Şimdi ki nesil çok şanslı…
Anaokulundan itibaren istedikleri her türlü sporu yapabiliyorlar. En önemlisi de okullarında yapabilme imkânı bulmaları…
Önceden okullarda spor yapmak yasaktı. Öğretmenler okulda futbol oynanmasını sevmezdi. Neden sevmezlerdi, öncelikle okulda futbol sahası yoktu. Bu nedenle teneffüste, bahçede top oynamak diğer öğrencileri okul bahçesine sokmamak anlamına geliyordu.
Ayrıca top oynarken düşen ve yaralanan öğrencilerin tüm mesuliyeti nöbetçi öğretmene aitti… Tabi şimdi de yine durum öyle. Ancak artık Adana’da hemen hemen her okulda bir sahası olmasa bir basketbol potası bulunuyor. İsteyen öğrenci 5 dakikalık teneffüste burada enerjisini atabiliyor.
Öte yanda birçok okulda ise kapalı spor salonu bulunuyor. Ve bu kapalı spor salonlarında öğrenciler yeteneklerine ve istedikleri branşta spor yapabiliyor. Bu aslında eğitimde gelinen seviyeyi de gösteriyor. Elbette kapalı spor salonlarından daha çok öğretmenlerin öğrencilerinin spor yapmasına destek vermesi, spor yapmasını istemesi daha önemli…
Artık öğretmenler, spor yapan öğrencilerin daha başarılı olduğunu söylüyor. Ama geçmişte, okulda top oynayan öğrencileri velilerine şikâyet eden öğretmenler vardı. “Çocuğunuz top peşinde koşuyor ve derslere enerjisi kalmıyor. Bu nedenle de derslerinde başarısız oluyor” diyen öğretmenler vardı. Ama şimdi bu öğretmenler kalmadı. Artık öğretmenler öğrencilerin spor yapmasını istiyor. Hatta öğrencilerin hangi spor branşlarına daha yetenekli olduğunu keşfetmekle de bir nevi görevli diyebiliriz.
Artık öğretmenler öğrencilerinin spor yaparak fazla enerjilerini üzerinden atmasını istiyor. Çünkü spor yaparak üzerindeki enerjiyi attığı için derslerine daha çabuk odaklanıyor. Bu aslında dünyaca kabul gören bilimsel bir araştırmanın sonucu…
Ayrıca fast-food sektörünün giderek yaygınlaştığı bir dönemde aslında özellikle çocuklar için spor yapmanın önemi de artıyor. İsimleri farklı farklı olsa da, spor yapmanın temelinde yürümek, koşmak veya el ile kol kaslarını kullanmak bulunuyor. Bazı sporlarda bu eylemlerin hepsi yapıldığı gibi bazılarında sadece fiilde gerçekleşebiliyor. Ama sporun en temelinde hareket bulunuyor.
Hareket ise sağlık anlamına geliyor. Çocuklarımızın sağlıklı birer bireyler olması ve bir araya da gelerek sağlıklı nesiller oluşturması bugün devletlerin belki de en temel ortak hedefleridir. İşte bunu başarabilmek için insanların küçük yaşlarda istediği sporları yaparak, sporu sevmesi ve spor ile büyümesi gerekiyor. Bu nedenle de hem anne hem de babaların çocuklarına spor yapma alışkanlığı kazandırması gerekiyor. Çünkü küçük yaşlarda kazanılan alışkanlıklar, kolay kolay unutulmuyor.
Sporu sevdirmek için ise çocuklara sporun eğlenceli yönünün tanıtılması gerekiyor. İlk olarak çocukları bireysel sporlardan daha çok arkadaş çevrelerini de genişletebilecek birden fazla kişi ile oynanan oyunlarla spor yapmaya teşvik edilebilir. Ayrıca sadece yürümeye veya koşmaya değil, vücudun tüm fonksiyonlarını yerine getirmenin yanı sıra beyni de daha hızlı bir şekilde çalıştıracak spor branşları tercih edilmelidir.
Beyni çalıştıran spor branşları ise daha çok birden fazla ve takım halinde yapılabiliyor. Örneğin futbol, oyuncular bir taraftan topla birlikte koşarken, bir taraftan da rakibini nasıl geçmesi gerektiği kararını çok hızlı bir şekilde alabiliyor. Futbol, basketbol, voleybol, hentbol ve bocce gibi oyunlar takım halinde oynanıyor ve beynin hızlı çalışmasına neden oluyor. Halter, bilek güreşi, güreş ve boks gibi bireysel başarı gerektiren spor branşları ise daha çok sadece vücut gücü istiyor.
Her ne olursa olsun, sonuçta spor spordur. Ve sporun sağlık olduğunu unutmamak gerekiyor.