Online Eğitim İstenilen Başarıyı Gösteremedi
Korona virüs nedeniyle 2020 Mart ayının ortasından sonra zorunlu olarak her kademede eğitim öğretimi uzaktan eğitim ile yapmaya çalıştık. Hepimiz ulusal düzeyde alınan karara uyduk.
Online olarak 8 hafta süresince dersler yapıldı ancak öğrencilerimin derse ilgisi, devam durumu ve sınavdaki başarıları dikkate alındığında online eğitimin bu aşamada çok başarılı geçmediğini yaşadığımız deneyimler ile değerlendirebiliriz. Öğrencilerin % 80’ninden fazlasının derse devam etmediği, bilgisayarını veya TV’deki sistemi açık tutan ancak sorulara cevap vermeyen öğrencilerin aslında derse katılmadığı görüldü. Derse katılanların büyük çoğunluğunun ise ya dersi dinlemedikleri ya da anlatılanları anlamadıkları çoğumuzun ortak kanaatini oluşturuyor.
O halde uzaktan eğitim yüz yüze eğitimin yerini tutmuyor, bu açık. Ancak yeni dönemin yaklaştığı Eylül ayı içinde okulların ve üniversitelerin açılıp açılamayacağı, eğitimin yüz yüze yapılıp yapılmayacağı ciddi bir sorun olarak bizim ve tüm insanlığın önünde durmaktadır.
Bu bilgiler ışığı altında salgın halen devam ettiği için haklı olarak dünyada olduğu gibi ülkemizde de önümüzdeki dönem için dersler yüz yüze mi yoksa online mi olsun tartışmaları sürmektedir.
Tabii konu sağlık olduğu için ciddi bir durum. Bizlerin kendi başımıza karar alması ne denli doğru olur tartışılır. Bilimsel olarak önce sorunun doğru tanımlanması ve sonrada çözüm arayışının sağlanması gerekir.
Yeni dönemde eğitimin yüz yüze yapılıp yapılmaması konusu insanların aklına çeşitli sorular getirmektedir. Bunların birkaçını burada yeniden sorabiliriz:
Eğitim Yüz Yüze Yapılacak Sağlık Koşullarına Hazır mı?
1- Yüz yüze etiğim yapılacaksa salgının yaygınlaşmaması için gerekli alt yapı ve önlemler standartlara uygun şekilde sağlandı mı?
a)Özellikle yükseköğretimde milyonlarca öğrenci için yurt imkânı, uygun barıma, ulaşım ve beslenme koşulları mümkün mü?
b)Mevcut eğitim ortamı ve fiziki koşulları öğrenciler tarafından mikrobik hastalığın yayılımını engelleyecek şekilde düzenlenmiş mi?
c) Öğretmen-öğrenciler risk ve pandemi konusunda çok yönlü olarak eğitildiler mi?
d) Bütünlüklü bir risk analizi ve çözüm önerileri planlaması yapıldı mı?
Hepimizin de kabul ettiği gibi eğitim ve öğretim olgusunun başarısı doğrudan yüz yüze etkileşimle sağlanmaktadır. Yalnız ders anlatmak değil, öğrencinin sosyalleşmesi, sağlıklı ilişkiler kurması, etkileşimler içinde bulunması, sorgulaması ve öğrenmesi açısından yüz yüze eğitimi zorunlu olmaktadır. Mevcut müfredatımız da bu eksende şekillenmiştir.
Bu koşullar sağlanmadan en azından her sınıfa 10-12 öğrenci gelecek şekilde uygun fiziki mesafe, kademeli yerleştirme gibi önlemler alınmadan ilk ve orta öğretimin sağlıklı bir şekilde yüz yüze yapılmayacağı, bu aşamada basına yansıyan bilgi ve görüntülerden halen ülkemizde yüz yüze eğitimin yapılmasının riskleri barındırdığını görmekteyiz. Örnek olarak İsrail’de okulların açılması sonrası korana virüsün artığı ve yayılımın şiddetlendiği belirtilmektedir.
Online Olacaksa Öğrencilerimizin Dersleri Dinleyerek ve Kendi Başına Çalışarak Öğrenecek Farkındalığa ve Bilince Sahip mi?
Hangi derslerin online üzerinde yapılabileceği ve kesinlikle yüz yüze yapılması ve görmesi gereken dersler ve programları bilimsel veriler ışığında belirlendi mi?
Öğrencilerin bilgisayar, TV ve internete erişim olanağı ve maddi durumu var mı?
Öğrencileri okuduğunu veya duyduğunu anlama becerisi ve öğrenme tekniklerini biliyor mu?
Yüz yüze derse göre belirlenmiş müfredat ve ders programları online gibi kısa süreli ve sanal ortama uygun hale getirildi mi?
B) Pekâlâ, Dersleri Online Olarak Yapmaya Hazır Mıyız?
Geçen dönem yarı yolda online sisteme geçilmesi sürecinde yaşanan sorunlardan çok daha fazlasının yaşanacağı görülmektedir. Yeni başlayan ilk ve ortaokul öğrencileri ve üniversite öğrencileri için ilk defa farklı bir ortama gelmeleri nedeniyle ortamı, arkadaşlarını ve hocalarını ve de öğrenme materyallerini öğrenmesi bakımından eğitime başlamaları son derece önemli. İlkokula yeni başlayacak bir öğrenci okuma yazmayı ancak yüz yüze ortamda sağlayabilir. Üniversiteler içinde öğrenciler üniversite eğitimi gibi düşünceye dayalı öğrenme ve deneyimleme için ilk yılda üniversite ortamı ile buluşması gerekmektedir.
İnsan beyninin de öğrenmesi temelde aralıklarla tekrarlamayı ve çalışma yanında, sürekli sorma, birlikte değerlendirme, alıştırma ve sınavdan geçirilerek düşündürme yolu ile sağlanmaktadır. Kaldı ki öğrencilerimizin yüz yüze eğitim soncuna göre de başarılı olmadığı LGS, PISSA, ÖSYM ve ALES sınav sonuçları ile tespitlidir. Okuduğunu anlama, sorun çözme konusunda OECD ülkeleri arasında50.sırada yani en sonlarda yer almaktadır. En basit tanımı ile 2020 sınav sonuçları “TYT Türkçe’ de Türkiye ortalaması 40 soruda 14.5 Sosyal Bilimlerde 20 soruda 7.9 Temel Matematikte 40’da 6, en vahimi Fen Bilimleri 20 soruda ortalama 3.2 “ sonuçları gösteriyor ki öğrencilerimiz yüz yüze eğitim ortamında bile dersleri öğrenememektedir.
Veriler bütünlüklü olarak analiz edildiğinde bölgeler arasındaki ve anne bebesı yükseköğretim mezunu olanlarla olmayanlar arasındaki eşitsizliklerin her geçen yıl daha da derinleştiği ve bu derinleşmenin öğrencilerin öğrenmesi üzerinden etki ettiği anlaşılmaktadır. Bütün veriler dikkate alındığında sağlıklı olduğumuz zamanda bile durum geleceğe yönelik umut vermemektedir.
(DEVAM EDECEK)