Bir insan hayatına baktığımızda ortalama 70 yıl yaşayabilmektedir diyebiliriz. Tabi ki bu ülkeden ülkeye değişmektedir. Gelişmiş ülkelerde 80’e kadar çıksa da bu ortalama yaşam, geri kalmış ülkelerde 60 hatta 57 yaşına kadar düşmektedir. Bir insanın hayatını ele aldığımızda aslında ne kadar kısa yaşadığını görebiliriz. Özellikle de bugünün dünyasında insanlar kendilerine değil daha çok geleceğe yatırım yapmaktadırlar. Benim düşüncelerim daha çok insanın birey olarak kendi hayatını en ideal ve en özgür bir biçimde yaşayabilmesi üzerine. Bu yüzden de günümüzde insanlara dayatılan hayatların aslında insanı mutlu etmek değil de hayatını kısalttığını söyleyebilirim.
Bir insan hayata geldiği andan itibaren yönlendirilmektedir. İlk önce aile tarafından yönlendirilmektedir. Ve aile bir insan hayatında büyük öneme sahiptir. Bir insan kişiliğinin oluşmasında ailenin gelenekleri, inanışları, adetleri, örfleri, aile bireylerinin karakter ve kişilik yapıları büyük öneme sahiptir. İlk eğitiminin ailede alınmasından sonra başka ailelerden eğitim almış çocuklar ile aynı okula gidilir ve yenidünyalar ile karşılaşılır.
Sonra ergenlik de biraz isyankâr tavırlar ve kimsenin genci anlamamasının şikâyetleri. Sonrasında meslek seçimi ki bu daha çok ailenin yönlendirmesi ile gerçekleşir. Birey hayatının çoğunluğunda istemediği hayatı yaşar aslında. Üniversite okur ve sonrasında bir iş bulmak zorundadır. Çünkü artık hayata atılmak zorundadır. Günümüzde ise iş bulmak oldukça zordur. İş bulunduysa da arkasından toplumun yapısına uygun hareket edilerek hemen eş bulma arayışları başlar. Üniversitede iken bir sevgiliniz varsa da iş sahibi olunduktan sonra evlenilebilir. Sonrasında ise çocuk sahibi olursunuz. Bu çocukların büyümesi ve sorumlulukları ve daha birçok yükümlülükler. Hep sorumlu olduğumuz birileri vardır. Tabi bu dönemde ev ve araba almak için krediler çekilir ve 10 yıl belki 20 yıl kredi ödenir. Sırf emeklilikte rahat edebilmek için!
Görüldüğü üzere günümüzde bir insan hayatının en genel hatları ile bazı özellikleri. Hepsi toplumun insana biçtiği görevlerdir. Bir bilgisayar oyunu gibi görünüyor başka bir açıdan bakarsak. Hayatımızın zaten 3 te birinde çalışıyoruz. 3te birinde ise uyuyoruz. Geriye kalan 3te birinde ise ya boş işlerle uğraşıyoruz ya da dinleniyoruz. Çoğu insan hayatının yarısını çalışarak geçirmektedir. Günümüzde çalışma koşulları maalesef bu şekilde. Emeklilikte rahat edebilmek için yıllarca kredi ödemek ne kadar mantıklı acaba. Gençliğin tadını çıkaramadan, kendini kısıtlamalar insana ne kadar mutluluk verebilir. Çoğu insan zaten bu toplum yapısına uyum sağlamış durumdadır.
Kastettiğim kesinlikle kimse evlenmesin, ev-araba almasın ya da çocuk sahibi olmasın değildir. Bunlar tabi ki olabilir. Fakat zaten çok az maaşlar ile çalışan insanlar kendilerini neden çok kısıtlasın. Ya da eşyalar neden insanı köle haline getirsin. Gençliğinde yapmak istediklerini neden ertelesin. Bir daha bu yaşlara gelebilmek için yüz tane daire satsan gene de faydası yok. Bir insan geçmişe bakıp pişmanlık duymuyorsa işte o zaman dolu dolu bir hayat yaşamıştır diyebiliriz. Yani kendi hayatını yaşamıştır diyebiliriz. Geçmişe baktığında benlik bütünlüğü hissediyor ve huzur duyuyorsa sıkıntı yok. Diyeceğim mutluluğunuzu ertelemeyin. Anı yaşayın!