

Okulların geride bıraktığımız Cuma günü tatile girmesi ile birlikte ülke genelince milyonlarca öğrenci için de yarıyıl tatili başlamış oldu.
Karne dönemlerin bazı öğrenciler için sevinç ve mutluluk iken bazı öğrenciler için de notlarından dolayı çok zor geçebiliyor. Notları düşük olan öğrenciler gerek aile korkusundan gerekse de toplumdaki sorulardan dolayı bu tatil döneminde insan içine çıkmak istemiyor ya da tatillerini dışarda arkadaşları ile birlikte geçirecekken odalarına kapanarak geçiriyorlar.
Önceki gün akşam izlediğim sonrasında da internette takibini yaptığım haber içimi sızlattı. Şanlıurfa’nın Siverek İlçesinde 2 kardeş karnelerini aldıkları gün ortadan kaybolmuşlardı. Haberin içinde de şu cümle geçiyordu. ‘Karnelerinin kötü olduğu için evden kaçmış olabilecekleri’ cümlesi gerçekten birçok anne babaya ibret olacak cinstendi.
Allah’tan o çocuklar yapılan aramalar neticesinde geceyi bir binanın merdivenlerinin altında geçirdikten sonra polisler tarafından bulundular. Bulunduktan sonra kontrol amaçlı hastaneye götürülen çocuklar, hastane çıkışı kendilerine ‘neden evden kaçtınız’ sorusunu soran gazetecilere, ‘Karnemiz kötü olduğu için kaçtık’ yanıtını verdiler.
Bu söz her şeyi özetliyor aslında. Karneleri kötü olan çocuklar, hem aile baskısından hem toplum baskısından hem de akrabalarının sürekli ‘karnen nasıl’ sorularından korktukları için kaçmışlardı.
Ya bulunmasalardı?
Ya başlarına kötü bir şey gelseydi? O zaman bir telafisi olacak mıydı bu durumun?
Elbette olmayacaktı. Bu çocukların ailelerini de izledim haber içinde 2 gözü iki çeşme ağlıyorlar. Ancak şanslılarmış ki çocuklarına sağ salim kavuştular. Ya bulunmasalardı ve kötü senaryolar gerçek olsaydı…
Bu durum ailelere gerçekten örnek olsun. Her çocuğun eğitim hayatında iyi notlar da olur kötü notlar da olur. Notu asla ve asla onun zekâsını, karakterini ve kişiliğini yansıtmaz. Benim birçok tanıdığım arkadaşım ortaokul ve liseyi derece ile bitirmelerine rağmen 3-4 dört kez denemelerinde üniversiteye yerleşebildiler. Ancak okulda hiç takdiri, teşekkürü olmayan çok arkadaşımda ilk girişinde üniversiteye adım attı. Bu gibi örnekleri sizlerde çokça görüyor, işitiyor ya da şahit oluyorsunuzdur.
Notlar önemlidir ancak gösterilen gayret ve çaba daha da önemlidir. Eğer çocuğun notları kötü ise bu durumun nedeni objektif bir şekilde değerlendirilmeli ve sorunun köküne inilmelidir. Her konuda olduğu gibi bu konuda da anne ve babalar sizlere çok büyük görevler düşüyor.
Çocuğunuzla her an ilgilenmeli, eğer derslerinde başarısızlık varsa bunun nedenini çocuğunuzla birlikte bulmalısınız ve sorunu bulduktan sonra çözümüne ilişkin neler yapılabileceğini araştırmalısınız. Aşırı eleştirel, aşağılayıcı, tehdit edici tepkiler, çocuğa küsmek gibi davranışlar yapıcı değildir. Bilakis çocuk zaten kötü not aldığı için utanır, çekinirken çocuğun üstüne bir de böylesine gitmek çok daha kötü olumsuz tablolar ortaya koyabilir.
Bir de şunun altını özellikle çizmek istiyorum ki çocuğunuzu asla kimseyle kıyaslamayın. Unutmayın ki yapılan her kıyaslama onun kendine olan özgüvenini kaybolmasına, daha korkak ve çekimser birey olarak yetişmesine neden olur.
Çocuklarımız bizlerin en kıymetlileridir. Hepimiz isteriz ki onlar başarılı olsun, çalışkan olsun, en iyi yerlerde olsunlar. Bunu her anne baba ister. Ancak durumlar ve şartlar her zaman böyle gelişmeyebilir. Bu süreçte de bilinçli anne babalar olarak çocukların kendilerine olan güvenlerini kaybettirmeden sorun ne ise onun üzerine hep birlikte gidilmelidir.
Bu nedenle okullar tatile girmişken puanlar, notlar değil tatilin nasıl verimli geçirileceği konuşulsun.