajlarını paylaşmak için kullanıyor. Bu durumdan bir gazeteci olarak veya bir sosyal medya kullanıcısı olarak son derece rahatsızım. Çünkü sosyal medya hesapları biraz değil aslında tam bir eğlence platformudur. Dolayısıyla insanların eğlenmek için kullandıkları internet sitelerinde bir ilçenin ya da bir şehrin geleceğini belirleyecek mesajların buradan verilmemesi gerektiğine inanıyorum. Tamam, bir miktar siyaset sosyal medya içerisinde de olsun ama bu kadar da aşırısı bence çok sakıncalı…
Sosyal medyada paylaşılan siyaset içerikli verilen mesajlara bakıyorum ve o mesajların altındaki yorumları inceliyorum. Fakat ne yazık ki birçoğunda verilen mesaj ile yorum olarak yazılan mesajlar birbirini tutmuyor. Yani demem o ki bir siyasetçi bir mahalleye veya bir işyerine ziyaret ediyor ve anında Facebook’ta bunu paylaşıyor. Buraya kadar her şey normal. Fakat yapılan paylaşımın altındaki yorumları okuduğumda ziyaretle ilgili değil de daha çok siyasetçinin kişiliği ile ilgili yazılar yazılıyor. Diyeceksiniz ki bunda ne var?
Yüzeysel baktığınızda aslında bu durumda herhangi bir anormallik yok. Ancak genele baktığınızda aynı kişilerin, aynı siyasetçilerle ilgili diğer paylaşımlarında da yine şatafatlı sözler yazdığını görünce bu durumdan farklı şeyler anlaşılıyor. Bu arada yapılan ziyaretler rutin ziyaretler olarak değerlendiriliyor. Fakat birçok siyasetçinin seçim atmosferine girmeden önce hiç böyle davranışlar sergilediğini sosyal medyadan göremiyoruz.
Maalesef Mart 2019 yerel seçimlerine kadar sosyal medya sitelerinde yerel siyasetçilerimizi yoğun bir şekilde görmek zorundayız. Sabah günaydın mesajı ile başlayan ve arkasından bitmek bilmeyen ziyaret fotoğrafları ve mesajları ile devam eden sosyal medya paylaşımları arasına bir de gündemle ilgili siyasi değerlendirme mesajları eklenerek Mart ayının sonuna kadar devam edecek.
Yukarıda da ifade ettiğim gibi sosyal medya siteleri siyaset mesajlarına paylaşılması için kurulmamıştır. Siyasi mesajların daha çok televizyon, gazete, dergi ve radyolarda verilmesi gerekiyor. Çünkü buralardan verilen mesajları bir ciddiyeti bir bağlayıcılığı vardır.
Bu arada bir de sosyal medyada yapılan etiketleme işlemi var. Bir bakıyorsunuz sizi A siyasi partisinden veya B siyasi partisinden ya da C siyasi partisinden birileri sizi, yapmış olduğu bir paylaşıma etiketliyor. İyi de belki ben o siyasi görüşte değilim ya da verilen siyasi mesajın tam tersini düşünüyorum. Ben bir gazeteciyim ve benim tarafsız kalmam gerekiyor. Günümüzde bu konuda en fazla siyasetçiler eleştiri yapıyor ve gazetecilerin taraflı davrandığını söylüyor. Ama gazetecileri bu şekilde sosyal medyada paylaşmış olduğunuz mesajlara sizler etiketleyerek gazetecileri taraflı göstermiş olmuyor musunuz?
Lütfen artık bu etiketleme alışkanlığından vazgeçelim. Etiketleme işlemi, sanki biraz fişleme olmuyor mu?