Her insanın birbirinden farklı özellikleri vardır. Cinsiyet, dil, din, ırk vb. birçok farklı yönümüz vardır. Bu farklılıklarımız herhangi birimize diğerimize karşı üstünlük tanımıyor. Yani bir millete ait olma ya da bir dili konuşmak üstünlük kaynağı değildir. İşte bu yüzden tüm insanların dil, din, ırk vb. ayrımlar olmaksızın sadece insan oldukları için doğuştan itibaren sahip oldukları haklara insan hakları denilmektedir.
Yaşama hakkı, eğitim hakkı, yerleşme ve seyahat etme özgürlüğü, çalışma hakkı, özel yaşamın ve haberleşmenin gizliliği gibi birçok haklarımız vardır. Bu haklarımız devletin güvenliği vb. çok ciddi durumlarda kanunla kısıtlanabilir ama bunun dışında hiç kimse tarafından kısıtlanamaz ya da engellenemez.
Şunu unutmamak gerekir ki bu dünya hiç kimsenin tapulu malı değildir. Hepimiz bu dünyada eşitiz ve hiç kimse bir başkasının özgürlüklerini kısıtlayamaz. Zengin olmak, güçlü olmak, vb. vasıfların hiç kimsenin bizim haklarımızı gasp etmesi için geçerli bir sebep olamaz. Çünkü her insan eşit haklara sahiptir ve kimsenin kimseye hiç bir şekilde üstünlüğü olamaz.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından “İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 10 Aralık 1948 tarihinde kabul edilmesi dolayısıyla, her yıl 10 Aralık “Dünya İnsan Hakları Günü” olarak kutlanmaktadır.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, insanların hiçbir ayrım gözetmeksizin yalnızca insan oluşlarından dolayı eşit, özgür ve onurlu yaşama hakkına sahip olduğunu ilan eden güçlü bir irade beyanıdır. İnsanlar farklı ırklardan ve kültürlerden gelebilir, farklı değerlere sahip olabilirler. Bütün farklılıklara rağmen, insanlığın ortak paydası, bireylerin doğuştan sahip oldukları temel hak ve özgürlüklerdir. Bu, onurlu bir yaşamın gereği ve en temel şartıdır.
Ülkemiz, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni 6 Nisan 1949’da imzalayarak bu husustaki hassasiyetini ilan eden ilk ülkelerden biri olmuştur. Bu tutum, devlet ve millet olarak insani değerlerin korunmasıyla insan hakları ihlallerine karşı duruşumuzun ve insanlığın ortak değerlerini birlikte koruma irademizin de açık ve net bir biçimde ifadesidir. Bununla birlikte ülkemizde son yıllarda gerçekleştirilen reformlar, insanımızın demokrasi ve özgürlük sınırlarının genişletilmesini sağlamıştır. Gerek mevzuatımızda yapılan düzenlemeler gerekse Kamu Denetçiliği Kurumu ve İnsan Hakları Kurumu gibi kurumların tesis edilmesi insan haklarının korunmasında, eşit muamele görme hakkının güvence altına alınmasında önemli mesafe almamıza imkân tanımıştır.
İnsan haklarının evrenselliğinin muhafazası, ülkemizin ulusal ve uluslararası alanda konuya bakışının vazgeçilmez temel unsurudur.
Bu dünya tüm insanlara yetecek kadar kaynaklara ve imkânlara sahiptir. Yeter ki herkes bu kaynakların, tüm insanların hakları olduğunu bilsin ve bu haklara saygı göstersin. Bunu sağlayabildiğimiz zaman dünya daha adil ve daha güzel bir yere dönüşür. İnsan haklarının olduğu yerde, herkesin hakkını aldığı yerde de huzur ve mutluluk olur, güven olur. Karmaşa ve kargaşa son bulur.