Her sene Aralık ayının ikinci hafta sonu, binlerce kişiyi buz gibi soğukta sıcacık sohbetlerle birleştiren bir festival düşünün… Adana’da gerçekleşen, Kebap ve Şalgam Festivali’nden bahsediyorum. Daha önce gelenler bilir; kebabın en iyisi burada yenir, şalgamın hası burada içilir. Hem de sabahın ilk ışıklarına kadar… Kısacası kebaplar soğur şalgamlar ısınır denir, bizim buralarda. Önce bir bileni gözüne kestirir, yanına ufaktan ilişirsin. Kebabı yağlı pidenin içine yerleştiren, soğan ve ezme ile lezzet takviyesi yapaninsanları izlersin. Tam o anda anlarsın, bu işin raconu budur. Beklemeden ritüele kapılır ve tüm vücudunun bayram etmesine izin verirsin. Daha önceden duymuşsundur belki ama Adana’da farklıdır onun yeri. Kebabın sevgilisidir şalgam. Şalgamın olduğu her masada kebap ona eşlik eder ya da kebap her zaman sevgilisi şalgamı davetkar bakışları ile masaya çağırır. Burası Adana, özgür olmayan bir ruh bulamazsın. Adanalı olmaya ters bir kere… Kebabını istersen rezervasyon yaptırdığın bir restoranda yiyip, şalgamını da kalabalıkla muhabbet ederken içersin. İstersen bütün sokaklara girip her bir bardak şalgamı farklı farklı insan hikayeleriyle karıştırırsın. Kısacası gönlünden nasıl geçiyorsa şalgamını öyle içersin. Adettendir, içeceğini alıp gidersin festival alanına. 1000’lik şalgamını kaptığın gibi ilk bulduğun masaya koyarsın. Masaya bıraktığın gibi ilk bulduğun masadan da alabilirsin şalgamını. Onlarca insanla ortak bir paydada buluşursun, şalgamını kimin içtiğini bilmezsin ama paylaşmanın hazzını hissedersin. Adana’nın tılsımlı dokusunu hissetmeden bu şehri terk edebileceğini düşünme sakın. Muhteşem buluşmaya ulaşmak için mutlaka tarihi Taşköprü’den geçmelisin. Köprüden geçtikten sonra gözünü kapatıp kendini kokulara bırakman yeterli olacak. Sadece, kebabın mükemmel kokusunu içine çekerek yürümeye devam etmelisin.
Kokuların arasından geçtikten sonra, mutlaka Kazancılar ’da seni kalabalığın karşılayacağını bilirsin. Adana’nın özgür ruhlu güzel insanlarıyla dostluğun, arkadaşlığın, muhabbetin keyfini çıkarırsın.
Kebapla başlar ciğerle bitirirsin ya da ciğerle başlar kebapla bitirirsin. Festivale yakışan da budur. Fakat; gece karnını çok doyurmayacağını sabah kahvaltısındaki ciğere yer bırakacağını da bilirsin.
Gırnataların, coşkuyla çalınan kemana, kıvrak darbuka seslerine eşlik edip oyna, özgür bırak ruhunu… Kimseye ayıp olmaz, gecenin coşkusuna ortak olmaya bak…
Gece boyu yaşanan güzelliklerde yepyeni bir bölüm başlar sabahın ilk ışıklarıyla… Yeni yüzler, yeni misafirleri vardır sokakların… Gecenin sonunda ulaşanlar ile sabahın ilk ışıklarıyla gelenler yeni günün keyfini yeniden donatılan masalarda başka bir keyif başlar. Orada olun, başka yerde asla yaşayamayacağınız anın tadını çıkarırsınız.