İnsanlık tarım devrimiyle, avcılıkla ve doğadan gıda toplayarak beslenme şeklinden giderek kendisinin ürettiği ve biçimlendirdiği gıdalar ile beslenen yeni bir üretici döneme geçmişti. İnsanlığın ilk eğitimi de tarımsal üretimi gerçekleştirmeyi yeni kuşaklara öğretmekle başladı. Günümüze kadarki değişimlerin dinamiğinde hep gıda talebinin güvence altına alınması yaşamsal öncelikte oldu.
Tarım devrimi bir paradoksu da birlikte getirdi, nüfusun artması. Tarım devrimi bir yandan nüfusun artmasını sağlarken, öte yandan hızla katlanarak artan nüfusun talep ettiği gıda ihtiyacı toprak ve su üzerinde çok yönlü baskı-tehdit oluşturmaya başladı. Her ne kadar insanlık, tarımsal üretim yöntemlerindeki bilimsel gelişmelerle insanlığın ihtiyaç duyduğu gıdayı sınırlı ölçüde de olsa sağlayabildiyse de bugün hala yüz milyonlarca aç, gizli aç ve beslenme sorunu yaşayan insanın durumu Birleşmiş Milletler-Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından raporlanıyor. Bugün Covit-19 salgını ile uzun süreliğine evlerine kapanmak zorunluluğunda olan insanlar gıdanın önemini/kıymetini daha fazla hisseder oldu. Salgın ile birlikte, gıda güvenliği ve sürdürülebilir yaşamın daha uzun erimli çözümler bağlamında bilimsel olarak ele alınması daha çok konuşulur oldu. Özellikle bağışıklık sistemi güçlü olan insanların hastalığı daha çabuk yendiği bilgisiyle tarım-beslenme-sağlık ilişkisinin birlikte ve bütünlüklü olarak düşünülmesi, bu konularda araştırma ve eğitimin önemi ve gerekliliği daha çok hissedildi.
Bitki İlaçtır-İlaç Bitkidir, Yaşam Tarımsal Üretimden Geçer
Merkezinde insan olan tarımsal kaynaklı beslenme, insanın içgüdüsel ve zorunlu ihtiyaçlarının olmazsa olmazıdır. İnsan bünyesi yer küredeki 22 kadar besin elementine (C, H, O, S, N, K, P, Ca, Mg, Na, Fe, Cu, Mn, Zn, Mo, B, Cl, I, Se, Si, Ni, Co),ve bunların oluşturduğu bileşiklere değişik düzeylerde gereksinim duyarak canlılığını sürdürüyor. İnsan, besinlerini bitki ve hayvansal kaynaklı olmak üzere ağırlıklı olarak da topraktan doğrudan veya dolaylı olarak alıyor. Toprak, su ve güneşe bağlı besin zinciri ve tarım; canlıların ve insanın yaşamsal sürdürülebilirliğinde temel bir yer tutuyor.
Sürdürülebilir Yaşam, Gıda Güvencesi ve Dengeli Beslenme İçin; Güçlü bir Tarım Eğitimi
İnsanlara besin maddeleri ve ham madde sağlamak amacına yönelik olarak, bitkilerin ve hayvanların biyolojik üretim yeteneklerinin planlı ve yönlendirilmiş biçimde kullanımı olarak tanımlanan tarım bütünlüklü bir çalışma alanıdır.
Topraktan insana beslenme zincirinin en kritik noktasını yetersiz ve dengesiz beslenme oluşturuyor. Birçok insan belki yeterli besin alabiliyor fakat dengeli beslenemiyor. Bu durum doğrudan insan sağlığının bozulmasına, yaşam standartlarının düşmesine, ömrünün kısalmasına ve üretkenliklerinin zayıf kalmasına neden oluyor. Bugün dünyadaki bazı toplumların gelişmişliği ile besinlerden ve proteinden yararlanma düzeyi doğrudan ilişkilendiriliyor. Bu bağlamda tarım ile sağlık iç içe geçmiş olup bilimler arasında köprülerin sağlanması gündeme geliyor. Sürdürülebilir yaşam, gıda güvencesi ve yeterli tarımsal üretimin sağlanması yanında sağlıklı ve kaliteli gıdaya erişebilmek için üretimden-tüketime ve insan sağlığına kadarki sürecin temel araştırmalar ile sağlanmasının zorunluluğu bir kez daha kaçınılmaz görülüyor.
Gıda güvencesi yaşamın hemen her alanına dokunan ve içine alan bir konu olup, bilimsel olarak temel biyoloji, kimya, fizik, jeoloji, biyoteknoloji, nanoteknoloji, yapay zekâ, uzay bilimleri, matematik, istatistik, sosyoloji, ekonomi, antropoloji ve diğer alanları ilgilendiriyor. Günümüzde nüfus artışının tarım alanlarını daraltması, iklim değişimleri, çevresel sorunlar yanında gıdanın ve tohumların güvenliği ve sürdürülebilirliği gibi biyoloji, ekonomi ve sosyal bilimleri ilgilendiren konularını da kapsıyor. Son yıllarda uzay çalışmaları, iletişim teknolojileri, biyoteknoloji, nanoteknoloji, Endüstri 4.0 ve yapay zekâ alanındaki uygulamalar da tarımsal üretim ve tarımsal yönetimde uygulanıyor.
Bu denli geniş bir alanı ilgilendiren tarım, gıda güvencesi ve sürdürülebilir yaşam konularının eğitim-öğretimi ve bilimsel araştırmalarının disiplinler arası öğrenme ve araştırmaya imkân veren ortamlarda yapılmalı.
(DEVAM EDECEK)